Kazananın ve kaybedenin olmadığı sonuç...
Herkes evet önde, hayır önde, şöyle olacak, böyle olacak diye konuşup; anket sonuçları havalarda uçuşurken, 5 Nisan 2017 tarihinde ‘ŞU 2 PUANLIK FARK’ başlıklı köşe yazımda dile getirmiştim. Bu durum; dün gece sandık sonuçları açıklandıktan sonra, Türkiye’nin yaşadığı gerçek olarak ortaya çıktı. Korktuğu başına gelirmiş insanın, adeta 5 Nisan tarihinde yayınlanan yazımda ifade ettiğim gibi korktuğum başımıza geldi.
Yazdığımı o gün okuyanlar paranoya yaptığımı düşünüyordu, bugün çıkan sonuca göre okuduğunuzda huzuru arayan toplumumuzun nasıl huzuru kaçtığını yaşıyoruz.
İşte ‘ŞU 2 PUANLIK FARK’ başlıklı köşe yazım:
“Referandum sürecinde son dönemece girildi. Her kafadan ayrı ses çıkıyor. Ufak tefek her cephede, afiş kavgaları yaşanıyor. Ancak beni çok fazla korkutan bir konu var…
Evet cephesine baktığımızda, çalışmalar sahada tüm hızla devam ederken, anket sonuçları bir iki adım önde dile getiriliyor. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da, bu konuda televizyon ekranından evet oylarının her geçen gün artarak devam ettiğini dile getiriyor.
Hayır cephesinde de aslına bakarsanız durum farklı değil. Hatta CHP Genel Başkan Yardımcısı, Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak, Hürses Gazetesi’nin gelenekselleşen Salı Sohbetleri’nde yapılan son anketlerde ‘evet’ 2.5 puan önde olduğunu dile getirdi.
Benim korkum; referandum günü sandıklar açıklanıp, sonuçlar açıklandığında evet ya da hayır oyları 2-3 puan gibi önde olması durumu…
Çok az bir farkla ‘evet’in çıkması da, ‘hayır’ın çıkması da huzuru arayan toplumumuzun, huzurunu kaçıracaktır. Çünkü çıkan sonucun ardından gelen oy oranı arasında çok az fark olması toplumdaki gerginliği arttıracaktır. 2 puan oyla referandumu alanları, referandumu kazanamayanların kabullenmesi böylesi bir durumda çok zor olacaktır. Herkes bu manada tepkisini kullanmaya kalkarsa, küçücük bir kıvılcımın nelere mal olacağını hesap bile etmek istemiyorum. İşte bu nedenledir ki, ister evet çıksın, ister hayır çıksın ama sonuç iki karar arasında 2-3 puanlık değil, daha fazla oranla çıksın ki, demokrasiye sığınıp elinden geleni ardına bırakmayanlara bu ülkeye zarar verme adına imkan doğmasın…”