HER İŞİMİ ZEVKLE YAPIYORUMBir çok sorumlulukla birlikte hayata nasıl yetişiyorsunuz? Ekstra bir plan mı yapıyorsunuz?Disiplinli ve planlı bir kişiyim. Bu bakımdan da yaptığım her işten ayrı ayrı zevk alıyorum. Öğretim görevlisi olmamdan, imar planlama çalışma grubu olarak Kent Konseyi’nde Antalya’nın sorunlarını birebir katkıda bulunmaktan, aynı zamanda serbest şehir plancıları içinde olmaktan mesleki alandaki sorunlarını, meslektaşların sorunlarına çözüm üretmek, oda faaliyetleri bunların hepsi bana ayrı ayrı değer katan şeyler. Bunların hepsini zevkle yaptığım için özel hayatımı da vakit ayırabiliyorum. Çocuklarımı da vakit ayırabiliyorum. Bu şekilde yüksek tempoda bir çalışma ortamı ama zevkli olduğu için gayet güzel gidiyor.AİLE DESTEĞİ ÖNEMLİEşinizi bu tempoya alıştırabildiniz mi? Eşimin, ailemin desteği olmadan bu işler yürümez. Her zaman için onların desteği, yanımda olmaları bu çalışma ortamını daha da kolaylaştırıyor. Daha zevkli hale getiriyor. Şimdilik hiçbir problem yok. Koşturmaya devam ediyoruz.
ANTALYA’NIN GEÇMİŞİNİ İYİ BİLİYORUMSon zamanlara baktığımızda sivil toplum örgütleri ve odalar inanılmaz derecede ön plana çıkmaya başladı. Yeteri kadar şehrin karar mekanizmasının içinde yer alabiliyor musunuz? Sivil toplum her zaman için Antalya’da önemli bir rol oynamıştır. Antalya sivil toplum kuruluşları bakımından şanslı illerden biri. Sivil toplum Antalya’nın sorunlarına her zaman duyarlı, her zaman için müdahale edici, katkı koyucudur. Süreç, ilk önce sorunlara çözüm üretmek konusunda sonrasından da yetkililer tarafından kayda alınmazsa da buna müdahale etme biçiminde devam etmektedir. Ben geçmişte de sivil toplumun içerisinde yer aldım. Antalya’nın geçmişten günümüze sürecini çok iyi biliyorum. Antalya’nın planlarına olan bir takım itirazlar ve bu süreçte müdahaleler her zaman için sivil toplumun en önemli görevlerinden biri olmuştur. Bir katkı koyucu unsurunu unutmamak gerekir. Her zaman için bence sivil toplum sadece karşı çıkma değil, birtakım sorunlara çözüm üretilmesi konusunda yöneticilerle çalışması ve bunlarla çözüm üretmesi konusunda beraber hareket etmesi gereklidir. Çünkü bizim özellikle Şehir Plancıları Odası olarak sayı olarak az olmamıza rağmen, nitelik açısından kentin sorunlarını teknik ve bilimsel sorunlarla yaklaşan ve bu sorunlara çözümler üreten bir odayız. Yönetime geldikten sonra da belediye başkanlarımızı ziyaret ettik. İlgili yetkilileri ziyaret ettik. Onlara, kentin projelerine katkı koyacağımız her alanda yer almak istiyoruz dedik. Ama bu zamana kadar yeterli şekilde yer alabildiniz mi diye sordunuz. Şu zamana kadar çok fazla bir geri dönüşüm olduğunu söylemek zor. Projeler yapılıyor, ortaya çıkıyor ondan sonra biz bunları duruyoruz. Veya proje lansmanlarında biz varız ama daha sonraki süreç içirişinde yer alamıyoruz. O bakımdan biz katılımı göstermelik değil, gerçekten katkı koyucu, bu süreçte, denetleme, onama, izleme sürecinde de sivil toplumun bir arada olması gerekiyor. Bu çalışmalarda yer alması gerekiyor. Katkı koyucu vazifesini yerine getirmesi gerekiyor.PROJELERDE YETERLİ ŞEKİLDE YER ALAMIYORUZYani size son dakika haber veriliyor ve iki gün içinde görüşünüzü bildirin deniliyor. Öyle mi?Şehir Plancıları Odası’ndaki vazifem imar planlama, Kent Konseyi’ndeki vazifem her zaman katılımcı yaklaşımı ön plana çıkarmaya yönelik ama maalesef bu yeterli bir şekilde yerine getirilemiyor. İstiyoruz, söylüyoruz ama projelerde yeterli şekilde yer alamıyoruz. Ama tabi çok fazla da hiçbir projede yer almıyoruz gibi bir şeyde söylemek istemiyorum. Bu zaman da bu dönemde katılımın en fazla olduğu dönemlerden bir tanesi olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu dönem eskiye göre projelerden daha bir haberdarız diyebilirim.HER ZAMAN KAMU YANINDA TAVIR ALDIKAntalya müdahil olma konusunda kaçıncı sırada?