Bana göre siyaset, insanlar arasında yaşanan mücadele halidir.
İnsanların sosyo- ekonomik durumları gereği ayrı fikirleri ve menfaatleri vardır. Aralarındaki farklılıklardan doğan ayrışma ve farklılıklar siyasetin varlık sebebini oluşturur.
Bu çatışma ise iktidar ve güç sahibi olmak için toplumdaki değerlerin paylaşılması çabasıdır. Siyaset yoluyla, ideallerine ulaşabileceklerini düşünmektedirler.
Ülke genelinde ve Antalya’da en çok tartışılan konulardan birisi siyasi şahsiyetler ve ilişkileridir.
Siyasilerin aldığı kararlar toplumu dolaylı ya da doğrudan etkilemektedir.
Dolayısıyla siyaset yapanların ilişkileri ve davranışları sürekli göz önündedir.
Böylelikle siyasilerin kendilerini destekleyenlere sağladıkları menfaat alenen görünür.
Bugün siyasi erkler destekleyicilerine makamlar dağıtmaktadır ve bütün parti mücadelelerinin arkasında makam patronajlığı vardır. Bu durum, kamu kaynaklarının ve makamların kendilerini destekleyenlere dağıtılmasıdır. Demokratik toplumlarda siyasetçi, toplumu yönlendiremez oysa Antalya’da toplum siyasetçi tarafından yönlendirilmektedir.
Siyasetçi toplumun aynasıdır ve siyasetçinin profili halkın tercihlerine göre şekillenir.
Yolsuzluk ve usulsüzlük bir yaşam biçimine dönüşmüşse siyasetçi için toplumun da öyle olması kaçınılmazdır. Dolayısıyla siyasetçiye yöneltilen eleştiriler topluma yöneltilmiş demektir.
Toplumda siyasetin nasıl yapıldığı kadar ne için yapıldığı da önemlidir.
Demokratik toplumlarda siyasinin başarısı yaptıkları ile test edilir.
İktidar gücü ahlaki değerleri zaafa uğratabiliyor ve güç baştan çıkarıcıdır.
Bir de bu güce yanaşmalar vardır.
Ben en azından 2004 yılından bu günlere o güç yanaşmalarının hep aynı olmasını anlayamıyorum...