SİYASETTEN KAÇAMADIM- Siyasete nasıl girdiniz? Ak Parti’de temayülden birinci olarak çıktınız bunu nasıl başardınız?Manavgatlıyım. Ben ikinci nesil siyasetçi, ikinci nesil ormancıyım. Amcam Adil Aydın 1979’da Alanya’da işletme müdürüydü, sonra Doğruyol Milletvekili oldu. Ben o zaman lise sondaydım. Ben de ormancı olmak için hedef belirledim. Orman Mühendisliği okudum, mesleğime başladım o arada amcam milletvekili oldu. Ama ben ilk etapta siyaset düşünmüyordum. Çünkü orman şefi olacağım, müdür olacağım, bölge müdürü olacağım diyordum. Aile olarak halkın gözünde sıcakkanlı insanlarız, herkese yardım etmeye çalışıyoruz. Öyle öğrendik, öyle yaptık. Tabi bu dedemden gelen bir şey. Bizim insanlara yakın durmamızdan, aileden gelen politika geçmişinden dolayı vatandaş hep yakıştırma yaptı. Her yerel seçimde Manavgat Belediye Başkan adayı İbrahim Aydın. Ben daha müdür olacağım, bölge müdürü olacağım diye. Yok diyorum, ben düşünmüyorum. Ama biz kaçamadık tabi. 2002’de AKP iktidara geldi. 2004’te İbrahim Aydın Manavgat Belediye Başkanı adayı olacak. Yok dedim, istemiyorum. O zaman ben Antalya’da bölge müdür yardımcısıyım. Derken, zorla sen adaysın. Bakanımız aradı ben istifa ettim. Aday adayı oldum. Ama aday olamadım. Aday olamayınca da sevindim işin açıkçası. Yani meslekte bir yerlere gelmem gerekiyordu. Ama siyasetle de yakınlaşmış olduk. O zaman Muğla Orman Müdürlüğü’nde devam ettim. Siyaset düşünmüyordum, beni bulaştırdınız diyerek, bundan sonra milletvekili oluncaya kadar adayım dedim. O zaman bir hedef koydum. Hedefsiz iş olmaz. Ben 2004’te Manavgat Belediye Başkanlığına aday olamayınca adaymış gibi çalıştım orada. Temayülde şöyle oldu. Ben Muğla’da Bölge Müdürü iken bakanımızın birisine ‘ben aday olacağım’ dedim. Bana, ‘sen burada 4 senedir bölge müdürüsün. Doğru düzgün gittiğin yok Antalya’ya. Bizim parti temayül yapar, teşkilatta da değilsin. Zengin de değilsin. Bu temayülde kimse seni tanımaz orada. Sen çıkamazsın’ dedi. Ben de ona esprili bir şekilde, ‘Sayın bakanım ben ilk 10’ girmezsem siyasetin S’sini konuşmayacağım’ dedim. Buraya geldik, kendimizi tanıttık. Zaten her yerde çalışmışım. Akseki’de şeflik yapmışım. Alanya’da şeflik, Gazipaşa’da, Gündoğmuş’ta müdürlük. Antalya’nın her tarafında gezmişim. İyi bir ekiple geldik. Ben size müdür olarak hizmet etmiştim. Benim müdürlük şeklimi, idarecilik şeklimi beğeniyorsanız size bundan sonra siyasetçi olarak hizmet edeceğim. Oy verirseniz memnun olurum. Ama bunu yapacağıma inanmıyorsanız oy falan vermeyin dedim. Temayül yoklamaları açıklandı. Dediler ki; sen 1. oldun. Mülakata gittiğimizde adam pes dedi. 2000 oyun 1700’ünü aldın dedi. Dedim ki bu 10 günlük bir iş değil ki. Ben anlattım dedemin 1940’larda Manavgat Müftülüğü yaptığını, amcamın iki dönem milletvekilliği yaptığını, onun çok düzgün bir çizgisi olduğunu. Ben kendim de çalıştım her tarafta. Hep daha fazla oy alacak diye teşkilatlar bizi istedi. Hem de partili olmayanlar da teşkilata baskı kurdu. Çalışırım çalışırım olmadığı zaman da bunda da bir hayır var derim. Bir önceki seçimde listeye giremedim. Giremeyince o dönen SKM Başkanı olan Rıza Sümer’i aradım. Başkanım benim program belli oldu mu dedim. Bir durdu, hissediyorum. Çünkü listede olmadığımı biliyor. Listede bir İbrahim var ama İbrahim Türkiş o da. Dedim ben listede falan yokum ama ben aday olabilmek için istifa etmişim devlet memurluğundan geri dönemem. Prensip olarak aday adayı olduğumda ya da aday olduğunda seçim bitene kadar makama dönmüyorum. Bir partiden aday olmuşum. Gidip de o makamı siyasete bulaştırmak