Ne güzel, duygudur hoşgörü…
Kilitli kapıları açan, gönüllere hitap eden ama maalesef herkeste bulunmayan mücevher değerindeki duygu…
Türk Dil Kurumu’na göre ‘kendine aykırı gelse de her şeyi anlayışla karşılayarak olabildiğince hoş görme durumu…’
Felsefi açıdan ise; ‘kendisininkilerle çelişse bile, başkalarının düşünce ve kanılarını özgürce dile getirmelerinden rahatsız olmama, onların geçerliliklerine karşı tepki göstermeme tutumu…’
Kim nasıl tanımlarsa tanımlasın, ‘hoşgörü’ duygusu içinizdeyse paha biçilemez, bu değerin ne kadar kıymetli olduğunu bilirsiniz.
Peki yaşama ve çevremizdeki insanlara karşı hoşgörülü davranıyor muyuz?
Hoşgörü elbette ki etrafındaki insan ne yaparsa yapsın affetmek, onun her hareketine katlanmak değildir.
Hoşgörü, çevrenizde ki olayları ve kişileri anlamaya çalışmaktır. Aslında hiç te zor değildir. İnsanlarla iletişim kurmayı kolaylaştıran, hoş görmek, olaylara ön yargısız yaklaşmak adına kolaylık yaratıyor.
Elbette hoş görmek "affetmek ya da izin vermek "demek değildir.
Olayları ve olguları “reddetmemektir”, en katı kuralların bile istisnaları mevcuttur.
Tam aksi olan hoşgörüsüzlük; bir eylemdir.
İnsanların birlikte yaşama, farklılıkları aynı paydada buluşturma özelliğini reddetmektir.
İletişimi engellemektir. Herhangi bir olaya hoşgörüsüz yaklaşmak doğaya ve hayatın olağan akışına aykırıdır.
Ve genellikle "hor görülen "meselelere eleştirel bakmaktır.
Hoşgörüsüzlüğe de hoşgörülü yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum zira yeni ve yakinen gözlemlediğim siyasette ki kişilerin ve hatta ticarette hoşgörü dahil tüm tanımlar üzerinde her an değişebilir ve uzlaşabilir hale dönüştüklerini gözlemliyorum.
Bu değişime alışkın olan siyaset ve ticaret yapanların davranışına mahsuben hiçbir şeyi tam olarak reddetmemeliyiz, bir olay, karşı ses ya da davranıştan ziyade, en azından bir fikre tahammül edebilmeliyiz.
Neyin doğru olduğu herkese bağlı olduğu için tekil olanı göz ardı etmemeliyiz.
Oysa ki, günümüzde unutulan bu duyguyu ne aile içinde, ne siyaset içinde, ne ticarette, ne de ikili ilişkilerde göremez olduk.
Yaptığınız siyasete, hizmet ettiğiniz ticarete, selam vermeyen kişilere önce kendimizden başlayarak hoşgörüyü hatırlatıp, karşıyı hor görerek 'hoşgörüsüzlükten' vazgeçerek yaşayabilir miyiz?
Ayna olabilirsek başkalarına gerisi hoşgörüyle gelecektir. Hoşgörü sevgiyi, saygıyı, değer vermeyi de beraberinde getirecektir.
Adeta önce evininin kapısını önüne süpürmek gibi tüm dünyayı temizliğe davet ederken, yüreklerimizi temizlemek adına hoşgörüyü dahil etmeliyiz bakışımıza, cümlelerimize kısacası hayatımıza…
İyi haftalar…