Salı Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu Harita ve Kadastro Mühendisleri Antalya Şube Başkanı Ufuk Aydın oldu. Aydın, kendi sektörüyle ilgili merak edilen tüm soruları yanıtladı.
GÜNÜ KURTARAN PLANLAR YAPILIYOR
Bütünşehir Yasası çıktıktan sonra çok önemi projeler ve mecliste geçen çok önemli kararlar var, Bununla ilgili odanıza danışmak için size başvuruluyor mu?
İstediğimiz ölçüde değil tabii ki de. Benim bunu net bir şekilde en başından söylemem gerekir. Her başkan bir şekilde meslek odaları ile görüşür. Görüşmez değil. Ancak şunu atlamamız lazım; sanki böyle denilince sanki Harita Mühendisleri Odası ya da Mimar Mühendisleri Odaları belediyelerde üyeleri yokmuş gibi oluyor. Halbuki bizim üyelerimiz o belediyelerde çalışıyor. Örneğin Büyükşehir Belediyesi’nin iki daire başkanı benim üyem. Dolayısıyla benim onlarla da bir ilişkim var. Ancak odaların ne dediği ile ilgilenme hususuna gelinirse, şimdi belediyecilik zor. Projeleri hayata geçirmeleri lazım. Dediğiniz anlamda alt yapı, üst yapı projelerini bir an önce hayata geçirmek gibi son dönemde bir moda var. Çok hızlı ve çok çılgınca hayata geçirmek gibi. Bizim en büyük derdimiz, belediyedeki bu karar veren insanlara bu sorunları anlatırken bu işleri hızlı değil entegre edilmiş halde yürütmeleri gerektiği. Bir tek bize danışılması değil konuyla ilgili tüm meslek komitelerini işin içine bir şekilde sokmanız lazım. Bunu yaparken de direkt oda başkanını çağır ne dediğine bak şeklinde değil. Söylediğim gibi orada çalışmalarımız var zaten bizim. Bu insanlarla da bizim iletişimimiz var. Ne olacağını da biliyor. Ben o insanlara da güveniyorum. Çünkü mühendislik işi norm olayı. Zaten olması gerekenleri söylüyorlardır. Ama bu hızlı ve çılgınca yapma, bir an önce hayata geçirme, daha sükseli yapma, lansmanlarını daha kuvvetli yapma hırsı yüzünden maalesef bizde o lansmanın bir parçası oluyoruz. Biz onlara da danıştık diye bir lansman sürecinin içine biz de giriyoruz. Fakat mutfaktan çıkan yemeğe baktığımızda biz tuz atın, limon atın dedik bunlar dikkate alınmamış. Yani lansman süper, hayat güzel, çılgın ve hızlı. Biz de bir şeyler söylemişiz. Ama bakıyoruz ki hayata geçirilen süreç çok alakasız. Çok enteresan. Uygulamaya geçemeyecek derecede fazla sükseli ya da eksik. Tekrar söylüyorum mühendislik işi norm işi. Biz bu normları söylemekle mükellefiz. Fakat bu normlar sizin o işi hızlı ve sükseli reklamınıza yönelik olmuyor diye bize danışmazsanız zaten o projeler hayata geçmiyor. Hayata geçse de çok uzun ömürlü olmuyor.
20 SENELİK MÜHENDİSİM HALA KIRCAMİ PLANI VAR
Antalya’nın 25 binlik nazım imar planı yapıldı. Orada Antalya Büyükşehir Belediye konuyla ilgili açıklama yaptı ‘bütün meslek odalarından ve yetkililerden görüş aldım’ diye… Sizden görüş alındı mı?