istemiyorum, çalışmak istiyordum dedim. Vecdi Gönül ile çalıştım, Menderes Başkan ile çalıştım.TEMAYÜLDEN BİRİNCİ ÇIKTIM- Aday gösterilmediğiniz seçimlerde de ama çalıştınız. Bu davranışınızla partililerin sizi tanımalarına fırsat tanıdınız.Ben onu da düşünmedim. O zaman devam ettik çalıştık, başarılı bir sonuç aldık. Seçimden sonra tekrar görevime döndüm. İzmir’de başladım. Tekrar orada 4 yıl çalıştıktan sonra 2011 seçimlerine yine temayül yoklamasına girdik. O zaman da 7 Haziran seçimlerinden önce sağolsunlar teşkilatın tamamına yakını bize oy vermiş. Bu benim için hem büyük bir sevinç, hem de büyük bir sorumluk. Sonra partimde sınırda 6. sıradan milletvekili adayı yaptı. Manavgat doğduğum, doyduğum yer gibi. Eşimde oralı 10 sene orada kaldım. Derken, Manavgatlılar da çok mutlu oldu. İyi de çalıştık. Olacak ya o günün konjektörü gereği biz seçilemedik. 13 bin oyla kaybettik. Temayülde 1. çıkıp, aday olamamayı tattık. Aday olup, seçilememeyi de tattık. Arkasından nasipmiş, tekrar seçim oldu. Nasip oldu.
VEKİL SAYIMIZ ARTAR - Bugün seçim olsa Antalya’dan kaç çıkartır?Antalya’da vekil sayımız arttı, artık 15 olacak. Ak Parti’nin yine artar diyorum.ANKARA’DA BİREYSELLİK YOK- Antalya AK Parti milletvekillerinin de uyumla çalıştığını biliyoruz. Bu uyuma siz milletvekili olarak sonradan girdiniz. Antalya milletvekilleri mecliste nasıl çalışıyorlar?Bu ekibin içine yeni girmiş değilim. Yaş olarak, doğum tarihi olarak en yaşlısı benim. Mevlüt Çavuşoğlu ile biz aile dostuyuz. Amcam Alanya’da işletme müdürüyken, Mevlüt Çavuşoğlu’nun babası Osman Çavuşoğlu oranın ağalarındandır. Ağa derken hem mal varlığı olarak, hem de kanaat önderi gibidir. Herkese bakar yani. Daha sonra amcam Doğru Yol Partisi’nden milletvekili, Osman Çavuşoğlu da Doğruyol’dan belediye başkanı. Böyle bir bağ var. Biz o evin evladı gibiyiz. Yıllardır görüşürüz. Diğer ekip arkadaşlarımızla da Mustafa Köse zaten bizim il başkanımız. Burada çalışırken de biliyorum, tanıyorum. Hüseyin Samani’de aynı şekilde. Gökçen Enç’te zaten meslektaşımın, ağabeyimin kızı. Biz ağabey, kardeş gibiyiz. Senanur Hanım çok kısa süre olmasına rağmen, genç bir arkadaş. Onun da ailesiyle tanışıyoruz. Zaten ekibi tam tanıyoruz. Benim ilk başta söylediği konu şu oldu. Biz 7 kardeşiz. Takım kaptanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Bizim burada yapacağımız tek şey şu,biz 7 kardeşe bu millet bize Antalya’da yüzde 42 oy verdi. Biz bu 7 kardeş olarak önce Antalya’ya hizmet edeceğiz. Ben politik kültürü olan bir aileden geliyorum. Geçmiş yılları biliyoruz. Çoğu vekil birbiriyle kavga ederken, enerjilerini oraya harcadılar. Partisine, memleketine özellikle de Antalya’ya hizmet etmekte zorluk çektiler. Ama bizde öyle bir şey yok. Biz hep beraberiz, biz kardeşiz. Bunu genel merkezde çok iyi görüyor. Hatta Antalya mecliste, ‘ooo Antalyalılar geliyor!’ şeklinde bakılıyor. Mesela biz Ulaştırma Bakanlığı ile çalışma yapacağız. Mevlüt Çavuşoğlu ne zaman Antalya’ya gelse bir program yaparız. Binali Yıldırım o zaman Ulaştırma Bakanı iken hep beraber gittik. İl başkanımız, belediye başkanımızı da çağıyoruz. Diyoruz ki şunun şunun yapılmasını istiyoruz. Bunların hepsini söylüyoruz. Bizim önceliklerimiz bu Çevre Yolu olayı, arkasından Manavgat’taki 4 tane köprülü kavşak, Alanya Çevre Yolu’nun ihalesinin yapılması, Batı’da havaalanı, Finike-Demre’nin viyadüklerle Kaş’a gitmesi bunların hepsinin söylüyoruz. Birlikte çalışmanı neticesini de hemen alıyoruz. Hep beraber gidiyoruz. Tüm Antalya’nın isteklerini söylüyoruz. Bireysel gitmek yok. Mesela Karayolları Genel