Bu kez 15 yaşında bir çocuk… Serik’te kamyonetle çarpışan motosikletin kasksız sürücüsü Murat, olay yerinde can verdi.
Ehliyetsiz, kasksız, trafiğin acımasız akışı içerisinde bir çocuk…
Murat ne ilk, ne de son olacak. Çünkü Türkiye’de motosiklet kullanmakla, akülü araba kullanmak arasında fark olmadığı düşünülüyor ne yazık ki; motosiklet, oyuncak gibi geliyor insanlara. Oysa motosiklet, bir motorlu araçtır ve trafiğe çıkması, hem motosikletin, hem de sürücüsünün kurallara uymasına bağlıdır.
Kurallara uymamayı ‘akıllılık’ sanan Türk insanının, motosiklet kazalarında can vermesini ya da sakat kalmasını engellemenin yolu; bu kuralları koymaktan değil, cezai yaptırımları artırmak ve denetlemekten geçer.
* * * * *
Antalya, trafikteki motosiklet sayısında, İstanbul’dan sonra ikinci sırada. 2016 istatistiklerine göre, Antalya’da yaklaşık 265 bin motosiklet var.
Kent içi trafiğindeki en tehlikeli araçlar, hem kendisi için, hem de diğer araç ve sürücüler için, bu motosikletler… Motosiklet, bir motorlu araçtır ve diğer motorlu araçlar için konulan kurallara uygun olarak trafikte seyreder. Oysa, yolda bir otomobil gibi gitmesi gereken motosikletler, araçların arasından geçerek, gerektiğinde kaldırımlara insanların arasına dalarak yol alıyorlar.
Kask mı? Evet, motosiklet sürücülerinin kask takması yasal zorunluluk. Bu zorunluluğa “uyuyormuş gibi” yapan bazı sürücüler, sefer tasına benzer ucuz bir metal başlığı kafalarına geçiriverip kendilerini koruduklarını sanıyorlar. Oysa kask, sürücünün başını koruyacak ölçüde sağlam olmalı ve mutlaka başa bağlanmalıdır.
Ya motosiklet yolcularının başları? Sürücü kask takıyor, ancak sizin de sıklıkla gördüğünüz, yolcusuna, hatta yolcularına başlık takmıyor.
“Yolcular” kavramını açalım biraz… Motosikletler yolcu taşımaya uygun araçlar değildir. Bazı motosikletlerin “istiap haddi”, belli kurallara uymak koşuluyla 2’dir; çoğunluğunun ise 1’dir. Oysa bir bakıyorsunuz, hanımla iki çocuk arkaya, bir çocuk öne, ‘ailecek’ binivermişler küçücük motosiklete. Yolcuların hepsinin canı Allah’a emanet!
* * * * *
Motosiklet kazalarını önlemenin yolu, cezai yaptırım ve denetlemekten geçer dedik… Emniyet’in hakkını yemeyelim, denetleme yapıyor. En azından insan gücünün ve bütçesinin yettiği kadar… Bu denetimlerin yeterli sonucu vermemesinin nedeni, cezai yaptırımların azlığı. “Var ya, Amerika’da ve Avrupa’da herkes trafik kurallarına uyuyor, medeniyet başka şey doğrusu!” diyenlere inanmayın siz; oralarda da, ellerinden gelse trafik kurallarını yok sayacak milyonlarca insan var. Ancak cezalar öylesine ağır ki; sürücüler bu cezayı göze alıp kuralları esnetmeye kalkışmıyorlar. Üstelik bizdeki kadar denetim de yok oralarda; polis arada sırada denetim yapar, ama yakalandığınız zaman, hem maddi, hem manevi ağır cezalar ödersiniz. Bunun adı ‘caydırıcılık’tır.
* * * * *
Özellikle gençler motosiklet kazalarına kurban gidiyor. Ailelere düşen, bu gerçeğin bilinciyle, motosiklet kullanmanın “motorlu araç kullanmak” olduğunu çocuklarına öğretmek. Devlete düşense, Anayasa’nın ve yasaların verdiği göreve uygun olarak, gençlerin canını korumak için gerekli yasal düzenlemeleri yapmak ve uygulanmasını sağlamak. Bekliyoruz…