Başkan Menderes Türel, ilk seçildiği dönemde meslek odaları temsilcileri ile toplantı yaptı. Bundan yana bir sıkıntı yok. Bu makro ölçekleri planları biz de biliyoruz da onlara aktardığımızda işin nasıl sıkıntıyla geri döndüğünü bilemiyoruz. Daha küçük örnekler vermek lazım. Bu hayata geçemiyor zaten. Kaçıncı defa yapıldı. Yamalı günü kurtaran planlar yapılıyor. Mesela Kaleiçi’nde de tekrar çalışılıyor. Anlatırken söyleniyor ki, bakın tezata bakın, 1970’li yıllardan beri buraya koruma amaçlı 4. defa plan yapılıyor deniliyor. Bunun üstüne bir düşünmek lazım. Belki bu hayata geçemiyor. Böyle bir sorunu var bunun. Demek ki mesele plan yapmak değil. 25 binlik plan öyle yapıldı böyle yapıldı değil olay. Ben 25 binlik plan ne bilmiyordum. 15 senelik, 20 senelik mühendis olacağım neredeyse hala yapılıyor. Kaleiçi yapılıyor, Kırcami yapılıyor. Ben stajyerdim Kırcami’de plan vardı. Şube başkanı oldum, tecrübeli mühendis oldum Kırcami’de hala plan var. Hala kavga hala gürültü. Demek ki bir sıkıntı var. Teknik insanlar, bürokratlar çalışıyor. Bir şeyler yapılıyor. Fakat bunlar hayata geçemiyor. Neden hayata geçemiyor? Samimi bir şekilde, bahsettiğim mühendislik normları içinde dikkate alınarak bir şeyler yapılmıyor. Tam tersine o lansmanın için odalarda sokuluyor. Çok daha küçük bir örnek vereyim. Şimdi havaalanına bir kavşak yapıldı. Oradan kendi aracınızla havaalanına birini bıraktığınızda şehre dönün şöyle. Yani bir test yapın. Küçük bir mühendislik örneği olsun. Belli bir hızda dönün ve belli bir hızda şehre doğru trafiğe katılmaya çalışın. Aynı işlemi İller Bankası kavşağında deneyin. Arasındaki farkı bir görün. Buradaki mühendislik tanımı ne biliyor musunuz? Orada ki kurgunun yarıçapı yanlış. Oradaki güvenli geçiş eğrisinin hesabı yanlış. 6 ay içinde yapıldı o kavşak. Bu bir mühendislik problemi ve çözümü çok basit.
BİZDE DE 2+2 DÖRT EDER
Anayasanın üzerinde belli kararlar alınır. Harita Mühendisliği’nde de bir kavşak yaptığın zaman eğrisi budur, doğrusu budur diye tek doğru yok mudur?
İşte mühendislik odur. 2+2 dediğimizde 4 çıkıyor ya bizde de 4 çıkıyor. Çıkmamasının sebeplerine bakacağız şimdi. O kadar makroya bakmayın dememim sebebi bu. Benim biraz da tarzım bu. Bu olay 25 binlik planda da aynı kafayla gidiyor. 25 binlik planlar için normlar yok mu? Çap yok mu? Plancılık diye bir eğitim var, 4 sene eğitim veriliyor bu konu üzerinde. Sorduklarında bizde bildiklerimiz anlatmakla mükellefiz. Bir de vicdani olarak yanlış bir şey söyleyemezsin. Nasıl kavşakla ilgili yorum yapacaksam 25 binlik plan için de her şey yazılı.
MESLEKTAŞLARIMIZIN ÖNÜ KESİLİYOR
Sizin yönetiminizde olup belediyelerde çalışan arkadaşlar bu böyle değil diye müdahale edemiyor mu?
