Kafa sakin, keyifler iyiyse çimeni bir kez daha kesersin, soğuk suyu milli içki yapıp içersin. Yeter ki paran olsun. Paran olursa saçarsın, savurursun.
Hele para senin değilse, sorma gerisini.
Arabın yağı bol misali, harca harca bitmez.
Hesap soran yok, hesabı veren zaten yok.
Bu yazdıklarım müsrif, iş bilmez, yetmedi bir de vurdum duymaz adamlar için yazılmıştır.
Makam ve para gücü ile yaptım oldu, ister beğen ister beğenme saltanatına da cahil kapitalizm denir.
Türk futbol tarihine bakarsak, genel hastalığımız tam anlamıyla bu tür yönetici ve başkanlardır.
Kötü örnek olarak Yıldırım Demirören döneminin Beşiktaş’ı, Karadeniz fırtınası Trabzonspor, son 3 yıldır borç gırtlakta Galatasaray ve korkarak yazıyorum bu yıl Antalyaspor, transfere boşa para harcayan takımlar listesinde yerini alır.
Fenerbahçe’yi de unutmayalım…
Hasan Akıncıoğlu ile 5 yıl önce başlatılan mali disiplin ne yazık ki, bu yıl tam anlamıyla yerle bir ediliyor. Daha düne kadar kulübün 40 yada 50 milyon lira borca var diye Antalyaspor başkanlarına köşelerinde yazı üstüne yazı yazanlar, neden bu günlerde ortada yok merak ediyorum.
Şahsi yada siyasi hesaplaşmalar ne yazık ki Antalyaspor üzerinden yapıldı ..
Siyasi ‘oldu bittiyle’ bu günlere gelindi..
Acı gerçek bu…
Cezasını ise Antalyasporlu çekiyor…
Antalyaspor’da 11 Türk topçu ile İstiklal Marşlı devrim gününü bekliyorum.Bakalım hangi mübarek Antalyalıya nasip olacak
Yenikapı, Şarampol, Dokuma, Serik, Kumluca, Manavgat’ta da ortak düşünce maalesef "Antalya ve Antalyaspor " neden bu halde?
Bu kimya nasıl bozuldu?
40 kişiye sor, hep aynı cevabı duyarsın...
Maalesef Antalyaspor kötü yönetiliyor.
Mali ve iç disiplin yok.. Menajer sıkıntısı var.
Antalyaspor şehir takımıdır, ruhu kimyası bir başkadır. Bu takım yabancı bir menajere emanet edilirse, ne başkanın havası kalır, nede siyaset destekli yönetimin esemesi okunur.
Alınan kötü sonuçlardan sonra, bir telaş hepimizi sardı.
Antalyaspor yönetimden İsmail Bilal’in ayrılması, Salih Peker’in ayrılması ise başlı başına bir muamma olup, başka bir yazımda bu konuya parmağı basacağım.
Özellikle İsmail Bilal, tarihimizdeki takım ruhu ve mali katkı yönünden bilirkişidir, ombudsmandır.
Gerçi kapitalizm; vefa, ruh, aşk gibi değerleri bilmez ama olsun.
Biz biliriz…
Memleket aşkı ile savrulmayı da biz biliriz...
Biraz sol yanımdan yazdım ama sevgi de aşk da kapitalizme karşıyız bu bilinsin istedim.
Kapitalizm deyince, vize krizini de hatırladık.
Saygılarımla.
Abicim başdan sona kadar haklisin