Son dönemece girdik. Pazar günü sandığa gireceğiz ama ülkemizin demokrasi arayışı 16 Nisan’da yapılacak referandumla son bulmayacak. Referandumdan sonra en önemli siyasi parti ve seçim yasasının değişmesi için düğmeye basılmalıdır.
Sonuç ‘evet’ çıkarsa siyasi parti yasasının değişimi kaçınılmaz olacaktır. Dar bölge seçimi, yüzde 10 barajı derken, her madde yeniden ele alınıp, değerlendirilmelidir.
Referandum sonucu ‘hayır’ çıkarsa madem toplum ve siyasi atmosfer olarak bu noktaya kadar geldik. CHP’nin referandum diye diretmeden siyasi parti ve seçim yasasının değişimiyle ilgili destek vermeden öte öncülük bile yapması gerekir.
Hepsinden önemli siyasi parti yasasının değişimiyle siyasi parti üyeliğinin ne kadar önemli ve sorumluluk gerektiren bir gönüllülük olduğunun en iyi şekilde anlatması lazım. Herkesin siyasi parti üyesi olmasındansa, ciddiyeti ortaya konularak şartlarda bağlanmalıdır. Siyasi partilerin aday belirlemesi liderlerin iki dudağı arasından çıkıp, ön seçilme şartının herkesin yerine getirmesi adına kanun maddesi konularak olmazsa olmazlar arasına girmelidir. Köşe yazımın başında söz ettiğim gibi demokrasiyi arıyoruz…
Ancak demokrasi adına adım atarken, oy verirken ülkemizdeki demokrasinin gelişmesi için yasaların değişmesi kadar, kafaların da değişmesi gerektiğini de unutmamalıyız.