Yüzüncü Yıl’da 40 bin m2 alan TOKİ tarafından satılamadı. Yüzüncü Yıl’daki son gelişmeler neler? Yüzüncü Yıl’ın Antalya’nın neresinde olduğunu biliyorsunuz. Yüzüncü Yıl Antalya’nın merkezinde kaldı. Özellikle normal maç olmadığı günlerde de Konyaaltı’na yolu düşenler varsa saat 16 yada 17’de trafiğin nereye kadar uzadığını hepimiz görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde milli maç vardı. Milli maçtan bir gün önce yollar boyandı, yıkanmaya başladılar. Cuma gününden itibaren neredeyse o bölgede oturanlar evlerine gidemez oldu. Yollar ise kapandı. Antalya artık büyükşehir oldu. Her şeyi boş verin hastaneler var orada. Tapu dairesi orada, adliye orada, defterdarlık orada. İnsanları ve araçları o bölgeye çekecek yeni alanlar oluşturmak ne kadar doğru bilemiyorum Ranta gözü dönmüşlük mü diyeceğiz? Hiç Antalya’yı sevmemek mi diyeceğiz. Bu normal bir şey değil. Onun için biz Yüzüncü Yıl’a 2006’dan bu yana stadın da yapılmamasını, çünkü zorunlu olarak oranın çekim merkezi haline geldiğini ve kullanamaz hale geleceğini iddia etmiştik. Şu anda da pratik olarak bunu görüyoruz. Maç günü Meltem’de dolaşmak bile mümkün değil. 2006’dan itibaren bu söylediklerimiz pratik olarak gözüküyor. Stat yapıldı. Şimdi pratik buyken yeni nüfus yoğunluğu, yeni araç, gereç getirmenin anlamsızlığını Antalya’nın görmüş olması gerekiyor. Onun için biz bu yoğunluğa karşıyız. Bunun için de şu an satış olmadı ama yeni bir satışla, yapılacak yeni uygulamalarla yine mücadelemizi sürdüreceğiz. Şu anda oranın ihtiyacı belli. Orası semt spor alanı. Oranın neden iptal edildiğini hepimiz biliyoruz. Semt spor sahası olarak ayrılmış alan, benzer bir alan o alanda yaratılmadan kullanılamaz diye ilk mahkemenin gerekçesi vardı. O gerekçe hala ayakta duruyor. Yargı da aynı gerekçelerle, aynı verdiği kararla iptal eder diye düşünüyoruz. Antalya sevgimiz oranın yoğunlaştırılmasına karşı çıkmayı zorunlu kılıyor.Yüzüncü Yıl’a yeşil alan yapılması taraftarısınız ama ortada da TOKİ’nin yaptığı bir imalat var. 97 milyon liralık bir stadyum ve 37 milyon liralık spor salonu. Ciddi anlamda bir masraf var. Karşılığında bu masrafı çıkarması lazım. Orası park yapıldığı zaman masrafı karşılayamayacak. Arazinin takas yolu ile alınarak burada spor parkı yapılması önerisi var. Öneri güzel bir öneri olabilir ama biz işin o kısmına girmiyoruz zaten. Eğer sorarlarsa, biz onu da buluruz. Antalya’da o şekilde değişime gidecek yer işte burası olabilir diye de gösterebiliriz. Ama biz oraya girmiyoruz. Biz Antalyalıyız. Antalya değil 1 stadı, 5 stat hak etti. Biz bu güne kadar yeşil alanlarımızı, dağımızı, tepemizi ülkeye verdik. Bu merkezi bütçeden Konya’ya stat yapılırken, Sakarya’ya yapılırken Antalya’ya neden bir stat yapılmasın? İlla TOKİ’ye vermemiz zorunlu diyorlarsa, o zaman o öneri güzel bir öneri. O da olabilir ama biz o bölümünü