İlk sıralarda yer alabilir. Çünkü geçmişten günümüze baktığımızda gerek planlama da gerek kentin sorunlarında sivil toplum çok duyarlı. Her zaman için tarafsız, herkese eşit mesafede, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esasları doğrultusunda halkın yanında olan, adaletli planlama yaklaşımıyla bunları ele alabilen ve bunların dışındaki konularda müdahaleci bir yaklaşım gerçekleştirdik. Sonuç itibariyle Antalya kenti bu süreçte çok önemli başarılar elde etmişti. Yeşil alanlara olan baskıdaki, müdahaleci baskılarıyla kentin doğal ve kültürel değerlerini gözeten, koruma kullanma dengesi içerisinde olmayan planlama çalışmalarına müdahaleci yaklaşımıyla her zaman için kamunun yanından bir taraf, bir tavır almıştır.EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ PLANLAMA VE ULAŞIM - Antalya’nın en büyük sorunu nedir?Antalya kentleşme sürecinden en fazla etkilenen kentlerden birisi. Nüfus artış hızı yavaşlasa da nüfus artışından diğer iller arasından önemli bir yere sahip. Bu bakımdan da kentsel sorunlar görebiliyoruz. Bunların en önemlisi planlama sorunu, ulaşım sorunu. Bunların hepsi birbiriyle ilişkili sorunlar. Aynı zamanda da bunlarla beraber kentin hızla yayılması, tarım alanlarına olan baskı, yeşil alanlara ve diğer doğal ve kültür alanlara baskı bunların hepsi Antalya’nın temel sorunlarını oluşturuyor. Planlama sorununa geldiğimizde Antalya’da üst ölçekli, biliyorsunuz 6360 sayılı yasayla birlikte il sınırları Büyükşehir Belediyesi haline geldi. Bu bakımdan da yeni bir planlama revizyonuna ve yeni bir planlama bakış açısına ihtiyaç var. Kentin vizyon ve stratejilerini kent planlama çalışmalarına aktarılması gerekiyor. Ama yapılmadığını görüyoruz. Daha parçacıl, daha proje bazlı planlama çalışmalarının yer aldığını ve bunun da kentin üst ölçekli planlama yaklaşımıyla bakılmadığı için alınan kararlarda daha parçacıl çözümler üretilmekte. Bu da ileriki dönemlerde kentsel sorunlara yol açmaktadır. Bizim her zaman için ifade ettiğimiz Antalya kenti il bütününde bütüncül anlamda sosyal, kültürel ihtiyaçlarını sağlayan, ulaşım ana planları doğrultusunda, depreme, afete yönelik sakınım planlama çalışmalarını da içeren riskli alanların belirlenmesi, bu alanlara planlama yapılmasıyla beraber bütüncül anlamda bir planlama çalışmasının yapılmasının gerektiği fakat şu an da bunun yapıldığı söylenemez. Hep parçacıl, ilçe bazından planlama çalışmaları geliyor. Bunlar isteğe ve talebe bağlı olarak yapılan planlama çalışmaları. Bütüncül anlamada ulaşım bağlantılarının kurulduğu, bunların sosyal donatı alanlarının geliştirildiği onun için de bizim sürekli bunlar konusunda açıkçası endişelerimiziz olduğunu her zaman için belediye yetkililerine, planı yapan kuruluşlara bunları ifade ediyoruz. Bir diğer sorun, planlama da çok yetki altında olan yerler var. Turizm alanı, Büyükşehir Belediyesi’nin denetiminde olan alanlar var. Çevre ve Şehirciliğin denetiminden olan alanlar var. Bu bakımdan da farklı statüdeki planlama yetki alanları birbirinden kopuk planlama çalışmaları yapılmasına neden oluyor. Bu anlamda da turizm alanındakileri Turizm Bakanlığı yapıyor. Kıyı alanları için yapılan farklı çalışmalar var. Bütünlük içerisinde planlamamış olması da bir diğer sorunu da ortaya koyuyor. Tabi ulaşım Antalya’nın en önemli sorunlarından biri. Şu anda ulaşım ana planı çalışmalı devam ediyor. Fakat bir yandan da Antalya’da ulaşım yatırımları da devam ediyor. Yani bunların bir eşgüdüm içerisinde bir arada olması gerekiyor. Kurum ve kuruluşlar arasında bir koordine olması gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kurumu arasında, müdürlükler arasında bile farklı farklı projelerden, birbirinden habersiz projeler geliyor. Onların bile bir arada olması gerekiyor. Üst ölçekte bir planlama otoritesinin olması ve bunlara yönelik çalışmaları eş güdüm içerisinde planlı, programlı kentin vizyon ve stratejilerini de aktaracak planlama çalışmaları olması gerekiyor. Ama şu anda yapılan tamamen parçacıl, isteğe, talebe bağlı olarak yapılan planlama çalışmaları ve plan değişiklikleri görüyoruz. Meclise baktığımız zaman yüzde 85 gündemini plan değişiklikleri oluşturuyor. Siz eğer bir plana sahip olamazsanız, bir planı kararlı bir şekilde uygulayamazsanız, kentin vizyon ve stratejisine planlama çalışmalarına aktarım daha sonra bunu kararlı bir şekilde uygulayacak otoriter yapıyı sağlayamazsanız, o zaman plan değişiklikleri ile bölünen, sosyal ve donatı alanları yetersiz bir planlama sistemi karşımıza çıkıyor. Onda da hem kentin fiziksel, çevresel anlamda sorunlar gösteriyor. Biz her zaman Antalya geçmişten ders almalı, falezlerdeki o hataları, o yapılaşmaları yapmamalı diyoruz. Ama yapılan aynı hataların görünen bir başka yüzü haline geliyor. Bu sefer tarım alanları hızla imara açılıyor, gerekmediği halde. Kent hızlı bir şekilde yayılmaya başlıyor. Biraz daha kontrollü bir şekilde olmalı. Vizyon ve stratejiler planlama çalışmalarına aktarılmalı. Kararlılıkla bu planlar uygulanmalı. Yönetimler artık kentin vizyon ve stratejilerini ortaya koyan en önemli idareciler. Bunları kararlı bir şekilde ortaya koyarlarsa o zaman kentimiz daha güzel günlere erişecek.
