Yıllardır gerek tarihçilerin anlattıklarından, gerekse tarih kitaplarından çok iyi biliyoruz ki; toplum olarak kendi dinimize sahip çıkarken, başkalarının inançlarına da hep saygı duymuş bir milletiz.
Hatta Osmanlı döneminde sınırlarımız genişledikçe, ülkemize kattığımız kültürleri ve inançları kucaklayıp, onlarla birlikte mutlu yaşadık. Çünkü bizim inancımıza ve kültürümüze göre dinde zorlama olmadığı gibi, yönettiğiniz toplumların inançlarına saygı duyarak onların ibadetlerini yapmaları, örf ve adetlerini yaşamalarına olanak verdik. Türkiye böyle Türkiye oldu ve bugün her inancı, her kültürü içinde barındıran barış içinde yaşayan mozaik yapı oluştu.
Son günlerde gündemimizde inanca, dolayısıyla ibadet özgürlüğüne müdahale eden İsrail'in yasaklamasını tüm dünya izliyor. Bana göre ülkemize karşı oynanan oyunlar nedeniyle suni oluşturulan gündemden öte değil, yaşananlar...
Mescid-i Aksa, Müslümanların kutsal kabul ettiği mekânlardan, Müslümanların ilk kıblesi olduğuna inanılır. Mescid-i Aksa, Kudüs'ün doğusundaki Eski Şehir bölgesinde yer alır. Bugün gündeme oturan konu, İsrail'in Mescid-i Aksa'da ibadeti yasaklaması. Şimdi diplomasi diliyle yapılan saygısızlığa Türkiye başta olmak üzere Müslüman ülkeler karşı duruş sergiliyor. Hoşgörüsüzlüğe rağmen dinde hoşgörünün esas kılınması gerektiği özellikle Türkiye tarafından altı çizilerek hatırlatılıyor. Gönül isterdi ki, sadece Müslüman ülkelerin değil, inancı ne olursa olsun tüm ülkelerin bu karara tepki göstermesidir. Ama amacın Mescid-i Aksa olmadığını herkes bilse de, Türkiye üzerine oynanan suni gündeme karşı duyarsız kalmayacağımızı da herkes biliyor. Bizim tarafta bu işe; aba altından sopa göstermek deniyor.
Kalın sağlıcakla...