değil, Antalya’nın bir stadyum zaten hakkıdır diyoruz. Genel bütçeden devlet bunu karşılamalı. Bunun bir sürü çözüm yolu var. Bulamıyorlarsa çözüm yolunu, biz o çözüm yolunu da öneririz. Bilimsel olarak buluruz. Bizim iddiamız Antalya’da yaşayan meslek odaları olarak 33 bin kişilik stadı Antalya hak ediyor. Çünkü yıllık genel bütçeye katkısı ortada. Katkısı olmayan kentlere bunu verirken katkısı olan Antalya’ya niye vermiyor genel bütçe? Eğer karşılamıyoruz, burayı TOKİ’ye vermeye mecburuz, eşdeğer bulun derlerse biz onu arar buluruz. Biz şu anda bilimsel olarak stattan sonra oraya AVM, rezidans yapılması doğru mu? Yanlış mı? Bunu beyan ederiz. İnsanlar ama kabul eder ama etmez. Ama doğacak sorunları biz teknik ve bilimsek düşünen odalar kamuoyuna açıklamak zorundayız. Bunun hiçbir politik yanı yok. Biz Antalya’nın geleceğini düşünüyoruz. Herhangi bir politik kaygıyla bir çıkarla değil. Tam tersine politik, çıkar, rant kaygısıyla düşünenlere karşıyız. Sadece Antalya’nın gelecekte daha güzel bir kent olmasını istiyoruz.15 günde oynan bir maç. Arada bir oynanan milli maçlar. Evet, trafik yoğun diyoruz. Ama genel anlamda bakıldığı zaman hafta içi, hafta sonu akşam saatlerinde inanılmaz bir trafik kilitlenmesi mevcut. Bununla ilgili önlem alınması gerekiyor. Stat belki 15 günde bir zarar veriyor ama; geçmişte Konyaaltı - Lara arası 10 dakikayken, şimdi 1 saati geçti. Bununla ilgili çözümler gerekiyor. Uzun vadede nasıl bir çözüme ulaşılacak? Çok doğru şeyler bunlar. Maç olmadığında da belli saatlerde orası yoğunlaşıyor ve kapanıyor. Bir kentin ulaşımı bir plana göre yapılır. Mesela alt ve üst geçitler. Menderes Bey’le de bu konuyu görüştük. Uzmanlar getirdik. Alt ve üst geçitler kesinlikle çözüm olmaz, sadece kenti Kuzey- Güney diye ikiye böler dedi o zaman uzmanlar. Hatta ben şunu itiraf etmeliyim ki onların söyledikleri sakıncaları o zaman ben anlayamıyordum. Şimdi pratik olarak yaşıyorum. Mesele biri dedi ki kentin ortadan ikiye bölünmesi bir aracın en az 20 dakika daha fazla trafikte kalmasına neden olur dedi. Bugün bunu görebiliyoruz.Menderes Türel’in ilk döneminin sonlarına doğruydu, çağırdılar bizi. Dedim bu demiryolu nereye yapılıyor. Ben bir ulaşım uzmanı değilim. Açıkça o zaman söyledim. Raylı sistem kentin içinde yeraltından geçmeyecekse, Kepez’den buraya ne taşıyacak? Olmaz dedim. Ben uzman değilim. Bir uzmana soralım. Masada uzmanlar da oturuyordu. Bir kentin için yolcu nereye gider diye sordum? O susunca ben söyleyeyim dedim. Ya adliyeye, ya hastaneye, ya tapuya gider. O zaman üniversite 20 bin kişiydi. Her gün o kadar kişi gidip geliyor. Bu treni otobüs terminalinden başlatın, üniversiteden havaalanına bir güzergah çizin, ulaşımla ilgili meslek odaları olarak ertesi gün basın açıklaması yapacağız. Destekliyoruz bunu diyeceğiz dedim. Antalya için faydalı olsun. Bundan sonra Menderes