ULAŞIMDA SORU İŞARETİ VARŞehir plancısı olarak ulaşımda bizi bekleyen nedir? Ulaşım ana planı çalışmaları Antalya için sürekli devam eden ama hiçbir zaman bitmeyen, tamamlanmayan bir süreç. Ulaşım ana plan çalışmaları kentin mutlaka nazım imar planı çalışmaları ile birlikte yürümesi gerekiyor. Bizim sorunlarımız esasından buradan kaynaklanıyor. Nazım imar planı çalışmaları önden gidiyor. Bunlar yapılıyor daha sonra ulaşım kararları getiriliyor. Mesela Aspendos Bulvarı’nda raylı sistem hattı yapıldı. Orada bir yol izi var. Raylı sistem hattı gelince oradaki şeritler daraldı. Oradaki ticaret üniteleri hızla boşalmaya başlıyor şu anda. Çünkü öyle bir yatırımın yapılacağından haberleri yoktu. Yani mekânsal bir karar veriyorsanız oraya bir konut, sanayi, turizm alanı diyorsanız ona yönelik bir ulaşım taleplerini de sizin ulaşım ana planı kararlarınızla belirlemeniz lazım. Buraya tramvay gelecek. Burada bir tramvaya gerek var çünkü burada havalimanı var gibi kararları, mekânsal kararlarla birlikte verirsek sorunları daha aza indirgeriz. Onun için ulaşım ana planını önemsiyoruz. Bir planlama çalışması il bazında şu anda yapılması gündemde. Üst ölçekli bir planlama çalışmasından bahsediyoruz Antalya il bütününde. Buna yönelikte ulaşım ana kararlarının verilmesi gerektiği o zaman bir İstanbul gibi olmayız diye düşünüyorum. Ama bunları kararlı yaklaşımlar gözetiyor. Karayollarının yaptığı çalışmalar var. Kent merkezinde Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı, sokaklarda ilçe belediyelerinin yaptığı çalışmalar var. İyileştirme çalışmaları diyelim bunlara. Bunların hepsinin kısa, orta, uzun vadede yapılacak çalışmaları yine ulaşım ana planı ile belirlemek gerekiyor. Burada sıkıntı var, şu kısa ölçekte şöyle bir yaklaşım yapalım, böyle geliştirelim, bu sıkıntıyı böyle çözelim gibi. İnşallah bu ulaşım ana planı gibi çalışmalar başlatılırsa bu sorunları gidebiliriz ama ulaşım ana plan çalışmalarıyla da artık ne kaldı? O da ayrı bir konu. Kavşaklar yapılıyor. Bir takım çalışmalar raylı sistem hattının güzergahları belirlendi. O bakımdan da böyle bir soru işareti var. 25 YIL SONRASINI PLANLIYORUZ Bir şehir plancısı planlarını yaparken bir şehrin kaç yıl sonrasını planlıyor, değerlendiriyor?Şimdi Antalya’nın projeksiyon nüfusu 2030 yılı, Antalya nazım imar planı. Genellikle 20-25 yıllık süreler içerisinde planlama çalışmaları yapılır. Geleceğe yönelik 20-25 yıl içerisinde ve sonra nüfus şöyle olacak, mekanlar şu kadar yayılacak gibi belirli öngörülerle sosyal donatı alanları ayrılarak ve ulaşım şeması ile birlikte kentin gelişimini yönlendiren planlama çalışmaları.KENTİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZTarım alanları konusunda STK olarak dik duruşunuzu sürdürdünüz. Açtığınız davalar hala devam ediyor. Kentin konut ihtiyacı var da tarım alanları imara açılıyor? Biz her zaman yetkililere kentin geleceğine siz rol sahibi iseniz, bir takım kararlar alıyorsanız kentin geleceğini düşünmek zorundasınız diye ifade ediyoruz. Söylediğiniz gibi kişi başına düşen yeşil alan miktarını azaltamayız. Planlama çalışmaların da neyse onların hakkını vermek zorundayız. Teknik ve bilimsel metotlarda yapılan çalışmalarda ifade ediyoruz. Plandaki kararlı yaklaşımı uygulamak zorundayız. Talepleri hiçe saymak mümkün değil. Talepleri değerlendirelim ama daha ilkeleri doğrultusunda yapalım. Parçacıl olarak yapılan bir planlama kararı, buranın ulaşımına, çevre yerleşimine hepsine etki edecek bir konu.YÖNETİM DEĞİŞİNCE HER ŞEY SFIRLANIYOR Kentsel dönüşüm konusundaki görüşleriniz nelerdir?Büyükşehir Belediyesi’nin Kentsel Dönüşüm ile ilgili yapılan çalışmaların ilk aşamasından itibaren Şehir Plancıları Odası’nı da davet ettiler. Biz dedik ki bu kentsel dönüşüm çok boyutlu, çok kapsamlı, çok aktörlü bir süreç. Sadece Şehir Plancıları Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası değil, diğer meslek odalarını da bu işin içine koyalım. Bu konuda farklı yaklaşımların olması gerektiğini söyledik. İlk önce Antalya’da bir envanter çalışmasının yapılması gerektiğini söyledik. Hem bina bazında, hem de alt yapı anlamında etütlerin yapılması gerektiğini söyledik. Bunlar yapıldıktan sonra hangi alanların riskli alan olduğunu, sakınım planları ile beraber bu alanlara ilişkin hangi planlama yaklaşımını belirlenmesi ile ilgili öneriler