Müdürü benim arkadaşım. Ben gidip de şu işi halledelim yok. Ekip halinde tüm Antalya’nın siyasi gücü budur, biz bunu istiyoruz diyoruz. O zaman hiç kafa karışmıyor. Bizim ayrımız, gayrımız yok. Buradaki başarı da ondan çıkıyor zaten. Bu birlikten çıkıyor. Yoksa onu oraya çekersen, bunu buraya çekersen hiç birisi olmaz ortada kalır. Onun da bir anlamı yok. DEVAMLILIĞI OLAN VEKİLİM- Siz meclise soru önergesi, genel görüş, araştırma önergesi vermemişsiniz. İki kez konuşma yapmışsınız. Meclis’teki çalışmalarınız nasıl gidiyor? Bizim soru önergesi verme gibi bir durumumuz yok. Biz çünkü iktidar milletvekiliyiz. Ben her hafta Salı günü grup toplantılarının hepsine katılmışımdır. Grup toplantılarında bulunacaksın. Mecliste devamlılık konusunda en devamlı vekillerden birisiyim. Ben Plan Bütçe Komisyon üyesiyim. Komisyon üyelerinin çalışması biraz daha farklıdır. Orası mutfaktır. Bütün bütçeler oradan geçer. Benim konuşma olarak 11 bakanlıkta konuşmam vardır. Ama o kayıtlarda yok. O sizin baktığınız yerde yoktur. Çünkü biz orada çalışma yapıyoruz. Genel kurulda da grup başkan vekilleri, partinin sözcüleri onlar orada konuşur. Herkese bir görev verilmiştir. Biz orada mutfakta hem bütçeyi yapmak, biz 2 bütçe yaptık. Hem 2015’te, 2016’da. Arkasından da 6 torba kanunu. Mesela imza koyduğumuz Antalya’nın en büyük işlerinden biriydi. Aksu Atatürk Barajı, oranın mülkiyet problemi vardı. Arkasından Döşemealtı Kömürcüler’in mülkiyet problemi vardı. Türkiye’de bir ilk. 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun bir maddesi var. Baktım ki çözümü olacak. Ha bunu yaparken tabi ki ben konuya hakim olduğum için yaptım. Diğer arkadaşlarımızın hepsi tam destek verdi. Tam destekli olarak torba kanuna koyduk. Herkes şaşırdı.KÖMÜRCÜLER’İN SORUNUNU ÇÖZDÜK- Kömürcüler ve Aksu’da ki sorun Torba Yasa’da nasıl çözüldü?6831 Sayılı Orman Kanunu’nda ki 1C maddesi yani makilik olarak orman dışına çıkarılan yeri Hazine olarak çıkarılıyor. Orayı 2B maddesi gibi satışa çıkardık. 2B’de nasıl satılıyorsa aynı şartlarla satışa çıkardık. Özellikle madde olarak koyduk. Böyle bir şey yoktu. Bunu koyarken doğrusu şu olacaktı, tüm Türkiye’de 1C olarak çıkan makilik neresi varsa hepsini yapılması lazım. Maliyecileri biraz tedirgin oldular. Miktarın ne kadar olduğunu bilemedikleri için. Biz bunu yaparken de önce bürokratları ikna ettik. Geldiler, baktılar. Olabilir mi? Olamaz mı? Beraber çalıştılar. Meclis çalışması böyle bir şey. AK Parti disiplinli bir parti. Öyle kafana göre bunu beğenmedim, soru önergesi vereceğim diyemezsin. HER HİZMETİN BİR KÜLFETİ VAR- Manavgat çok şanslı. Her 3 partiden de milletvekili var. Ama bir o kadar da şansız. Çünkü Büyükşehir Yasası ile ilgili Belediye Başkanı Şükrü Sözen ile Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel arasında gerginlik oldu. Bunun sıkıntısı size yansıdı mı?Büyükşehir Yasası’na göre Büyükşehir’in de yetkileri ayrı, alt belediyelerin yetkileri ayrı. Alt belediye, yasayı okumadan ya benim caddemi niye aldın demesi hoş bir şey değildi. Ama şu var, yasada kimin ne yapacağı belli. Ben köyleri geziyorum. Adam diyor ki benim köyümün içi çok kötü. Biz size oy verdik niye yapmıyorsunuz? Diyor. Yolları bir ayıralım diyorum. Bu yol Karayolları’nın, bu yol Orman’ın, bu yol Büyükşehir’in, bu yol alt belediyenin yolu, herkesin yeri var diyorum. Vatandaş kim yaparsa yapsın ama derdine derman olsun istiyor. Manavgat’ta da sel felaketi var. Borular eskimiş, gitmiş. Büyükşehir’in işi alt yapı. Alt belediyenin işi üste çiçeklendirme işi. Bunların hepsinde ihaleye çıkıyoruz. Belki