Türel’i hiç kimse gönderemez iddiasında bulundum. Oradan ayrıldık. Sonrasında böyle bir şey yapıldı. Şimdi de düzeltilmesi zor bir duruma geldi. Onun için ulaşım sorunu hele büyüyen kentler için ciddi bir sorun. Ben bu yaz Berlin’deydim. Berlin’in 5 milyon nüfusu var. Bir tane alt geçit üst geçit yok. Kentin her tarafıyla araçlar ve insanlar barışık. Kentler insanların yaşaması için vardır. En iyi nasıl hizmet edilecekse öyle düşünülmeli. Rant, araba için düşünürsen kenti kullanılamaz bir hale getiriyorsun. Kent insanlara lazım. Araca, ranta lazım değil. Sadece insanlar yaşayacak burada diye hareket edersek çözüm çok basit. Ama ya buradan şu kadar kazanılsın diye bir psikolojiyle sorunları çözmeye kalkarsak o zaman bu sorunlar çözülemez. Biz hep suçlanmamıza rağmen meslek odaları olarak hep iddiamız; biz bilimin, tekniğin ne önerdiğini söylemeye çalışıyoruz. Biz bir sorun çıktığı zaman 22 meslek odası herkes kendi uzmanlık alanına göre orada bu konu tartışıldığı zaman doğru şeyler ortaya konuluyor.Alt geçitler yapılırken en çok tartışılan yerlerden biri Mevlana Kavşağı’ydı. Bakıyoruz hala devam ediyor. Real de yıkılıyor. Yerine yeniden bir inşaat gözüküyor orada. Şehrin ortasına yeniden yükselen bir bina mı göreceğiz? O yasal hakkıysa eğer şirketin; Eşgüdüm Kurulu’nun orada söyleyeceği çok bir şey olmayabilir. Yapılmayan yerleri, planı öyle olmayan yerleri yaptırmamaya çalışıyoruz. Ama gücümüz yetmiyor. Oradaki gelişim sürecini aşağı yukarı biliyorum ama yasal olarak sanıyorum sıkıntılar var. Bunu da iptal eder dediğimiz konular olmadığını düşünüyorum. Bu süresi tamamlanmadığı için, mutlaka sözleşmede detayı vardır. Bu ayrıntıların tartışılmış olması lazım. Sen burayı yapacaksın ama sende 1 kat yapacaksın diye detaylar orada var ise belediye de oradan kazanım elde edecektir. Ama biz basın açıklamalarında da dile getirdik. Sayın Menderes Türel ‘Başkanlığım döneminde Antalya7ya yeni bir AVM yapılmayacak’ dedi. Yüzüncü Yıl’da da sayın başkanın desteğini bekliyoruz. AVM’nin veya öyle bir yere yoğunluğun gelmesine karşı olduğunu düşünüyorum. O konuda da biz çözüm bulabileceğini bekliyoruz.Peki, nasıl yapacak? TOKİ kendi planlarını yaptı, onaylattı. 100. Yıl’ı ticaret ve turizm alanına dönüştürdü. Belediyeyi devre dışı bıraktılar. Belediye nasıl bir yaklaşım sergileyebilir? En azından bu konudaki görüşünü söyler. İlla buranın yetkisinde değil sayın belediye başkanımız iktidar partisinin yürütmesinde çalışmış. Bu illerle, yerel yönetimlerle ilgili yürütmesinde çalışmış bir kişi. Herhalde o kadar da sözü geçecektir diye düşünüyorum.Yüzüncü Yıl’la ilgili sizin kişisel fikriniz ne? Ne yapılmalı oraya?Oraya şu anda hiçbir şey yapılmaması en doğrusu. Eğer yapılacaksa bir park ihtiyacı görülüyor.. Antalya için en ileri aşaması o olabilir. Oranın yeni bir ranta, yeni bir rezidansa tahammülü olmaz. Park