İşin bir proje aşaması var, bir de uygulama aşaması var. Plan yapılıyor mu? Evet düzgün yapılıyor. Proje düzgün yapılıyor mu? Yapılıyor. Uygulama geliyor sonra. Uygulama iki aşamalı. Yapan var, bir de kontrol teşkilatı var. Burada dediğim gibi çok hızlı ve çılgın olması, mesela Kırcami ’ye hemen plan yapılmalı. Havaalanı yetişmesi lazım hemen plan yapılmalı. Ya bir dakika. Ben o bürokratların, kardeşlerimin derdini bilmiyor muyum? Biliyorum. Adam götürüyor böyle bir şey var diye. Olur olur hemen hallolur diyor. Ne oldu? Yıllarca harita mühendisleri buranın önce kadastro sorunun çözülmesi lazım dedi. Sıkıştı iş, 2017’nin 6 aylık sürecinde kadastro işini çözdüler. 30 yıldır konuşulan mevzu. 30 yıldır burada mülkiyette sorun var diyoruz. Bunu çözmeden plan yaparsanız o planın hayata geçmesinde sıkıntı olur diyoruz. Keza Kaleiçi içinde öyle. Keza havaalanındaki kavşak içinde öyle. Uygulamaya geçilirken ne oluyor? O kontrol teşkilatı, belki de belediyede çalışıp da samimi bir şekilde şerh koyma yetkisi olan arkadaşlarımızın önü de kesiliyor. Müteahhitte bir an önce yapar, parasını alır. Bu iş böyle çalışır. Niye bu kadar milyon dolarla verildi şu zamanda yetişecek diye? Söylenen yer TEDAŞ Kavşağı. Her seferinde yolun ortasına girecek gibi oluyorum. Hala bende alışamadım. Topçular tarafından ben ATSO’ya giremiyorum. Bunlarda demek ki arıza var. Bunlar neden arızalı? Bu belediyede çalışan insanlar bunu bilmiyor mu? Biliyor. Ama bir an önce yapılacak. Bunu böyle çözelim o zaman 2 milyon daha artar. Bir tünel daha girer.
3 GÜN SONRA BİRİLERİ ÖLECEK
Yani yönetim bilimden uzak mı?
Yani ben bunu tüm Türkiye için iddia edebilirim. Elimde deliller yok tabi. Ama Antalya için elimizde lokal veriler var. Ama bu hızlılık ve çılgınlık bizi beter bir yere götürüyor. O yolda 3 gün sonra birileri ölecek.
BİRİSİ GÖREV İÇİN; BİRİSİ SİYASİ ÇALIŞIYOR
O projeye imza atan harita mühendisleri de var.
Harita mühendisi olayı değil orada bütün disiplinler çalışıyor. Uygulamada bir şekilde gözden kaçmıştır ama kaçmaması gerekir. Bir de şunu belirteyim İller Bankası Kavşağı’nı Karayolları yaptı. Havaalanı Kavşağı’nı Antalya Büyükşehir Belediyesi yaptı. Bakın bütün şartla aynı. Orada da Türk okullarında okuyan mühendisler var. O yolları Türk müteahhitleri yapıyor. Kontrol teşkilatındaki insanlar da Türk okullarında okudu. Birisi görev için çalışıyor, birisi siyasi çalışıyor.
YAMA İŞLER YAPILIYOR
Kenti planlarken bir bakmışsınız bir yer turizm bölgesi ilan ediliyor. Bu sefer kantin tamamını planlarken bütüncül olarak değerlendirme imkanınız olmuyor. Siz bu tür planlama şekillerine nasıl bakıyorsunuz?