bir parçasını ayırıp, diğer kısmını yapabilirdi. Ama öyle bir cadde ki bir yerden bir yere kesinti yapamıyorsun. Tamamını yapmak zorundasın. Orada güzel hizmet yapmak için iyi niyetli başlandı. İhalesi yapıldı, iş başladı. İşin bitiş süresi var. Tabi ki bizi arıyorlar. Adam arıyor. Sezon açılacak dükkanın önünü kazdılar. Tatilde çalışan yok. Ben Ankara’dan arıyorum niye çalışmıyorsunuz diye. Çalışıyoruz diyorlar. Nerede? Adam İş Bankası’nın önünden bahsediyor. Çalışan adam DSİ’nin önünde. Her borunun, her işin başında durumdan insanlar olsun istiyorlar. Şu anda bitti ana cadde. Çokta güzel oldu. Alt yapısı şahane oldu. Üst yapısı, ışıklandırılması yapıldı. Her hizmetin bir külfeti var. Eğer Manavgat’ı sel basmayacaksa, bu alt yapı, yağmur suyu drenajının yapılması gerekiyor. Menderes Başkan gelmeden önce Antalya’yı sel basıyordu. Şimdi basıyor mu? Basmıyor. Toprak kalmadı suyu emecek. Her yer beton. Hiç birbirimize şov yapmanın anlamı yok. Bu iş, bu alt yapı yapılacak yani hemen gelinecek orada bir toz olduysa, alt belediye temizleyecek. Orada senin insanın yaşıyor. Ben olsam orada geçici olarak hızlı hızlı bir şeyler yapar, vatandaş rahatsız olmasın diye yardımcı olurdum.SAÇLARIMI YANGINLARDA AĞARTTIM- Taş ocakları, maden ocakları tabi ki bir ihtiyaç. Ama ciddi anlamda ormanlarımız katlediliyor. Ülke genelinde kamuoyu yaratılan bir Finike var. Onunla ilgili hiç müdahil oldunuz mu? 5177 Sayılı Maden Yasası geçiş üstünlüğü olan bir yasa gibi oldu. Orman Kanunu’nu bile dövmeye başladı. Orada o dağı kaldırıp da daha sonra başka bir şeyi kurma şansımız var mı? Yok. Kanunla da olsa Sedir Ağaçları’nı korumak adına yönetmelik çıkardık. Bakanlık bakıyor. Toplama havzasındaysa dikkat ediyor. Yerleşim yerlerine, denize, yola uzaklığına bakılıyor. Ben Orman Mühendisiyim. Mesleğimi de çok seviyorum. En büyük çevrecilerden biri olarak kendimi görüyorum. 30 sene yangınla mücadele ettim. Bu halimize bakın, saçları yangınlarda ağartarak geldik, bu günlere... Siyaset işi zor görünür ama bunlar bizim için basit şeyler. Ama orman yangınları çok zordur. Hele yangın oluşacağını bildiğin zaman, bakıyorsun poyraz var. Nem düşmüş. Arkasından sıcaklık yüksek. İnsanlar var. Eyvah diyorsun yangın çıkacak. Onun tedirginliği adamı bitiriyor.DANIŞMA MECLİSLERİMİZ VERİMLİ GEÇTİ- Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş’la danışma meclislerine katıldınız. Ataş, Antalya’yı nasıl değerlendirdi?Akseki’den başlayıp, Alanya’ya kadar ilçe danışma meclisleri yaptık. En son il danışma meclisini yaptık. Mustafa Ataş Bey’de çok memnun bir şekilde ayrıldı. O da 30 senesini siyasete vermiş. Cumhurbaşkanımızın yanında yetişmiş birisi. Organizasyonlara, çalışmalara baktık. Üye sayısını 300 bine ulaştırmışız. Her hafta toplantılar yapılıyor. Bunların hepsi takip ediliyor.
AYAK OYUNLARINA GEREK YOK - Samimiyetinizden dolayı büyükten küçüğe, bürokratından vekiline herkesin İbrahim Ağabey’isiniz. Siyaset arenasında İbrahim Ağabey olarak ayakta kalmak ve bunu sürdürmek zor değil mi? İnşallah Allah bizi mahcup etmez. Ben her geldiğim görevde hakkını vererek yaptığıma inanıyorum. Ayak oyununa gerek yok. Değmez yani. 3 günlük dünyada milletvekili kalacağım diye gerek yok. Ben mesela ilk milletvekili olduğumda düz bir vekil olmaktansa bölge müdürü olmak daha iyidir diye söylemişimdir. Plan Bütçe Komisyonu’nda 30 yıllık birikimimi, tabanı da bildiğim için orada faydalı olduğumu düşünüyorum. Ben teşkilatçıyım da. Bakan olmak, partinin üst organlarında görev olmak bunlar konjektür gereğidir. Bunlar kendiliğinden olmaz. Bunları yapamayacağımızdan değil, bir denge var. Benim çizgim bu. Bu hizmetimi devam ettireceğim. Ben yorgunluk kelimesini hiç kullanmam. Bende yoğunluk var. Telefonların hepsine bakmaya çalışıyoruz. Bu yaşta çizgimi değiştirmem. Buna ihtiyaçta yok. Değiştireceğim diye bir derdim de yok. Ben memnunum bu halimden. Başkaları bu huyumu beğenmeyebilir. Onlar için de değiştirecek halim de yok.FETÖ’NÜN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ- 15 Temmuz gecesini nasıl yaşadınız? 