yaparsın, üzerini de yeşil alan yaparsın ve oradaki araçlar için de zaten stadın konumu uygun değil. oraya ne kadar araba konmalı, ne kadar park yeri olmalı bunlar belirlenmiş zaten. Onun içi orada bir park alanı yaratılırsa ne kadar güzel olur. Mesela katlı otopark yapılsa, üzerine de yeşil alan yapılsa, insanlar rahatlasa ne güzel olur.Zemini uygun mu?Onu bilemiyorum teknik olarak incelenmesi lazım. Otopark yapılsa herkes rahatlar o zaman. Hakikaten daha huzurlu olur. Ben maça giden birisiyim. Gideceğim zaman arabamı büromun olduğu yerde, şehir merkezinde bırakıyorum. Taksiye biniyorum nereye kadar gidebilirsem gidiyorum. Ondan sonrasını yürüyerek gidiyorum. Öyle bir yeşil alan olsa, yeşillikler içerisinde yürüye yürüye stada girsek daha güzel değil mi?Raylı sistemin 2. Etabı o tarafa gelecek. O rahatlatır mı orayı? Raylı sistem olursa belli ölçüde rahatlatır.Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu 22 meslek odasından oluşuyor. Kentin her konusunu tartışıyor. Saklıkent’te şu an 14 tane mermer ocağı var. Kırkgöz su kaynaklarının kirlendiğine dair bilgiler var. Eşgüdüm Kurulu bunlarla ilgili bir şey yapmıyor mu? Neden Eşgüdüm Kurulu olarak bu konularda ön plana çıkmıyorsunuz?Antalya’daki gerek HES’ler gerekse taş ocakları ile ilgili yapılan her şeyin içinde biz varız. İlk taş ocakları başladığı zaman biz bütün basını alarak Elmalı’ya, Ahmetler’e gittik. Biz öne çıkmıyoruz ama o olaya katkı veriyoruz. Eşgüdüm Kurulu’nun da gücü bellidir. Gücümüz olduğu kadar bunlarla ilgili mücadele veriyoruz. Her şeyle ilgili bir şey yapmaya çalışıyoruz. Ama bazılarına gücümüz yetiyor bazılarına yetmiyor. Burdur, Antalya tarafına baktığınız zaman çok utanılacak bir durumda. Bir de başka bir ülkenin havaalanına bak. Bir de buradan bak. Gerçekten insanın vicdanı sızlıyor. Bu nasıl bir şeydir? Nasıl acımasızlıktır? Nasıl bir ranta teslimiyettir? Gerçekten anlamak mümkün değil. O kadar güzel Elmalı’daki gibi yüzlerce yıllık ladin ağaçlarına nasıl kıyıyorsunuz? Bunları bir daha bulmak mümkün değil. İlgililer, bu işe onay verenler uçaktan bakınca hiç gözlemlemiyorlar mı?Antalya şimdi bütünşehir. Birçok ilçede farklı farklı sorunlar var. Eşgüdüm Kurulu bunlarla ilgili hiç ön plana çıkmadı. Daha çok popüler konularda sizi ön planda görüyoruz. Bu sorunlar elbette ki Eşgüdüm’ün gündeminde. Ama Eşgüdüm Kurulu’ndaki odaların son dönemlerde nasıl baskı altına alındığı da bir gerçek. Biz onun maliyetine bile katlanamaz duruma getirildik. Artı ülkemizde devam eden baskı konusunda da mutlaka bizim arkadaşlarımız da etkileniyor olabilir. Meslek odalarının hem gücü hem de yapacakları belli. Dediğiniz konuların hepsine meslek odalarının yetebilmesi mümkün değil. Geldiğimiz aşamada kısmi bir şekilde yine de iyi ayakta duruyorlar. Gerek ekonomik olarak gerekse psikolojik olarak şahıs şahıs herkes baskı