Antalya’nın kendi sınırları içinde her türlü planı, uygulamayı kendi mühendis, mimar, bürokrat, firma olarak, bilgi olarak var. Yani Antalya kendi sınırları içinde her şeyi yapabilir. Ancak yama işler yapılıyor. Birçok efektten kaynaklı bu dediğiniz arızalar. Biz konuşurken mühendislik, planlardan falan konuşuyoruz ama o böyle zincirleme şekilde başka yerlere doğru gidiyor. Mesela onun arkasında da şu var, bizim Antalya bölgesine özgü turizmi sadece kitle turizmi olarak algılayan bir zihniyet var. Buraya yatırım yapacak olan yatırımcı da nereden gelecek olursa olsun sadece kitle turizmi yapmayı biliyor. Onun için de gerekli olanlar da koca havaalanları, kocaman yollar, kocaman oteller. Dolayısıyla bu kocaman otellerin yapılması süreçlerinin yavaş yürümesini istemez. Hızlı yürümesini ister. Demek ki Antalya’dan bu iş o kadar hızlı yürüyemiyor. Ankara’dan bakanlıktan daha hızlı yürüyor. Mühendisim, bir sebep, sonuç bağlamam lazım. Demek ki; sadece kitle turizmi yapmayı bilen iş adamı var. Böyle bir yatırım alabiliyoruz biz devlet politikası olarak. Dolayısıyla bu politikaya hizmet eden, bu işinde tekrar söylüyorum biz müteahhitlik hizmetinin alındığı bedelden ziyade ne kadar hızlı yapıldığı, karlılığı çok daha etkindir. Bedel sabittir. Ne kadar hızlı yaparsanız o kadar karlılığı artar. Demek ki; Antalya’daki yapan planlarda o hız istenilen şekilde olmuyor. Ankara’dan Turizm Bakanlığı, şu bakanlığı tarafından yapılınca daha hızlı yürüyor. Dolayısıyla bize devlet olarak ne lazım? Yatırım lazım. Biz inşaat yapmalıyız.
ADAM ÖLSÜN DİYE YAYA GEÇİDİ
Yol, kavşak örnekleri verdiniz. Bir alt yapı, üst kavşak yapılıyor ama belirli noktada tıkanıyor. Bunlarla ilgili ne yapılması gerekiyor? Günü birlik yapılan çalışmalar nereye kadar gidecek size göre? Çözümleri ne olacak?
Yine bir örnek üzerinden gidelim. Gazi Bulvarı var. Bizim çevre yolumuz o yol. Oraya üst geçit yaptılar. Bu üst geçitlerin yapılmasındaki amaç ne? Akıcılık sağlamak ve araçlar belli bir hızda TEDAŞ Kavşağı’nın oradan şehri terk etmeleri. Ben geçen yine TEDAŞ Kavşağı’nın oraya gidiyordum. Bir baktım yaya geçidi var. 3 tane üst geçit yapmışız. Sonra tam geçiyoruz yaya geçidi var. Milyon dolar harcandı adamın hızı 120’ye çıksın diye üst geçti yapmışsız. Sonra bir de adam ölsün diye yaya geçidi yapmışız. Böyle bir şey olabilir mi? Hep gözden kaçan bir şey var. Bu üst geçit, buranın tabiri ile battı çıktı da belli bir akıcılığı sağlarsan amacına ulaşıyor. Sen o devamlı akıcılığı sağlayamadığın zaman stop etkisi var, onun. Bu inşaat mühendisliğinin bir dalı, trafik mühendisliği. Kavşak planlama. Dolaysıyla insanların bunu bilmeme şansı yok. Bir şey yapmak lazım. Bunu neden yapıyoruz? Buradan kaç araç geçiyor? Bunu yaptığımız zaman buradan kaç araç geçecek? Bunun planlaması yapılıyor mu? Ben başka bir izahat bulamıyorum. Bir şeyler yapmayı seviyoruz