sunduk. Bunların verilerinin bir coğrafi bilgi formatında depolanması gerektiğini ifade ettik. Yönetim değişikliği oluyor yapılan bütün çalışmalar hiçe sayılıyor. Halbu ki siz bunu kent bilgi sistemi formatında depolarsanız o zaman bunları daha sonraki zamanlar içerisinde güncelleyerek kullanabilirsiniz. Hem maddi, hem de zaman açısından size katkısı olur. Ama şu anda yapılan çalışmalar il bazından kent merkezi bazına indirgenmiş düzeyde.KENTSEL DÖNÜŞÜME KATKI KOYMAK İSTİYORUZ Kentsel dönüşüm sadece binaların yenilenmesi mi?Kentsel dönüşümü biraz tarif etmek gerekiyor. Kentsel dönüşüm diyoruz ama insanlar çok fazla anlamıyorlar. Kentsel dönüşüm, bozulmuş ya da bozulmakta olan bir alanı sosyal, fiziksel, çevresel koşulları iyileştirmeye yönelik bir yaklaşım. Sadece binaların yenilenmesi, bina yenilenmesi şeklinde oluyor. Kentsel dönüşüm diyorsak zaten hem sosyal, fiziksel, hem de çevresel donatı alanlarıyla bir arada düşünmesi gerek. Yapılanla kentsel dönüşüm kavramı birbirinden çok çok farklı. Şu anda yapılan bir kentsel dönüşüm değil. Kentsel dönüşümlerin, kanunun getirdiği bir takım binaların yenilenmesi. Eğer siz bir kentsel dönüşüm yapacaksanız bunu çok boyutlu envanter çalışması ile beraber yapılıp, durumları ortaya koyup, daha sonra sorunları belirleyip, oradaki ihtiyacı yapmak gerekiyor. Balbey Mahallesi’nin şu anda çok fazla sorunu var. Binalar çok eski. Tarihi bir yapı zaten. Tescilli yapılar var. Tescilli olmayan tarihi mekanlarla uyumsuz yapılar var. Bunların hepsinin belirlenip, alana daha güzel çevre kazandırmak zorundayız. Bu süreç içirişinde odalar olarak katkı koymak isteriz.BOĞAÇAYI PROJESİ İLE İLGİLİ KAYGILARIMIZ VARBoğaçay için de yorumunuzu alabilir miyiz? Boğaçay Projesi ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin odamıza herhangi bir sunumu veya görüş talebi olmadı. Bu süreç içesinde biz yer almadık. Benim kişisel Kent Konseyi’nde olmam ve buradaki imar planlama çalışmalarını grup olarak Boğaçay Projesi’ni değerlendirmemden dolayı bu projeyi çeşitli açılardan değerlendirdik. Boğaçay bir taşkın alanı. Taşkın alanı olmasından dolayı da geçmişten günümüze imar planı çalışma grubu raporlarında Kent Konseyi’nin belirttiği gibi bir taşkın önleme planlama çalışmasının havza bazında olması gerekiyor. Fakat yapılan çalışmalar biraz taşkın projesinin dışından yapılan çalışmalar. Özellikle biz bu Konyaaltı Sahili ile Konyaaltı Projesi ile nasıl bir ilişki içerisinde olacağı konusunda kaygılarımız var. Kıyı kullanımını kısıtlayıp, kısıtlamayacağı konusunda kaygılarımız var. Oda olarak biz bu süreçte dışarıda kaldık. Herhangi bir yorumda bulunmadık. Çünkü bize bir bilgi aktarımı yapılmadı. Diğer nokta da bir planlama çalışması yapıyorsunuz, daha sonra büyük bir projeyi bunun içerisine dahil ediyorsunuz. Bu kent için ne anlamda önemli bir proje? Yani bu gerekli mi? Buna yönelikte ulaşımla, donatı alanlarıyla olan ilişkisi bütününde bakmak gerekiyor. O alanlara yönelik imar planları talebi söz konusu olacaktır. Çevresel değerlerin sürdürebilirliği önemli. Siz doğaya çok fazla müdahale derseniz doğa bunun karşılığını mutlaka Antalya’da size veriyor. Bu konuların çok iyi değerlendirilmesi, meslek odalarıyla bu konunun tartışılması ve sonuç olarak iyi etüt edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kaygılarımız var.MEYDAN PROJESİNDE ENGELLİLER DÜŞÜNÜLMEMİŞ Bir de Cumhuriyet Meydanı’nın genişletilmesi konusu var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Cumhuriyet Meydanı kentsel tasarım projesi. Öneri projesi. Antalya Kent Konseyi İmar Çalışma Grubu’nda tartışıldı, sunumu yapıldı. Bu alanı Cumhuriyet Meydanı’nın biraz daha büyütülmesi ve bir altındaki olan dükkanların daha sağlıklı bir alan dönüştürülmesi konusunda bir proje. Projeyi detaylı olarak inceledik. Bizden görüş istediler. Buradaki en önemli noktalarından birisi Cumhuriyet Meydanı, Antalya’nın en önemli kamusal alanı. O bakımda da buranın herkes için erişilebilir, kullanılabilir olması gerekiyor. Ama projeye baktığımızda engellilerin kullanımına olanak sağlamadığını görüyoruz. Bizde ifade ettik. Rampaların, eğimlerin düzenlenmesini söyledik. Aynı zamanda Cumhuriyet Meydanı’nın eski valilik binasının yıkılarak, fıskiye alanlarının olduğu bölüm vardı. Bununla bütünleştirilmesi gerektiğini söyledik. Bunun içinde tramvay hattını ve kot farkının kaldırılması gerekiyor. Cumhuriyet Meydanı bir toplanma, geçiş mekanı. Aynı zamanda turistlerin Antalya için görünen bir yüzü. Teras alanları çok önemli. Kaleiçi kentsel SİT alanı var. Bu projeler kente mutlaka bir kimlik kazandırmalı. Bizim surlarımız, falezlerimiz var. Bunların projelerde ön plana çıkarılması lazım ama bu yapılmıyor. İklimsel faktöreler önemli. Antalya sıcak bir kent. Bizim her zaman ifade ettiğimiz gibi bütüncül bir planlama yaklaşımı gerekiyor. Siz eğer bu alanı çevresiyle ilişkileriyle düşünmediğiniz zaman alanı ne kadar iyileştirirseniz iyileştirin, yaşanabilirliği konusunda bir takım olumsuz yaklaşımlar oluyor.