15 Temmuz gerçekten Türkiye tarihinden en önemli gecelerden birisi. Kurtuluş Savaşıyla eş değer. Ben 62 doğumluyum yakın siyasi tarihi biliyorum. Ben o gün akşam 9’a kadar meclisteydim. Bir gün sonra Antalya’ya Messi gelecek onu programını yapıyoruz. İki tane engelli kardeşimiz var. Onlar Dünya şampiyonu olmuş. Cumhurbaşkanımızla onlara kupa vereceğiz. Böyle planlar yapıyoruz. Çukurambar’a yemeğe gittim. Bir telefon geldi. Genelkurmay’da çatışma varmış dedi. Aklımızda yok tabi darbe, kalkışma falan. Önümüzde YAŞ kararları var belki onun için sıkıntı olmuştur dedim. Yok, durum ciddi dedi. Hava araçları kalkmış dedi. İzmir’de Eski Hava Eğitim Komutanı arkadaşım var. Aradım dedim paşam hayır mı dedim. O sırada üzerimizden de uçaklar geçiyor. Ben İstanbul’dayım Ankara’da değilim dedi. Moda’da düğündeyiz biz dedi. O meşhur düğünde. Adamın hiçbir şeyden haberi yok. Saat 10’a 10 var. Sen kapat ben arayacağım dedi. Beş dakika sonra küçük bir şey varmış arkadaşlar halledecekmiş dedi. Arkasından olay gelişti, ortalık karıştı. Ankara üzerimize yıkıldı tabi. O jetler bir geçiyor, alçak uçuşla. Ankara’nın her yeri çatışma. Meclise ilk anda giden gitti. Daha sonra gitme şansınız yoktu. Çünkü çatışmalar oldu. İçerideysen kaldın. Her taraf karıştı. Ankara’da yaşayıp da bunun travmasını atlatmak çok zordur. Neresinde durursan dur fark etmez. Onlar için 1000 kişi, 10 bin kişi ölmüş umurlarında mı? Amerika’nın, Avrupa’nın kim destekliyorsa umurunda mı? Baksanıza gelebildiler mi geçmiş olsuna? Bu resmen bir işgal halidir. Baktılar Türkiye kalkınıyor. Bu coğrafyada büyüyor. Büyüdüğü zaman bizim sözümüzü dinlemeyecek. Onun için bunu engellememiz lazım. 40 yıldır besledikleri bir sistemin içinde zamanı geldi düğmeye bastılar ama yanıldılar. Asıl zor mücadele şu anda. Terör örgütü FETÖ’nün en önemli özelliği gizli kalabilmek.
VEKİL SAYIMIZ ARTAR - Bugün seçim olsa Antalya’dan kaç çıkartır?Antalya’da vekil sayımız arttı, artık 15 olacak. Ak Parti’nin yine artar diyorum.ANKARA’DA BİREYSELLİK YOK- Antalya AK Parti milletvekillerinin de uyumla çalıştığını biliyoruz. Bu uyuma siz milletvekili olarak sonradan girdiniz. Antalya milletvekilleri mecliste nasıl çalışıyorlar?Bu ekibin içine yeni girmiş değilim. Yaş olarak, doğum tarihi olarak en yaşlısı benim. Mevlüt Çavuşoğlu ile biz aile dostuyuz. Amcam Alanya’da işletme müdürüyken, Mevlüt Çavuşoğlu’nun babası Osman Çavuşoğlu oranın ağalarındandır. Ağa derken hem mal varlığı olarak, hem de kanaat önderi gibidir. Herkese bakar yani. Daha sonra amcam Doğru Yol Partisi’nden milletvekili, Osman Çavuşoğlu da Doğruyol’dan belediye başkanı. Böyle bir bağ var. Biz o evin evladı gibiyiz. Yıllardır görüşürüz. Diğer ekip arkadaşlarımızla da Mustafa Köse zaten bizim il başkanımız. Burada çalışırken de biliyorum, tanıyorum. Hüseyin Samani’de aynı şekilde. Gökçen Enç’te zaten meslektaşımın, ağabeyimin kızı. Biz ağabey, kardeş gibiyiz. Senanur Hanım çok kısa süre olmasına rağmen, genç bir arkadaş. Onun da ailesiyle tanışıyoruz. Zaten ekibi tam tanıyoruz. Benim ilk başta söylediği konu şu oldu. Biz 7 kardeşiz. Takım