galiba. Sürekliliği ile ilgili fizibilite diyoruz ya, etüdü yapıldığı zaman orada çıkmıyor mu acaba o alt geçit yaramaz, boşa gider. Başka bir çözüm bulalım diye. Bu işler yapılırken bunlar ölçülüyor. Bu işleri yapmak o kadar kolay değil. Şehir zaten müthiş büyüyor. Antalya için farklı. İstanbul’da E5 vardır. Lafta çevre yoludur ama o kocaman bir bulvardır. Antalya’da ona gidiyor. Gazi Bulvarı gibi. Batı Çevre Yolu yapılıyor. Aynı zamanda sağını solunu imara açıyorsun. Yani bir tarafında hastane, bir tarafında pastane olacak. Bir tarafında okul, bir tarafında cami olacak. Ee bu insanlar orada trafik yaratacak. Çevre yolu olmaktan çıkıyor iş. Özellikle Antalya’yı yönetirken bu ezberlenmiş, klişeleşmiş battı çıktı yapayım, köprü yapayım, yol yapayım mantığı ile yönetmek. Yanlış. Başka bir model bulmak lazım. Estetik problemi de temel olarak var. İstanbul’a okula ilk gittiğimde elim ayağım boşaldı. Hissettiğim şey korkuydu o E5’n altında. Aynısını biz Antalya’ya yapıyoruz. Bu arızalı. Burayı klişeleşmiş, son 15 yıla damgasını vurmuş belediyecilik anlayışı ile yönetmemek lazım. Demek ki bunlar Antalya’ya olmuyor. Antalya’yı farklı bir şekilde yönetmek lazım. Hakikaten enteresan bir durumu var. Turizm diyoruz. Rakamları okuyorum. Buranın diğer metropoller gibi yönetilmemesi gerekiyor. Buranın kıyı yollarına illa 4 şeritli yol yapmak lazım değil. 2 şerit yap. İnsanlar geze geze, denizi görerek yürüsün. Fotoğraflarını çeksin. Marka değeri giderek artsın. Buranın Ankara olmaması lazım.
20 YIL SONRA NE OLACAK?
Antalya’da fiziki yapısı itibariyle mümkün mü böyle bir şey?
Mümkün tabi. 1950 yılında gazete kupürü var. Antalya’ya tren geliyor diye. Demek ki gelebiliyor. O zaman bile gelebileceği ön görülmüş. Şimdi yapılıyor mesela. Torosları aşacaksınız. Hızlı tren geliyor şimdi. Her şey yapılabilir. Deli gibi, çılgın tüneller yapılıyor. Ama bu tür şeyler yapıldığında lansmanı çok kuvvetli olmayabiliyor. Biz daha kuvvetli olanları tercih ediyoruz. Arıza orada. Ben şimdi korkuyorum bu çevre yolu mudur demeye. 20 yıl sonra ne olacak orası? Dediğim gibi bir tarafı imarlaşacak. Bir tarafı hastane bir tarafı pastane olacak.
ANTALYA’NIN EN ÖNEMLİ SORUNU
Peki Antalya’nın en büyük sorunu ne sizce?
Antalya’nın yönetimin bu ezberlenmiş, klişe yönetimden farklı olması lazım. Bir de hayata geçilebilirliği uygun şeyler söylenirse bizde destek veririz. Buranın bir an önce bir dur deyip gerek bahsettiğimiz şekilde yoldur, kavşaktır imar konularında gerekse daha sosyal anlamda bir modelle, zihniyetle gidilmesi lazım.
KIRCAMİ’DE BİZE DANIŞILMADI
Boğaçayı Projesi tartışıldı. İnşaat Mühendisleri Odası oturdu teknik bir rapor çıkardı. Bunu belediyeye sundu ve yönetim de bunu dikkate aldı ve yat limanını deniz tarafına kaydırdı. Sizde Harita Mühendisleri Odası olarak benzer konularda teknik rapor hazırlayıp, belediyeye sundunuz mu?