ANTALYA’NIN GEÇMİŞİNİ İYİ BİLİYORUMSon zamanlara baktığımızda sivil toplum örgütleri ve odalar inanılmaz derecede ön plana çıkmaya başladı. Yeteri kadar şehrin karar mekanizmasının içinde yer alabiliyor musunuz? Sivil toplum her zaman için Antalya’da önemli bir rol oynamıştır. Antalya sivil toplum kuruluşları bakımından şanslı illerden biri. Sivil toplum Antalya’nın sorunlarına her zaman duyarlı, her zaman için müdahale edici, katkı koyucudur. Süreç, ilk önce sorunlara çözüm üretmek konusunda sonrasından da yetkililer tarafından kayda alınmazsa da buna müdahale etme biçiminde devam etmektedir. Ben geçmişte de sivil toplumun içerisinde yer aldım. Antalya’nın geçmişten günümüze sürecini çok iyi biliyorum. Antalya’nın planlarına olan bir takım itirazlar ve bu süreçte müdahaleler her zaman için sivil toplumun en önemli görevlerinden biri olmuştur. Bir katkı koyucu unsurunu unutmamak gerekir. Her zaman için bence sivil toplum sadece karşı çıkma değil, birtakım sorunlara çözüm üretilmesi konusunda yöneticilerle çalışması ve bunlarla çözüm üretmesi konusunda beraber hareket etmesi gereklidir. Çünkü bizim özellikle Şehir Plancıları Odası olarak sayı olarak az olmamıza rağmen, nitelik açısından kentin sorunlarını teknik ve bilimsel sorunlarla yaklaşan ve bu sorunlara çözümler üreten bir odayız. Yönetime geldikten sonra da belediye başkanlarımızı ziyaret ettik. İlgili yetkilileri ziyaret ettik. Onlara, kentin projelerine katkı koyacağımız her alanda yer almak istiyoruz dedik. Ama bu zamana kadar yeterli şekilde yer alabildiniz mi diye sordunuz. Şu zamana kadar çok fazla bir geri dönüşüm olduğunu söylemek zor. Projeler yapılıyor, ortaya çıkıyor ondan sonra biz bunları duruyoruz. Veya proje lansmanlarında biz varız ama daha sonraki süreç içirişinde yer alamıyoruz. O bakımdan biz katılımı göstermelik değil, gerçekten katkı koyucu, bu süreçte, denetleme, onama, izleme sürecinde de sivil toplumun bir arada olması gerekiyor. Bu çalışmalarda yer alması gerekiyor. Katkı koyucu vazifesini yerine getirmesi gerekiyor.PROJELERDE YETERLİ ŞEKİLDE YER ALAMIYORUZYani size son dakika haber veriliyor ve iki gün içinde görüşünüzü bildirin deniliyor. Öyle mi?Şehir Plancıları Odası’ndaki vazifem imar planlama, Kent Konseyi’ndeki vazifem her zaman katılımcı yaklaşımı ön plana çıkarmaya yönelik ama maalesef bu yeterli bir şekilde yerine getirilemiyor. İstiyoruz, söylüyoruz ama projelerde yeterli şekilde yer alamıyoruz. Ama tabi çok fazla da hiçbir projede yer almıyoruz gibi bir şeyde söylemek istemiyorum. Bu zaman da bu dönemde katılımın en fazla olduğu dönemlerden bir tanesi olduğunu ifade etmek istiyorum. Bu dönem eskiye göre projelerden daha bir haberdarız diyebilirim.HER ZAMAN KAMU YANINDA TAVIR ALDIKAntalya müdahil olma konusunda kaçıncı sırada?İlk sıralarda yer alabilir. Çünkü geçmişten günümüze baktığımızda gerek planlama da gerek kentin sorunlarında sivil toplum çok duyarlı. Her zaman için tarafsız, herkese eşit mesafede, kamu yararı, şehircilik ilkeleri ve planlama esasları doğrultusunda halkın yanında olan, adaletli planlama yaklaşımıyla bunları ele alabilen ve bunların dışındaki konularda müdahaleci bir yaklaşım gerçekleştirdik. Sonuç itibariyle Antalya kenti bu süreçte çok önemli başarılar elde etmişti. Yeşil alanlara olan baskıdaki, müdahaleci baskılarıyla kentin doğal ve kültürel değerlerini gözeten, koruma kullanma dengesi içerisinde olmayan planlama çalışmalarına müdahaleci yaklaşımıyla her zaman için kamunun yanından bir taraf, bir tavır almıştır.EN ÖNEMLİ SORUNUMUZ PLANLAMA VE ULAŞIM - Antalya’nın en büyük sorunu nedir?Antalya kentleşme sürecinden en fazla etkilenen kentlerden birisi. Nüfus artış hızı yavaşlasa da nüfus artışından diğer iller arasından önemli bir yere sahip. Bu bakımdan da kentsel sorunlar görebiliyoruz. Bunların en önemlisi planlama sorunu, ulaşım sorunu. Bunların hepsi birbiriyle ilişkili