Antalya merkezinde tarih denildiğinde ilk akla gelen yer Kaleiçi’dir.
Kaleiçi bu nedenle turistler için önem taşır. Tarih kadar, eğlence mekanı olarak da önemli olan Kaleiçi ile ilgili önemli düzenlemeler yapılması, Antalya Valisi Sayın Münir Karaloğlu öncülüğünde gerçekleşiyor. Kaleiçi’nde bu bakış açısıyla birçok yeni düzenleme yapıldı ancak daha çok eksiği olduğunu düşünüyorum. Çünkü bugüne kadar Kaleiçi, yetki belirsizliği nedeniyle hak ettiği değeri ve hizmeti alamadı. Bugün gelinen noktada, zararın neresinden dönersek kârdır zihniyetinde hızla düzeltilmeye çalışılıyor.
Zararın neresinden dönersen kârdır cümlesini şu nedenle kullandım: Geçtiğimiz günlerde Kalekapısı Esnafını Güçlendirme ve Kalkındırma Derneği (KALEDER) Başkanı Sayın Hasan Kilit, Kaleiçi ile ilgili çok önemli bir açıklama yaptı. Açıklamasında; Kaleiçi'ne gelen turist sayısında ilk 6 ayda ciddi düşüş olduğunu, 5 yıl önce 40 bin turistin ziyaret ettiği tarihi bölgeyi, bu yıl 11 bin ziyaretçi gezdiğini duyurdu.
Kriz dönemini bir kenara atalım, turist sayısı bakımından 8 milyonu aşmış bulunuyoruz. Buna rağmen, Kilit’in açıklamasına göre Antalya’ya gelen turist, burnunun dibindeki Kaleiçi’ni bile görmeden ülkesine geri döndüğünün gerçeği ortaya çıkıyor.
Bu hepimizin yanlışı, hata ayıbı…
Elimizdeki değeri gösteremiyoruz, tanıtamıyoruz, pazarlayamıyoruz.
Öncelikli olarak şu yorumu yapacağınızı tahmin ediyorum: Her şey dahil sistemde turist, şehir merkezine inmiyor ki, Kaleiçi’ni gösterelim!..
Bunun farkındaysak konunun yetkilileri, acenteler ve tur operatörlerine, paketlerinin içine şehir turu koymalarını, bu turda da mutlaka Kaleiçi olması gerektiği konusunda yetkisini ve yaptırım gücünü kullanabilir.
Oysa ki, Antalya tanıtımı için başka ülkelerde fuarları geziyor, tanıtımımız adına dünya paralar harcıyoruz. Kapımızın önüne gelenlere ise, Kaleiçi’ni gösteremiyoruz bile…
Bu durumda bir yanlış var. Bu yanlışı ortadan kaldıracak olan da bu kentin sevdalısı olan yetkililerdir.
İyi hafta sonları…