‘Deniz Feneri’ gibi etkileyici bir isim seçtiler derneğe… Gazetelere verdikleri ilanlara, yoksul ve çaresiz insanların en yüreğe dokunan fotoğraflarını koydular… Televizyonlardan, açlıkla mücadele eden çocukların acıklı bakışlarıyla ulaştılar insanlara… Cami kapılarında “dinden, imandan, kardeşlikten, yardımlaşmaktan” bahsettiler. Gurbette ekmek parası kazanan Türk vatandaşları, ellerini cebine attı ve gönüllerinden ne koparsa çıkarıp verdi, paylaşmanın verdiği huzurla…
41 milyon 423 bin 158 Euro (yaklaşık 125 milyon TL) toplandı, 4 yıl gibi kısa bir sürede. Paraların bir kısmı, gerçekten hayır işinde kullanıldı; ancak büyük bir bölümü, bazı şirketlere ve şahıslara aktarıldı.
Alman makamları, yolsuzluğun farkına vardı, sorumluları yargıladı ve hapis cezasına çarptırdı. Davayı yürüten savcı, asıl faillerin Türkiye’de bulunduğunu ve Zekeriya Karaman, Zahid Akman, İsmail Karahan ve Harun Yoldaş’ın gerçek sorumlular olduğunu söyledi. Toplanan paranın 17 milyon Euroluk bölümü Türkiye’ye gönderilmiş; bunun 8 milyon Euroluk kısmı Deniz Feneri Derneği’ne verilmiş, kalan 11 milyonun nerede olduğu ise bilinmiyor.
* * * * *
Savcının açıklaması, Türk yargısına bir mesaj niteliğindeydi. Yargı, gereğini yapıp harekete geçti; ancak, dönemin başbakanı Erdoğan, Alman makamlarınca “dolandırıcılığı meslek edinmiş” olarak tanımlanan RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7’nin sahibi Zekeriya Karaman’ı kanatları altına aldı. Dava, gecikmeli olarak, Eylül 2008’de başlayabildi.
Soruşturmayı yürüten 3 cumhuriyet savcısı hakkında, Karaman ve Akman’ın avukatlarının verdiği dilekçeyle HSYK’ya şikayette bulunuldu ve yapılan inceleme sonrasında savcıların görevlerine son verildi. Daha sonra, söz konusu belgelerin sahte olduğu ortaya çıktı ve ‘sehven’ sahte belge kullanıldığı belirtilerek olayın üstü kapatıldı.
Savcıların değiştirilmesinden sonra, sanıkların neredeyse tamamı tahliye edildi. Davanın basında yeterince yer almaması için gösterilen çaba başarıya ulaştı. Almanya’daki davada, toplanan paraların amaç dışı işlerde kullanıldığını; Almanya’dan Zekeriya Karaman’a elden para getirilerek teslim edildiğini; valizlerle Başbakanlığa para taşındığını itiraf eden ve pişmanlığını dile getiren davanın kilit isimleri, ifadelerini geri aldılar. Dahası, “davanın, Alman Hükümeti, istihbaratı ve polisinin ortaklaşa düzenlediği bir siyasi operasyon” olduğunu iddia ettiler.
* * * * *
Sanıkların ceza almasına neden olabilecek bütün taşlar yargının yolundan özenle kaldırıldıktan sonra, sıra mahkemenin 20 sanık hakkında vereceği karara geldi. 7 yıllık yargılama sonucunda karar açıklandı: Kimse suçlu değil! Sanıklar, artık alınları ‘ak’ biçimde dolaşabilecekler ortada. Buhar olan milyonlarca lirayı yemenin keyfini çıkararak…