Resmi olarak, dediğiniz anlamda bir şey olmadı son birkaç dönemdir. Bize sorulduğu zaman söylediğimiz şeyler oldu. Orada biraz mazeret gibi olacak ama harita mühendisliği, inşaat mühendislerine göre çok daha azız. Bizim 600 üyemiz var. Burdur, Isparta buna dahil. İki tane muhasara bölgesi, Sarısu Bölgesi ve buralarda yapılan planlar harita mühendisleri ile oradaki harita mühendisleri arasında çalışılarak yapılıyor. Önce bir bakılıyor. Bizim oda olarak somut bir şekilde sunduğumuz rapordan ziyade oradaki bürokratlarla birlikte çalışıldı. Kırcami’de bu yapılmadı işte. Şu anda baş ağrılarının nedeni o. Bu Kırcami’de kaç kişi var? Bilen var mı? Yapılan işle ilgili muhatap olan kaç adet malik var? Oradaki sorunu algılamak için bu önemli. 13 bin malik var. 13 bin kişiyi direkt ilgilendiriyor orada yapılanlar ve sonrasında olacaklar. İlgilendirmeden kastım mülkiyet. Orada yeriniz var ve çok değerli. Bu 13 bin kişi tapudan belli. Bunların kaç tanesi ölü? Belki şimdi yarısı ölü çıkacak bu adamların. Burayı çözmek kolay değil. Bu analizlerin gerek topografyası ile ilgili gerekse mülkiyet sorunları ile ilgili çözümler çoktan yapılmış olsaydı planda ona göre yapılırdı. Diğer yerlerde yapmaya çalıştıkları gibi. Şimdi vay öyle oldu vay böyle oldu diye olmazdı.
BİZ KÖTÜ ÇOCUK OLUYORUZ
Biz şimdi kötü çocuk oluyoruz. Sıkıntı o. Biz sonradan olacakları söylediğimiz için o plan yapıldığında büyük bir motivasyon var. Diyoruz ya siyasete girmiyoruz. Büyükşehir Belediyesi Ak Parti’de. İlçe belediyesi CHP’de. Bu işi uzatmak istemiyorlar. Çözmek istiyorlar. Bizde diyoruz ki; önce kadastronuzu yapın. Mülkiyet problemi var. Bunları halletmeden siz ne yapıyorsunuz dediğimiz zamana, orada herkes mutluyken haritacılar ortaya çıkmış bu konuda sıkıntı olur deniliyor. Gömerler adamı. Ama ne oluyor? Çıkıyor. 2017’de yine ortaya çıktı yine benim meslektaşlarımı düzeltti bunu. Kırcami sorununu herkes çözülsün istiyor. Bana bir şeyler soruyorlar. Benim hiç tarzım değildir. Bana sordukları zaman ben artık diyorum ki nasip, inşallah olur diyorum. Bizim meslek disiplinimiz bu planların içinde de var. Biz, bu planlar ortaya çıkmadan önce de varız. Bir de plan üretildikten sonra onu parselasyon denile mülkiyetin dağıtımı işiyle de bizim meslektaşlarımız uğraşıyor. Dolayısıyla bir planın hayat geçirilmesi için bizim disiplinimiz hayati önem taşıyor. Bir plancının haritacılığı iyi bilmesi gerekiyor. Bilmiyorsa bile danışması gerekiyor. Derenin üzerinden yol geçmeyeceği belli. Mevcut bir Yalı Caddesi var. O caddeyi yaptığın planda yüzde 70’inin kapatılmaması lazım. Herkese müthiş bir PR yapıldı. Kırcami sorunu bitiyor. Biz direkt ortaya çıkmak yerine oradaki bürokratlarımızı, arkadaşlarımızı uyardılar. Dediler ki bu kafayla giderseniz bu sorunlar oluşacak diye. Bunu yaptığımızda herkes bize düşman olur. Biz bu plan böyle olmaz dediğimiz zaman ya bu haritacılar da neymiş oluyor. Olamadı işte. Yine benim meslektaşlarım 7 ayda harıl harıl çalıştılar. 7 ayda oradaki mülkiyet dokusunu netleştirdiler. Bizim orada kurumsal bir çıkışımız biz topa koyardı.
MÜLKİYET DOKUSU
Yeni imara açılan yerlerin paftaları önceden sizin kontrolünüze geliyor sonradan mı imara açılıyor? Yoksa imara açalım da sonra gereğini yaparız mı deniliyor?
