Ve Aspendos da restorasyon kurbanı olmuş. 2 bin yıllık antik tiyatronun merdivenlerine ve oturma yerleri, bembeyaz kireç taşıyla restore edilmiş.
Restorasyonun temel ilkeleri; birebir taklit etmemek, orijinal kısımları korumak, kaybolan kısımları da dürüst ve fark edilebilir bir şekilde tamamlamak, eseri yapısal olarak sağlamlaştırmaktır. Aspendos’ta yapılan restorasyon, bu ilkelere uygun biçimde tabi ki fark edilecekti. Ancak, tarihi tiyatroda, döneme uygun olmayan malzeme ve orijinalini baskılayan bir müdahale yapılarak, ziyaretçilerin, deyim yerindeyse “gözüne sokulacak” bir restorasyon gerçekleştirilmiş. Oysa, çok basit bir seçimle, sadece beyaz yerine, orijinaline uygun koyu gri taş kullanılsa bile, bu restorasyon rezaleti ortaya çıkmazdı.
Restorasyona tepki gösterilince, “özrü kabahatinden büyük” bir açıklama geldi Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan: “Orijinal taşlar da zamanında beyazdı, yağmur ve rüzgar gibi çevresel etmenlerle yıprandı ve üzeri grileşti. Bu taşlar da zamanla değişip orijinal taş malzemenin rengini alacaktır.” Yani, 2 bin yıl sabrederseniz, bu taşlar da grileşerek orijinal taşın görünümünü alacak!
* * * * *
Bu ilk restorasyon rezaleti değil. Geçtiğimiz yıllar içerisinde, restorasyon adı altında dokunulan her tarihi eser, tarihi değerini yitirip, cahilliğin ve zevksizliğin örneği haline geldi.
Çanakkale’de 2 bin yıllık Apollon Tapınağı’nın basamakları, beyaz çimento ve mermer tozuyla yeniden yapıldı. Üstelik, tapınağın üzerine, tonlarca ağırlıkta TIR çıkarılarak!
1200 yıllık Şanlıurfa Kalesi’ne, bembeyaz bir duvar eklendi; aynı Aspendos için olduğu gibi, “zamanla eskir” açıklaması yapıldı.
Fethiye’deki Telmessos Antik Tiyatrosu’nun kaybolan taşlarının yerine beyaz bloklar eklendi.
Kaş’taki Antiphellos Antik Tiyatrosu’nun zeminine beton döküldü.
Hatay Arkeoloji Müzesi’ndeki paha biçilmez Roma mozaikleri, parçalanıp taşındı ve sonra ‘yap boz’ yapar gibi yeniden birleştirildi. Ortaya, inanılmaz harap edilmiş ve orijinallerine hiç benzemeyen eserler çıktı.
İstanbul Fatih’teki 171 yıllık Mesnevihane Camii’nin yığma taş duvarları, düz beton duvar haline getirildi; yine yığma taş olan minaresinin üzeri tamamen düzleştirildi, yetmedi beyaza boyandı!
Sivas’ta Çifte Minareli Medrese ile Gökmedrese’nin bazı bölümlerindeki orijinal mavi çiniler yerine, mavi boya kullanıldı.
Şile Kalesi’nin restorasyonundan sonra, orijinaline hiç benzemeyen, üstelik çizgi film karakteri Sünger Bob’u çağrıştıran bir ucube çıktı ortaya.
Restorasyon faciası örnekleri say say bitmiyor. Yeni projeler de yolda; başta Trabzon’daki Sümela Manastırı olmak üzere, birçok tarihi eserde restorasyon yapılacak.
* * * * *
Adamın biri berbere gider. Berber, saçlarını taramaya başlar. Birinci tarak darbesiyle, adamın bir tutam saçını kopartır. İkinci harekette, bir tutam daha gider. Üçüncüden önce adam can havliyle bağırır: “Bırak dağınık kalsın!”
Kıssadan hisse…