sorunlar. Aynı zamanda da bunlarla beraber kentin hızla yayılması, tarım alanlarına olan baskı, yeşil alanlara ve diğer doğal ve kültür alanlara baskı bunların hepsi Antalya’nın temel sorunlarını oluşturuyor. Planlama sorununa geldiğimizde Antalya’da üst ölçekli, biliyorsunuz 6360 sayılı yasayla birlikte il sınırları Büyükşehir Belediyesi haline geldi. Bu bakımdan da yeni bir planlama revizyonuna ve yeni bir planlama bakış açısına ihtiyaç var. Kentin vizyon ve stratejilerini kent planlama çalışmalarına aktarılması gerekiyor. Ama yapılmadığını görüyoruz. Daha parçacıl, daha proje bazlı planlama çalışmalarının yer aldığını ve bunun da kentin üst ölçekli planlama yaklaşımıyla bakılmadığı için alınan kararlarda daha parçacıl çözümler üretilmekte. Bu da ileriki dönemlerde kentsel sorunlara yol açmaktadır. Bizim her zaman için ifade ettiğimiz Antalya kenti il bütününde bütüncül anlamda sosyal, kültürel ihtiyaçlarını sağlayan, ulaşım ana planları doğrultusunda, depreme, afete yönelik sakınım planlama çalışmalarını da içeren riskli alanların belirlenmesi, bu alanlara planlama yapılmasıyla beraber bütüncül anlamda bir planlama çalışmasının yapılmasının gerektiği fakat şu an da bunun yapıldığı söylenemez. Hep parçacıl, ilçe bazından planlama çalışmaları geliyor. Bunlar isteğe ve talebe bağlı olarak yapılan planlama çalışmaları. Bütüncül anlamada ulaşım bağlantılarının kurulduğu, bunların sosyal donatı alanlarının geliştirildiği onun için de bizim sürekli bunlar konusunda açıkçası endişelerimiziz olduğunu her zaman için belediye yetkililerine, planı yapan kuruluşlara bunları ifade ediyoruz. Bir diğer sorun, planlama da çok yetki altında olan yerler var. Turizm alanı, Büyükşehir Belediyesi’nin denetiminde olan alanlar var. Çevre ve Şehirciliğin denetiminden olan alanlar var. Bu bakımdan da farklı statüdeki planlama yetki alanları birbirinden kopuk planlama çalışmaları yapılmasına neden oluyor. Bu anlamda da turizm alanındakileri Turizm Bakanlığı yapıyor. Kıyı alanları için yapılan farklı çalışmalar var. Bütünlük içerisinde planlamamış olması da bir diğer sorunu da ortaya koyuyor. Tabi ulaşım Antalya’nın en önemli sorunlarından biri. Şu anda ulaşım ana planı çalışmalı devam ediyor. Fakat bir yandan da Antalya’da ulaşım yatırımları da devam ediyor. Yani bunların bir eşgüdüm içerisinde bir arada olması gerekiyor. Kurum ve kuruluşlar arasında bir koordine olması gerekiyor. Büyükşehir Belediyesi’nin kendi kurumu arasında, müdürlükler arasında bile farklı farklı projelerden, birbirinden habersiz projeler geliyor. Onların bile bir arada olması gerekiyor. Üst ölçekte bir planlama otoritesinin olması ve bunlara yönelik çalışmaları eş güdüm içerisinde planlı, programlı kentin vizyon ve stratejilerini de aktaracak planlama çalışmaları olması gerekiyor. Ama şu anda yapılan tamamen parçacıl, isteğe, talebe bağlı olarak yapılan planlama çalışmaları ve plan değişiklikleri görüyoruz. Meclise baktığımız zaman yüzde 85 gündemini plan değişiklikleri oluşturuyor. Siz eğer bir plana sahip olamazsanız, bir planı kararlı bir şekilde uygulayamazsanız, kentin vizyon ve stratejisine planlama çalışmalarına aktarım daha sonra bunu kararlı bir şekilde uygulayacak otoriter yapıyı sağlayamazsanız, o zaman plan değişiklikleri ile bölünen, sosyal ve donatı alanları yetersiz bir planlama sistemi karşımıza çıkıyor. Onda da hem kentin fiziksel, çevresel anlamda sorunlar gösteriyor. Biz her zaman Antalya geçmişten ders almalı, falezlerdeki o hataları, o yapılaşmaları yapmamalı diyoruz. Ama yapılan aynı hataların görünen bir başka yüzü haline geliyor. Bu sefer tarım alanları hızla imara açılıyor, gerekmediği halde. Kent hızlı bir şekilde yayılmaya başlıyor. Biraz daha kontrollü bir şekilde olmalı. Vizyon ve stratejiler planlama çalışmalarına aktarılmalı. Kararlılıkla bu planlar uygulanmalı. Yönetimler artık kentin vizyon ve stratejilerini ortaya koyan en önemli idareciler. Bunları kararlı bir şekilde ortaya koyarlarsa o zaman kentimiz daha güzel günlere erişecek.