Bizim mülkiyet dokusunu teknoloji çok geliştiği için çok daha hassas şekilde üretebiliyoruz. Bu şey olarak aksettirildi, tapu alanları ile zemin uymuyormuş birbirine bunu çözüyoruz dendi. Bunu sebebi şu, buranın mülkiyet haritaları 50’lilerde, 60’larda üretilmiş. Dolayısıyla o zamanki teknoloji ile üretilen haritalar ile bugünkü haritalarda dediğimiz farkların oluşması beklenir zaten. Bu hata değil. Bunun yenilenmesi gerekiyor. Nitekim bu yapıldı. Dediğiniz tüm yerler için.
600 ÜYEMİZ VAR
600 üyemiz var dediniz. Oda olarak nasıl bir sistemle çalışıyorsunuz?
Biz anayasal bir dayanağı olan, TMMOB’a bağlı olan bir örgütüz. Bir mühendisin aktif göreve başladığı zaman gelip odaya üye olması zorunluymuş. Kamuda çalışanların bu mecburiyeti kalktı. Ama mecburiyetler olmamasına rağmen birçok kamuda çalışan arkadaşlarımız aidatlarını verirler ve odamıza üyedir. Serbest çalışanlarda üye olma mecburiyeti var. Girdikleri projelerde bu istenir çünkü. Sağladıklarımız nelerdir? Anayasal dayanaktan kaynaklanan bir hukuki dayanağınız olur. Siz bunu ticaretini yapıyorsanız başınıza ummadığınız şeyler gelebilir. Dolayısıyla odanız sizin yanınızda yer alır. Bunun haricinde bizim az önce söylediğimiz projelerde hepimiz insanız hata da yapılabilir. Bu kamuda çalışan da olabilir, özel sektörde de çalışan olabilir.
ODA OLARAK GÖREVİMİZ
Disiplin cezası gibi bir şeyiniz var mı?
Var. Odanın temel şeyi teknik anlamda kontrol etmekten ziyade üyeyi bu memleketin bir okulundan mezun olmuş ve vergisini veren bir firmaya çek eder. Teknik anlamda sizi kontrol eden biri vardır zaten. Biz teknik anlamda bir kontrol etmeyiz. Biz o kişinin yetkin olup olmadığını çek ederiz. Bizdedir çünkü. Bize aidatını öder. Bizde birde branş çok. Burada kentle ilgili, imarla ilgili konulardan bahsettik.
VATANDAŞA YARDIMCI OLURUZ
Bir vatandaş olarak odanıza başvurduğumuzda bize danışmanlık gibi bir yardımınız var mı?
TMMOB’a bağlı meslek odaları bir ticari faaliyet olarak yapmaz bunu. Sadece dediğim gibi mahkemelerden bazen bilirkişilik talebi gelir. Onda da odanın belli bir mevzuatı var o çerçevede verir. Vatandaşa direkt bir hizmet verilmez. Yönlendirme olur. Bellidir zaten bizim üye kaydımız. Şifahen bilgi veririz.
UFUK AYDIN KİMDİR?
Ben 1976 Antalya doğumluyum. 2000 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Harita Mühendisi olarak mezun oldum. 2005’den beri burada mühendislik hizmeti veren kendi firmamı kurdum. Harita Mühendisleri Odası’na da Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’ne bağlı buraya geldiğimden beri içinde yer aldım. 12. dönemde şubede yönetim kurulu üyesiydim. 13. Dönem bu dönem Antalya şubesinin. Şimdi de yönetim kurulunun başkanlığını yapıyorum. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası’nda da firmam var ticari faaliyetimden kaynaklı olarak. 44. Grup mühendislik faaliyetleri meslek komitesinde komite üyesiyim. Aynı zamanda komiteyi temsilen de 3 kişi meclis üyesi olarak görev alıyoruz.