kaptanımız Mevlüt Çavuşoğlu. Bizim burada yapacağımız tek şey şu,biz 7 kardeşe bu millet bize Antalya’da yüzde 42 oy verdi. Biz bu 7 kardeş olarak önce Antalya’ya hizmet edeceğiz. Ben politik kültürü olan bir aileden geliyorum. Geçmiş yılları biliyoruz. Çoğu vekil birbiriyle kavga ederken, enerjilerini oraya harcadılar. Partisine, memleketine özellikle de Antalya’ya hizmet etmekte zorluk çektiler. Ama bizde öyle bir şey yok. Biz hep beraberiz, biz kardeşiz. Bunu genel merkezde çok iyi görüyor. Hatta Antalya mecliste, ‘ooo Antalyalılar geliyor!’ şeklinde bakılıyor. Mesela biz Ulaştırma Bakanlığı ile çalışma yapacağız. Mevlüt Çavuşoğlu ne zaman Antalya’ya gelse bir program yaparız. Binali Yıldırım o zaman Ulaştırma Bakanı iken hep beraber gittik. İl başkanımız, belediye başkanımızı da çağıyoruz. Diyoruz ki şunun şunun yapılmasını istiyoruz. Bunların hepsini söylüyoruz. Bizim önceliklerimiz bu Çevre Yolu olayı, arkasından Manavgat’taki 4 tane köprülü kavşak, Alanya Çevre Yolu’nun ihalesinin yapılması, Batı’da havaalanı, Finike-Demre’nin viyadüklerle Kaş’a gitmesi bunların hepsinin söylüyoruz. Birlikte çalışmanı neticesini de hemen alıyoruz. Hep beraber gidiyoruz. Tüm Antalya’nın isteklerini söylüyoruz. Bireysel gitmek yok. Mesela Karayolları Genel Müdürü benim arkadaşım. Ben gidip de şu işi halledelim yok. Ekip halinde tüm Antalya’nın siyasi gücü budur, biz bunu istiyoruz diyoruz. O zaman hiç kafa karışmıyor. Bizim ayrımız, gayrımız yok. Buradaki başarı da ondan çıkıyor zaten. Bu birlikten çıkıyor. Yoksa onu oraya çekersen, bunu buraya çekersen hiç birisi olmaz ortada kalır. Onun da bir anlamı yok. DEVAMLILIĞI OLAN VEKİLİM- Siz meclise soru önergesi, genel görüş, araştırma önergesi vermemişsiniz. İki kez konuşma yapmışsınız. Meclis’teki çalışmalarınız nasıl gidiyor? Bizim soru önergesi verme gibi bir durumumuz yok. Biz çünkü iktidar milletvekiliyiz. Ben her hafta Salı günü grup toplantılarının hepsine katılmışımdır. Grup toplantılarında bulunacaksın. Mecliste devamlılık konusunda en devamlı vekillerden birisiyim. Ben Plan Bütçe Komisyon üyesiyim. Komisyon üyelerinin çalışması biraz daha farklıdır. Orası mutfaktır. Bütün bütçeler oradan geçer. Benim konuşma olarak 11 bakanlıkta konuşmam vardır. Ama o kayıtlarda yok. O sizin baktığınız yerde yoktur. Çünkü biz orada çalışma yapıyoruz. Genel kurulda da grup başkan vekilleri, partinin sözcüleri onlar orada konuşur. Herkese bir görev verilmiştir. Biz orada mutfakta hem bütçeyi yapmak, biz 2 bütçe yaptık. Hem 2015’te, 2016’da. Arkasından da 6 torba kanunu. Mesela imza koyduğumuz Antalya’nın en büyük işlerinden biriydi. Aksu Atatürk Barajı, oranın mülkiyet problemi vardı. Arkasından Döşemealtı Kömürcüler’in mülkiyet problemi vardı. Türkiye’de bir ilk. 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun bir maddesi var. Baktım ki çözümü olacak. Ha bunu yaparken tabi ki ben konuya hakim olduğum için yaptım. Diğer arkadaşlarımızın hepsi tam destek verdi. Tam destekli olarak torba kanuna koyduk. Herkes şaşırdı.KÖMÜRCÜLER’İN SORUNUNU ÇÖZDÜK- Kömürcüler ve Aksu’da ki sorun Torba Yasa’da nasıl çözüldü?6831 Sayılı Orman Kanunu’nda ki 1C maddesi yani makilik olarak orman dışına çıkarılan yeri Hazine olarak çıkarılıyor. Orayı 2B maddesi gibi satışa çıkardık. 