Haftanın bitiminde, üst üste gözleme imkanı bulduğum, hepimizi ilgilendiren iki konuda da ortak sonuç çıkardım. Bunun sebebi; olası akışında çözüme kavuşacak konuların sorunun parçası olanlar tarafından çözümsüzlüğe doğru götürdüklerini farkındalığına varmam oldu.
Geleceğimizi ilgilendiren referandum sürecini yakından takip ediyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki çoğunluğa yaslanıp, güç sergileme faslı artık son buluyor. Aslında bu değişim ile birlikte, siyasi partilerin yok oluşu da diyebiliriz buna.
Konu gelecek yüzyıllarda fonksiyon icra edecek yeni devlet anlayışının başlamasıdır.
Bu durumda şahıs ve ömürler önemli değildir. Yeni gelecekler için düzen kuran TBMM referandum oylaması ile görevini ifa etmiştir. Bundan böyle Meclis varlığını şeklen koruyacaktır.
Halk ve siyaset arasındaki ilişki, meclisle beraber son bulacaktır. Bu süreç değerlendirilirken,
Türk Devleti’nin yenilendiğini kabul etmemiz gerekir.
Bu öyle büyük bir değişim ki, tekrarı ancak bir kaç asır sonra olabilir.
Referandum böylesi büyük bir değişimin yumuşak geçişidir.
Madem halka sordunuz bırakın millet konuşsun, yaşadığı ülkenin değişiminin kararını versin.
Nihayetinde kendi düşen ağlamaz, iki gözden olurmuş!..
‘Evet’ ya da ‘Hayır’ bırakın herkes fikrini beyan etsin...
‘Hayır’ ya da ‘Evet’in netleşmemesi adına kargaşa, siyah ya da beyaz yerine griyi ortaya koyarak sorunun parçası oluyor ve süreci çözümsüzleştirmek için çaba sarf ediliyor adeta.
Gelelim bizim kentimize…
SÖZ VERENLERİ İFŞA EDECEĞİM
Antalya’da geçtiğimiz Cuma günü önemli bir toplantı gerçekleşti. Antalya Valiliği organizasyonu ve Antalya Ticaret Odası (ATSO) ev sahipliğinde yapılan toplantıya, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Yardımcısı Orhan Yengin, İŞKUR Genel Müdürü Mehmet Ali Özkan, SGK Antalya İl Müdürü Nejat Deniz, İŞKUR Antalya İl Müdürü Veli Tekkanat katıldı.
Vali Münir Karaloğlu’nun önderliğinde üst düzey bürokratlar, STK temsilcileri ve Antalyalı iş dünyasıyla bir araya geldi.
Konu istihdamdı.
Basın mensuplarının alınmadığı bölümde, bütün samimiyetle Antalya iş dünyasına istihdam konusunda yıl içerisinde 1.5 milyon yeni istihdam sağlamayı hedeflediklerini ifade eden bürokratlar, Antalyalı işverenden 2017 yılında tahmini olarak istihdam sayısını istediler.
Bürokrattan daha temkinli, siyasetçiden daha politik bir dille, laf anlatamayan Antalya’nın iş dünyası, gerçekleri hiç dile getirmeden 150 bin istihdam sağlayacaklarını Bakan Yardımcısı Yegin, Vali Karaloğlu’na verdiler.
Gerçekler ortadayken, hesaplar, istatistikler belli iken, 2016 turizm sezonu gibi bir sezon geçirmişken istihdam sözü vermek, neyin doğrusudur?
Antalya’ya kadar gelen bakan yardımcınız karşınızda, ama siz STK temsilcileri ve Antalya’nın ticaret hayatını elinde tutanlar, Antalya’ya 2016 yılında gelen turist sayısını bilirken, 2015- 2016 yılları arasında daimi ve mevsimlik çalışanındaki yüzde 10’luk eksikle 2017’ye girildiğini neden söylemezsiniz?
2015’den 2016’ya yaklaşık 60 bin işçi çıkararak girdik, 2017 yılında 150 bin istihdamın imkansız olduğunu neden dile getirmezsiniz?
Türkiye genelinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla başlatılan ‘İstihdam Seferberliği’yle ilgili olarak içinde bulunduğun durumun 31 Mart’a yetişmeyeceği gerçeğini geçiştirerek, Antalya ekonomisinin diğer illeriyle aynı durumda değerlendirilmemesi gerektiğini anlatmazsan, Antalya’nın özel il konumuna getirilmesi gerektiğinin altını çizmezsen, herşeyin farkında olan Münir Karaloğlu gibi değerli Valimizin de teyit vermesi ile bakan yardımcısının Ankara’dan buraya özel durumunu bakanlar kurulu kararı ile onaylanmasını sağlamaz mıydın?
Derdini anlatamayan, derman bulamadığı bir dünyada yaşarken, sorunun bir parçası olup, çözümsüzlüğe gitmek Antalya’da sadece turizme değil, tüm sektörleri etkileyecektir.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Gaziantep’te İstihdam Seferberliği ile ilgili ‘istihdam sözü verip, yapmayanları ifşa edeceğiz’ cümlesine karşılık, ben de sözlerini tutmayan Antalya toplantısındakileri, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a ifşa edeceğim.