ULAŞIMDA SORU İŞARETİ VARŞehir plancısı olarak ulaşımda bizi bekleyen nedir? Ulaşım ana planı çalışmaları Antalya için sürekli devam eden ama hiçbir zaman bitmeyen, tamamlanmayan bir süreç. Ulaşım ana plan çalışmaları kentin mutlaka nazım imar planı çalışmaları ile birlikte yürümesi gerekiyor. Bizim sorunlarımız esasından buradan kaynaklanıyor. Nazım imar planı çalışmaları önden gidiyor. Bunlar yapılıyor daha sonra ulaşım kararları getiriliyor. Mesela Aspendos Bulvarı’nda raylı sistem hattı yapıldı. Orada bir yol izi var. Raylı sistem hattı gelince oradaki şeritler daraldı. Oradaki ticaret üniteleri hızla boşalmaya başlıyor şu anda. Çünkü öyle bir yatırımın yapılacağından haberleri yoktu. Yani mekânsal bir karar veriyorsanız oraya bir konut, sanayi, turizm alanı diyorsanız ona yönelik bir ulaşım taleplerini de sizin ulaşım ana planı kararlarınızla belirlemeniz lazım. Buraya tramvay gelecek. Burada bir tramvaya gerek var çünkü burada havalimanı var gibi kararları, mekânsal kararlarla birlikte verirsek sorunları daha aza indirgeriz. Onun için ulaşım ana planını önemsiyoruz. Bir planlama çalışması il bazında şu anda yapılması gündemde. Üst ölçekli bir planlama çalışmasından bahsediyoruz Antalya il bütününde. Buna yönelikte ulaşım ana kararlarının verilmesi gerektiği o zaman bir İstanbul gibi olmayız diye düşünüyorum. Ama bunları kararlı yaklaşımlar gözetiyor. Karayollarının yaptığı çalışmalar var. Kent merkezinde Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı, sokaklarda ilçe belediyelerinin yaptığı çalışmalar var. İyileştirme çalışmaları diyelim bunlara. Bunların hepsinin kısa, orta, uzun vadede yapılacak çalışmaları yine ulaşım ana planı ile belirlemek gerekiyor. Burada sıkıntı var, şu kısa ölçekte şöyle bir yaklaşım yapalım, böyle geliştirelim, bu sıkıntıyı böyle çözelim gibi. İnşallah bu ulaşım ana planı gibi çalışmalar başlatılırsa bu sorunları gidebiliriz ama ulaşım ana plan çalışmalarıyla da artık ne kaldı? O da ayrı bir konu. Kavşaklar yapılıyor. Bir takım çalışmalar raylı sistem hattının güzergahları belirlendi. O bakımdan da böyle bir soru işareti var. 25 YIL SONRASINI PLANLIYORUZ Bir şehir plancısı planlarını yaparken bir şehrin kaç yıl sonrasını planlıyor, değerlendiriyor?Şimdi Antalya’nın projeksiyon nüfusu 2030 yılı, Antalya nazım imar planı. Genellikle 20-25 yıllık süreler içerisinde planlama çalışmaları yapılır. Geleceğe yönelik 20-25 yıl içerisinde ve sonra nüfus şöyle olacak, mekanlar şu kadar yayılacak gibi belirli öngörülerle sosyal donatı alanları ayrılarak ve ulaşım şeması ile birlikte kentin gelişimini yönlendiren planlama çalışmaları.KENTİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNMEK ZORUNDAYIZTarım alanları konusunda STK olarak dik duruşunuzu sürdürdünüz. Açtığınız davalar hala devam ediyor. Kentin konut ihtiyacı var da tarım alanları imara açılıyor? Biz her zaman yetkililere kentin geleceğine siz rol sahibi iseniz, bir takım kararlar alıyorsanız kentin geleceğini düşünmek zorundasınız diye ifade ediyoruz. Söylediğiniz gibi kişi başına düşen yeşil alan miktarını azaltamayız. Planlama çalışmaların da neyse onların hakkını vermek zorundayız. Teknik ve bilimsel metotlarda yapılan çalışmalarda ifade ediyoruz. Plandaki kararlı yaklaşımı uygulamak zorundayız. Talepleri hiçe saymak mümkün değil. Talepleri değerlendirelim ama daha ilkeleri doğrultusunda yapalım. Parçacıl olarak yapılan bir planlama kararı, buranın ulaşımına, çevre yerleşimine hepsine etki edecek bir konu.YÖNETİM DEĞİŞİNCE HER ŞEY SFIRLANIYOR Kentsel dönüşüm konusundaki görüşleriniz nelerdir?Büyükşehir Belediyesi’nin Kentsel Dönüşüm ile ilgili yapılan çalışmaların ilk aşamasından itibaren Şehir Plancıları Odası’nı da davet ettiler. Biz dedik ki bu kentsel dönüşüm çok boyutlu, çok kapsamlı, çok aktörlü bir süreç. Sadece Şehir Plancıları Odası ve İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası değil, diğer meslek odalarını da bu işin içine koyalım. Bu konuda farklı yaklaşımların olması gerektiğini söyledik. İlk önce Antalya’da bir envanter çalışmasının yapılması gerektiğini söyledik. Hem bina bazında, hem de alt yapı anlamında etütlerin yapılması gerektiğini söyledik. Bunlar yapıldıktan sonra hangi alanların riskli alan olduğunu, sakınım planları ile beraber bu alanlara ilişkin hangi planlama yaklaşımını belirlenmesi ile ilgili öneriler sunduk. Bunların verilerinin bir coğrafi bilgi formatında depolanması gerektiğini ifade ettik. Yönetim değişikliği oluyor yapılan bütün çalışmalar hiçe sayılıyor. Halbu ki siz bunu kent bilgi sistemi formatında depolarsanız o zaman bunları daha sonraki zamanlar içerisinde güncelleyerek kullanabilirsiniz. Hem maddi, hem de zaman açısından size katkısı olur. Ama şu anda yapılan çalışmalar il bazından kent merkezi bazına indirgenmiş düzeyde.KENTSEL DÖNÜŞÜME KATKI KOYMAK İSTİYORUZ Kentsel dönüşüm sadece binaların yenilenmesi