Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan; dünkü grup toplantısında bakanlara, milletvekillerine ve bürokratlara seslenirken partisinin kanayan yarasına parmak bastı.
Beyefendi istiyor diyerek iş halledenlere seslenen Erdoğan, “Tüm milletime de sesleniyorum, eğer ben birisine bir şey söyleyeceksem, bir konuda tavır koyacaksam, bir irade beyan edeceksem, kimseyi aracı kılmaya ihtiyacım yok. Bunu bizzat kendim yaparım. Yeni bir bürokratik oligarşi tesis etmeye çalışmaları asla kabul edilir değildir. Şahsımın adı kullanılarak kurallar kaideler dışında iş yapılmasına rıza gösteremem. Ben bir bürokratımı aramıyorsam babamın oğlu olsa kapıdan geri koyun.”
Eskilerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında torpilli işler yapılırken ‘HAMİLİ KART YAKINIMDIR’ diyerek kartvizitlerin arkasına not düşülüp, işler hallolurdu. Şimdilerde ise, ‘BEYFENDİ İSTİYOR’ diye başlayan cümlelerle iş halletmeye çalışanlar, siyasi denge yürütenler Ak Parti’nin içinde ayyuka çıktı.
Ben onlara Antalya’da ‘MIŞ GİBİ YAPANLAR’ diyorum…
Mış gibi yaparak, nerelere gelen, neler kazananları bu kent çok iyi biliyor.
Erdoğan’ın sert dille uyarıda bulunduğu bu konu da Antalya’da yaşanıyor. ‘Bakan böyle istiyor’ diyerek başlayan oyun kurma hesapları, siyasi dengelere çomak sokma hareketlerine artık kimse inanmıyor.
Ancak bilinmesini istediğim bir konu var…
Diyelim ki yetkili birileri gelip başka yetkili birilerine ‘beyefendi istiyor’ diye bir cümle kurdu. Talimatı alan kişinin bu talimatı doğrulatma şansı yok. Tıpkı, Antalya’da bir dönem ‘bakan böyle istiyor’ denilerek kurulan cümle üzerine kurulan oyun gibi…
Kimse kalkıp bu durumu soramadığından herkes mış gibi yapanların arkasından gitme zorunluluğu hissediyor. Öncelikli olarak ‘beyefendi böyle istiyor’un önüne geçmek adına köklü bir hiyerarşi sisteminin kurulup ekibin güven konusunda hareket etmesi gerekir.