altında.Hükümet baskısı mı?Evet. Herkes bunu hissediyor. Artı şöyle bir eksikliğimiz var. Ben bir hukukçuyum kendimi titiz çalışan biri olarak görüyorum ama öyle yasalar, düzenlemeler değişiyor ki uygulamaya geçmeden bunu göremiyoruz. Torba yasa diye bir şey çıkardılar. Torba yasada her şey çıkıyor. Bir yasanın içinde çeşit çeşit değişiklikler oluyor. Biz bunu ne zaman farkına varabiliyoruz? Halbuki çok daha önceden oraya belki karşı çıkışımız olabilir. Kamuoyu oluşturmakta çok kolay değil. Tekrarlamak gerekiyor. Örneğin Yüzüncü Yıl’la ilgili 2006 yılında bütün Meltem Mahallesi’nin pek çoğu birebir bildiğim için söylüyorum, stat buraya yapılırsa evimiz değerlenir gibi anlayışları vardır. Ama bugün gidin, o zaman öyle diyenlerin hiçbiri öyle düşünmüyor. Onun için kamuoyu oluşturmak çok sabırlı bir iş. Bilimsel, teknik bir doğruyu halka anlattığınız zaman önce tepki gösterebiliyor. Belli alışkanlıklara, kültüre göre hareket edebiliyor.Kent Konseyi var. Ama 5 ilçeyle sınırlı. Ama Eşgüdüm Kurulu denildiği zaman 19 ilçeden sorumlu olması lazım değil mi?Doğru diyorsunuz da. Yüzüncü Yıl ne yapılsın diyoruz? Altını otopark yap hiç olmazsa üstü de boş kalsın. Kenti şöyle bir düşünelim. Gerçekten bir deprem olsa insanın evinden kaçacağı bir boşluk yok. Aşağı kaçsan kurtulma şansın yok.Bugün hala Cumhuriyet Meydanı’nın da bile sıkıntı yaşıyoruz. Bir program olduğunda küçük alana sıkışıyoruz ve trafik aksıyor. Yüzüncü Yıl bir kent meydanı gibi de düşünülebilir. Öyle de değerlendirilebilir. Antalya’da bir sürü alan var. TOKİ’ye versinler bir yeri. Bize desinler buna karşı değerde bir yer bulun. Biz buluruz öyle hazine arazisi. Ben Antalyalı olarak 97 milyonluk stadyum yatırımını hak ettiğimizi düşünüyorum.Antalya sevdalısıyım diyorsunuz. Antalya’da sahilde yerlerin hepsi rant kurbanı olmuş. Antalyalının kullanacağı bir yer yok. Size bir Antalya sevdalısı olarak soruyoruz, sahil kenarlarında Antalyalının da kullanabileceği, fiyatların daha makul olabileceği yerler olması gerekmiyor mu? Söylediklerinize bire bir katılıyorum. Belki bizde de kabahat var Antalyalı olarak. Kendimizin yaratması gerekiyormuş. Psikolojik olarak hep yukarıdan beklediğimiz için yukarısı da veya belediyelerde bunu yapmamış.Konyaaltı Sahili ile ilgili, Boğaçay Projesi, Doğu Garajı Projesi ile ilgili konuların sorgulanması açısından ne düşünüyorsunuz? Planlaması bitmiş yapılan yerlerin zamanında bitmemesi ayrı bir sorun. Özellikle Konyaaltı, Antalya’nın çok ciddi bir sorunu. 