2B’de nasıl satılıyorsa aynı şartlarla satışa çıkardık. Özellikle madde olarak koyduk. Böyle bir şey yoktu. Bunu koyarken doğrusu şu olacaktı, tüm Türkiye’de 1C olarak çıkan makilik neresi varsa hepsini yapılması lazım. Maliyecileri biraz tedirgin oldular. Miktarın ne kadar olduğunu bilemedikleri için. Biz bunu yaparken de önce bürokratları ikna ettik. Geldiler, baktılar. Olabilir mi? Olamaz mı? Beraber çalıştılar. Meclis çalışması böyle bir şey. AK Parti disiplinli bir parti. Öyle kafana göre bunu beğenmedim, soru önergesi vereceğim diyemezsin. HER HİZMETİN BİR KÜLFETİ VAR- Manavgat çok şanslı. Her 3 partiden de milletvekili var. Ama bir o kadar da şansız. Çünkü Büyükşehir Yasası ile ilgili Belediye Başkanı Şükrü Sözen ile Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel arasında gerginlik oldu. Bunun sıkıntısı size yansıdı mı?Büyükşehir Yasası’na göre Büyükşehir’in de yetkileri ayrı, alt belediyelerin yetkileri ayrı. Alt belediye, yasayı okumadan ya benim caddemi niye aldın demesi hoş bir şey değildi. Ama şu var, yasada kimin ne yapacağı belli. Ben köyleri geziyorum. Adam diyor ki benim köyümün içi çok kötü. Biz size oy verdik niye yapmıyorsunuz? Diyor. Yolları bir ayıralım diyorum. Bu yol Karayolları’nın, bu yol Orman’ın, bu yol Büyükşehir’in, bu yol alt belediyenin yolu, herkesin yeri var diyorum. Vatandaş kim yaparsa yapsın ama derdine derman olsun istiyor. Manavgat’ta da sel felaketi var. Borular eskimiş, gitmiş. Büyükşehir’in işi alt yapı. Alt belediyenin işi üste çiçeklendirme işi. Bunların hepsinde ihaleye çıkıyoruz. Belki bir parçasını ayırıp, diğer kısmını yapabilirdi. Ama öyle bir cadde ki bir yerden bir yere kesinti yapamıyorsun. Tamamını yapmak zorundasın. Orada güzel hizmet yapmak için iyi niyetli başlandı. İhalesi yapıldı, iş başladı. İşin bitiş süresi var. Tabi ki bizi arıyorlar. Adam arıyor. Sezon açılacak dükkanın önünü kazdılar. Tatilde çalışan yok. Ben Ankara’dan arıyorum niye çalışmıyorsunuz diye. Çalışıyoruz diyorlar. Nerede? Adam İş Bankası’nın önünden bahsediyor. Çalışan adam DSİ’nin önünde. Her borunun, her işin başında durumdan insanlar olsun istiyorlar. Şu anda bitti ana cadde. Çokta güzel oldu. Alt yapısı şahane oldu. Üst yapısı, ışıklandırılması yapıldı. Her hizmetin bir külfeti var. Eğer Manavgat’ı sel basmayacaksa, bu alt yapı, yağmur suyu drenajının yapılması gerekiyor. Menderes Başkan gelmeden önce Antalya’yı sel basıyordu. Şimdi basıyor mu? Basmıyor. Toprak kalmadı suyu emecek. Her yer beton. Hiç birbirimize şov yapmanın anlamı yok. Bu iş, bu alt yapı yapılacak yani hemen gelinecek orada bir toz olduysa, alt belediye temizleyecek. Orada senin insanın yaşıyor. Ben olsam orada geçici olarak hızlı hızlı bir şeyler yapar, vatandaş rahatsız olmasın diye yardımcı olurdum.SAÇLARIMI YANGINLARDA AĞARTTIM- Taş ocakları, maden ocakları tabi ki bir ihtiyaç. Ama ciddi anlamda ormanlarımız katlediliyor. Ülke genelinde kamuoyu yaratılan bir Finike var. Onunla ilgili hiç müdahil oldunuz mu? 5177 Sayılı Maden Yasası geçiş üstünlüğü olan bir yasa gibi oldu. Orman Kanunu’nu bile dövmeye başladı. Orada o dağı kaldırıp da daha sonra başka bir şeyi kurma şansımız var mı? Yok. Kanunla da olsa Sedir Ağaçları’nı korumak adına yönetmelik çıkardık. Bakanlık bakıyor. Toplama havzasındaysa dikkat ediyor. Yerleşim yerlerine, denize, yola uzaklığına bakılıyor. Ben Orman Mühendisiyim. Mesleğimi de çok seviyorum. En büyük çevrecilerden biri olarak kendimi görüyorum. 30 sene yangınla mücadele ettim. Bu halimize bakın, saçları yangınlarda ağartarak geldik, bu günlere... Siyaset işi zor görünür ama bunlar bizim için basit şeyler. Ama orman yangınları çok zordur. Hele yangın oluşacağını bildiğin zaman, bakıyorsun poyraz var. Nem düşmüş. Arkasından sıcaklık yüksek. İnsanlar var. Eyvah diyorsun yangın çıkacak. Onun tedirginliği adamı bitiriyor.DANIŞMA MECLİSLERİMİZ VERİMLİ GEÇTİ- Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş’la danışma meclislerine katıldınız. Ataş, Antalya’yı nasıl değerlendirdi?Akseki’den başlayıp, Alanya’ya kadar ilçe danışma meclisleri yaptık. En son il danışma meclisini yaptık. Mustafa Ataş Bey’de çok memnun bir şekilde ayrıldı. O da 30 senesini siyasete vermiş. Cumhurbaşkanımızın yanında yetişmiş birisi. Organizasyonlara, çalışmalara baktık. Üye sayısını 300 bine ulaştırmışız. Her hafta toplantılar yapılıyor. Bunların hepsi takip ediliyor.