mi?Kentsel dönüşümü biraz tarif etmek gerekiyor. Kentsel dönüşüm diyoruz ama insanlar çok fazla anlamıyorlar. Kentsel dönüşüm, bozulmuş ya da bozulmakta olan bir alanı sosyal, fiziksel, çevresel koşulları iyileştirmeye yönelik bir yaklaşım. Sadece binaların yenilenmesi, bina yenilenmesi şeklinde oluyor. Kentsel dönüşüm diyorsak zaten hem sosyal, fiziksel, hem de çevresel donatı alanlarıyla bir arada düşünmesi gerek. Yapılanla kentsel dönüşüm kavramı birbirinden çok çok farklı. Şu anda yapılan bir kentsel dönüşüm değil. Kentsel dönüşümlerin, kanunun getirdiği bir takım binaların yenilenmesi. Eğer siz bir kentsel dönüşüm yapacaksanız bunu çok boyutlu envanter çalışması ile beraber yapılıp, durumları ortaya koyup, daha sonra sorunları belirleyip, oradaki ihtiyacı yapmak gerekiyor. Balbey Mahallesi’nin şu anda çok fazla sorunu var. Binalar çok eski. Tarihi bir yapı zaten. Tescilli yapılar var. Tescilli olmayan tarihi mekanlarla uyumsuz yapılar var. Bunların hepsinin belirlenip, alana daha güzel çevre kazandırmak zorundayız. Bu süreç içirişinde odalar olarak katkı koymak isteriz.BOĞAÇAYI PROJESİ İLE İLGİLİ KAYGILARIMIZ VARBoğaçay için de yorumunuzu alabilir miyiz? Boğaçay Projesi ile ilgili Büyükşehir Belediyesi’nin odamıza herhangi bir sunumu veya görüş talebi olmadı. Bu süreç içesinde biz yer almadık. Benim kişisel Kent Konseyi’nde olmam ve buradaki imar planlama çalışmalarını grup olarak Boğaçay Projesi’ni değerlendirmemden dolayı bu projeyi çeşitli açılardan değerlendirdik. Boğaçay bir taşkın alanı. Taşkın alanı olmasından dolayı da geçmişten günümüze imar planı çalışma grubu raporlarında Kent Konseyi’nin belirttiği gibi bir taşkın önleme planlama çalışmasının havza bazında olması gerekiyor. Fakat yapılan çalışmalar biraz taşkın projesinin dışından yapılan çalışmalar. Özellikle biz bu Konyaaltı Sahili ile Konyaaltı Projesi ile nasıl bir ilişki içerisinde olacağı konusunda kaygılarımız var. Kıyı kullanımını kısıtlayıp, kısıtlamayacağı konusunda kaygılarımız var. Oda olarak biz bu süreçte dışarıda kaldık. Herhangi bir yorumda bulunmadık. Çünkü bize bir bilgi aktarımı yapılmadı. Diğer nokta da bir planlama çalışması yapıyorsunuz, daha sonra büyük bir projeyi bunun içerisine dahil ediyorsunuz. Bu kent için ne anlamda önemli bir proje? Yani bu gerekli mi? Buna yönelikte ulaşımla, donatı alanlarıyla olan ilişkisi bütününde bakmak gerekiyor. O alanlara yönelik imar planları talebi söz konusu olacaktır. Çevresel değerlerin sürdürebilirliği önemli. Siz doğaya çok fazla müdahale derseniz doğa bunun karşılığını mutlaka Antalya’da size veriyor. Bu konuların çok iyi değerlendirilmesi, meslek odalarıyla bu konunun tartışılması ve sonuç olarak iyi etüt edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Kaygılarımız var.MEYDAN PROJESİNDE ENGELLİLER DÜŞÜNÜLMEMİŞ Bir de Cumhuriyet Meydanı’nın genişletilmesi konusu var. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Cumhuriyet Meydanı kentsel tasarım projesi. Öneri projesi. Antalya Kent Konseyi İmar Çalışma Grubu’nda tartışıldı, sunumu yapıldı. Bu alanı Cumhuriyet Meydanı’nın biraz daha büyütülmesi ve bir altındaki olan dükkanların daha sağlıklı bir alan dönüştürülmesi konusunda bir proje. Projeyi detaylı olarak inceledik. Bizden görüş istediler. Buradaki en önemli noktalarından birisi Cumhuriyet Meydanı, Antalya’nın en önemli kamusal alanı. O bakımda da buranın herkes için erişilebilir, kullanılabilir olması gerekiyor. Ama projeye baktığımızda engellilerin kullanımına olanak sağlamadığını görüyoruz. Bizde ifade ettik. Rampaların, eğimlerin düzenlenmesini söyledik. Aynı zamanda Cumhuriyet Meydanı’nın eski valilik binasının yıkılarak, fıskiye alanlarının olduğu bölüm vardı. Bununla bütünleştirilmesi gerektiğini söyledik. Bunun içinde tramvay hattını ve kot farkının kaldırılması gerekiyor. Cumhuriyet Meydanı bir toplanma, geçiş mekanı. Aynı zamanda turistlerin Antalya için görünen bir yüzü. Teras alanları çok önemli. Kaleiçi kentsel SİT alanı var. Bu projeler kente mutlaka bir kimlik kazandırmalı. Bizim surlarımız, falezlerimiz var. Bunların projelerde ön plana çıkarılması lazım ama bu yapılmıyor. İklimsel faktöreler önemli. Antalya sıcak bir kent. Bizim her zaman ifade ettiğimiz gibi bütüncül bir planlama yaklaşımı gerekiyor. Siz eğer bu alanı çevresiyle ilişkileriyle düşünmediğiniz zaman alanı ne kadar iyileştirirseniz iyileştirin, yaşanabilirliği konusunda bir takım olumsuz yaklaşımlar oluyor.