2 yıldır ne olduğu belirsiz. Niye bekliyor? Onları artık yetkililer bilecek. Boğaçay ile ilgili görüşlerimizi bildirdik. Boğaçay Projesinin bir kısmı inşaat mühendislerinin çalışması ile bazı yerleri değişti sanıyorum. Son ihaleye çıkacak deniliyor ama ihaleye de nasıl çıkacak onu oturup tartışmadık.Yıllardır Antalyalı denizi ile küs dendi. Ama Konyaaltı ve Lara Beach dışında Antalyalının kullanabileceği özel işletmeler dışında bir yer yoktu. Cebinde 50 lira yoksa Konyaaltı’nda bir yer yoktu. Bunlar tabi ki düşünülmeli. Özellikle Antalya’nın bu büyüklükteki plajının tartışılır olması çok acıdır demekten başka söylemekten başka bir şey yok. Biraz önce şunu söyledim, sorunun çözmek için gerçekten bilimsel, teknik çözümlerler yaklaşmak gerek. Ahbap ilişkileri, rant ilişkileri kalksa dediğiniz olayların bir çoğu çözümlenir. Ama maalesef böyle olmuyor. Demek ki Antalyalı hem kendisine hem de kentine sahip çıkmıyor. Antalya bir Dünya kentidir diyoruz ama görüyoruz halini.Antalyalı sahip çıkmadığı için mi belli bir kesim Eşgüdüm’e veya meslek odalarına mı bel bağlıyor?Birazda o var. Eşgüdüm Kurulundan beklenti, sadece bilimsel, teknik doğruyu söylemesi. Bunun mücadelesi artık başkalarına düşünüyor. Bunun mücadelesini de bizim vermemiz gerektiği zaman olmuyor. Bizim siyasi kimliğimiz yok. Herhangi dernek değiliz. Şimdi iktidara gelen herkes bize istemez yükçü diyor. Politik zihniyet değişse bile, eleştirdiğimiz zaman öyle oluyor. Mutlaka değişik etkiler oluyor. Geçmişte çok farklı şeylerde yaşadık ilgilerle görüşürken. Hatta bir yetkili dedi ki, bunu konuşmak çok güzel. Dediklerinize bende katılıyorum ama gel bir de koltuğuna otur. Sen benim koltuğuma otur bu söylediklerini söyleyemezsin dedi. Öyle bir baskı altına alınıyor ki yöneticiler, öyle düşünmek zorunda kalıyorlar. Bunun içinde tek çözüm bilimsel, teknik doğruya uymak. Ya benim partim bu, şurada rant var, şuarada kardeşime gelecek rant dediğimiz zaman Antalya’nın sorunları çözülmez.Toplu taşımada yeni bir geçiş dönemi var. Şu anda 422 tane minibüs otobüse dönmek için belediyeye başvurdu. İlk dönemde de minibüsler alınmıştı ve birileri ciddi rant sağlamıştı. Şimdi de rant kazanacak iddiası var. Nasıl değerlendiriyorsunuz bunu? O rant bölümünü önlemek mümkün değil. Bu anlayışla da önlemek mümkün değil. Ne yapılırsa yapılsın eleştirilecek. Neden? Bir kenti için ulaşım mutlaka özelleşmemeli, mutlaka belediyenin o kenti ulaşımını çözmesi gerekir burada zarar da edebilir belediye. Kamunun bunu çözmesi gerekiyor. kentler çok kalabalıklaşıyor. Böyle bir durumda ulaşım ranta teslim edilmemeli. Bunun çözümü belediyenin ulaşımı çözmesidir. Zaten şehir içi ulaşımın özelleştirilmesi başlı başına sorun. Nasıl çözersen çöz mutlaka bir ranta gider bu. Uzak noktalar var. Uzak noktaya para kazanmak için taşımacılık yapan insan 2 kişiyle gitmez. Ama yerine göre gece 12’de vatandaşın evine gitmesi gerekir. Kent içi ulaşımın yerel yönetimin çözmesi lazım. eğer özel işletmeye verirsek biz bu sorunu daha günlerce tartışırız.EXPO’dan çok beklentiler var. Beklentiler karşılanmadı ve bitti. Şu anda oranın en olacağı tartışılıyor. Süre de uzatıldı ama resmi tarih bitti. EXPO için ne düşünüyorsunuz? Orası ne olmalı? Biraz önceki