AYAK OYUNLARINA GEREK YOK - Samimiyetinizden dolayı büyükten küçüğe, bürokratından vekiline herkesin İbrahim Ağabey’isiniz. Siyaset arenasında İbrahim Ağabey olarak ayakta kalmak ve bunu sürdürmek zor değil mi? İnşallah Allah bizi mahcup etmez. Ben her geldiğim görevde hakkını vererek yaptığıma inanıyorum. Ayak oyununa gerek yok. Değmez yani. 3 günlük dünyada milletvekili kalacağım diye gerek yok. Ben mesela ilk milletvekili olduğumda düz bir vekil olmaktansa bölge müdürü olmak daha iyidir diye söylemişimdir. Plan Bütçe Komisyonu’nda 30 yıllık birikimimi, tabanı da bildiğim için orada faydalı olduğumu düşünüyorum. Ben teşkilatçıyım da. Bakan olmak, partinin üst organlarında görev olmak bunlar konjektür gereğidir. Bunlar kendiliğinden olmaz. Bunları yapamayacağımızdan değil, bir denge var. Benim çizgim bu. Bu hizmetimi devam ettireceğim. Ben yorgunluk kelimesini hiç kullanmam. Bende yoğunluk var. Telefonların hepsine bakmaya çalışıyoruz. Bu yaşta çizgimi değiştirmem. Buna ihtiyaçta yok. Değiştireceğim diye bir derdim de yok. Ben memnunum bu halimden. Başkaları bu huyumu beğenmeyebilir. Onlar için de değiştirecek halim de yok.FETÖ’NÜN EN ÖNEMLİ ÖZELLİĞİ- 15 Temmuz gecesini nasıl yaşadınız? 15 Temmuz gerçekten Türkiye tarihinden en önemli gecelerden birisi. Kurtuluş Savaşıyla eş değer. Ben 62 doğumluyum yakın siyasi tarihi biliyorum. Ben o gün akşam 9’a kadar meclisteydim. Bir gün sonra Antalya’ya Messi gelecek onu programını yapıyoruz. İki tane engelli kardeşimiz var. Onlar Dünya şampiyonu olmuş. Cumhurbaşkanımızla onlara kupa vereceğiz. Böyle planlar yapıyoruz. Çukurambar’a yemeğe gittim. Bir telefon geldi. Genelkurmay’da çatışma varmış dedi. Aklımızda yok tabi darbe, kalkışma falan. Önümüzde YAŞ kararları var belki onun için sıkıntı olmuştur dedim. Yok, durum ciddi dedi. Hava araçları kalkmış dedi. İzmir’de Eski Hava Eğitim Komutanı arkadaşım var. Aradım dedim paşam hayır mı dedim. O sırada üzerimizden de uçaklar geçiyor. Ben İstanbul’dayım Ankara’da değilim dedi. Moda’da düğündeyiz biz dedi. O meşhur düğünde. Adamın hiçbir şeyden haberi yok. Saat 10’a 10 var. Sen kapat ben arayacağım dedi. Beş dakika sonra küçük bir şey varmış arkadaşlar halledecekmiş dedi. Arkasından olay gelişti, ortalık karıştı. Ankara üzerimize yıkıldı tabi. O jetler bir geçiyor, alçak uçuşla. Ankara’nın her yeri çatışma. Meclise ilk anda giden gitti. Daha sonra gitme şansınız yoktu. Çünkü çatışmalar oldu. İçerideysen kaldın. Her taraf karıştı. Ankara’da yaşayıp da bunun travmasını atlatmak çok zordur. Neresinde durursan dur fark etmez. Onlar için 1000 kişi, 10 bin kişi ölmüş umurlarında mı? Amerika’nın, Avrupa’nın kim destekliyorsa umurunda mı? Baksanıza gelebildiler mi geçmiş olsuna? Bu resmen bir işgal halidir. Baktılar Türkiye kalkınıyor. Bu coğrafyada büyüyor. Büyüdüğü zaman bizim sözümüzü dinlemeyecek. Onun için bunu engellememiz lazım. 40 yıldır besledikleri bir sistemin içinde zamanı geldi düğmeye bastılar ama yanıldılar. Asıl zor mücadele şu anda. Terör örgütü FETÖ’nün en önemli özelliği gizli kalabilmek.