dediğimi tekrarlamam lazım, oranın çalışabilmesi için kamunun çalıştırması ile olur. Belediye olabilir veya sağlıklı işletecek bir yer olmalı. Artık EXPO’nun yeri konusunda biz il başta belli açıklamalar yaptık. Ulaşım düşünülmeli, uzaklığı düşünülmeli. Sonradan ne yapılacağı şimdiden düşünülmeli diye o zaman açıklama yaptık. Biz bir Antalya dinamiğiz. EXPO’nun amacına ulaşabilmesi için her türlü katkıyı vermeye hazırız. Beklentimiz de yok. Ne yapılıyorsa odalar olarak yapmaya hazırız dedik. EXPO’yu bizden dışlarsanız olmaz. Biz bir dinamiğiz. Bizimde söylediklerimiz dikkate alın dedik. Alacağız dediler ama hiç dikkate alınmadı. Geldiğimiz noktada yapılmış, harcanmış bir para var. Bu Antalya’nın, devletin parası. Bunun sağlıklı kullanımı için mutlaka özveride bulunmak lazım. Zarar edilmek istenmiyorsa ona göre yapılması gerekiyordu. Sonrasında ne yapılacağının bilinmesi gerekiyordu. Biz tartıştık bu konuyu ama ne olabiliri bulmak çok zor. Oranın işletmesi belediyenin bile bütçesinin üzerine çıkıyorsa bunu şahsa verdiğin zaman ya da özelleştirdiğin zaman ne olacak? Şahıs aldığı zaman Antalya’nın gerçekten öyle bir alandan yararlanması mümkün olacak mı? Bu soruların cevaplarını bulmak lazım. Bunlara olumlu cevaplar bulmak için kamunun orada kendini amorti edene kadar kamunun orayı beslemesi gerekiyor. Antalyalının bunu istemesi hakkı. Antalya’ya yapılan stadın değeri 100 milyon. Satılan yerin muamman bedeli 250 milyon. Antalya’dan herkes rant kazanmayı bıraksın artık. TOKİ, dar gelirlilere konut yapmak için kurulmuş bir kuruluş. 100 milyon lira Antalya’nın sırtından gelir elde ediyor. Artık bunu bıraksınlar. Antalya’nın rantından biri faydalanacak diye biz Antalya’yı feda etmişiz zaten. Yeter ettiğimiz fedakarlık. Genel bütçe bize katkı da bulunsun ki EXPO’da çalışsın, statta sağlıklı çalışsın.Antalya özel bir yasa gerekli mi?Özel bir yasa çok gerekli değil. Sadece diğer kentlere verilen kadar Antalya’ya da bütçe verilse yeter. Biz Antalyalı olarak özel bir katkı istemiyoruz. Diğer kente ne veriyorsa Antalya’ya da bunu versin. Veya daha azını versin ona da razıyız. Sürekli Antalya’dan alınıyor. Antalya’ya ve Antalyalıya verilen bir şey yok. Hiç olmasa biraz verilsin. Şu ana kadar buraya verilmiş bir şey yok. En basit örnek Yüzüncü yıl. Senin yaptığın yatırım 130’u geçmiyor. Sen muamman bedelle orayı satılığa çıkarıyorsun 250 milyon. Kafadan 100 küsur milyon kar elde ediyorsun. Bütün alanlarımızın her yeri yağmalanmış ve genel bütçeye aktarılmış.
SALI SOHBETLERİ
15 Kasım 2016 - 12:19
Güncelleme: 08 Nisan 2017 - 17:28
SALI SOHBETLERİ-45: ABİT KÜÇÜKASLAN - EŞGÜDÜM KURULU BAŞKANI
Salı Sohbetleri’nin konuğu Antalya Meslek Odaları Eşgüdüm Kurulu Başkanı Abit Küçükaslan oldu. Küçükaslan ile Antalya’nın sorunlarını konuştuk.
SALI SOHBETLERİ
15 Kasım 2016 - 12:19
Güncelleme: 08 Nisan 2017 - 17:28