Önce Twitter’da gördüm fotoğrafı; Ekvadorlu genç bir milletvekili, burnundan kan akarken fotoğrafını çektirmiş, altında bir cümleyle, dünyayla paylaşmış: “IAEN’deki (Ulusal Araştırmalar Enstitüsü) arkadaşlarımın bırakılmasını sağlamaya çalışırken, Türk güvenliği beni dövdü.” Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının Türkiye’de çok insan dövdüğünü biliyorum; ancak taa 14 bin kilometre ötedeki bir ülkede, bütün misafirlik kurallarına aykırı biçimde o ülke halkından birilerini dövebileceğini doğrusu hiç olası bulmadım. Yanılmışım… Biraz daha araştırınca, bizim medyamızın bu konuda neredeyse ‘kör’ davranmasına karşın, dünyanın birçok ülkesinde, konunun, gündemin üst sıralarında olduğunu anladım.
* * * * *
Olayın gelişimine bakalım… Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Amerika gezisi kapsamında gittiği Ekvador’da, bir enstitüde konuşma yapmak üzere salona girerken, bir grup Ekvadorlunun protestosuyla karşılaşıyor. Videoyu izledim; ellerinde “Erdoğan İslami devleti seviyor”, “Erdoğan IŞİD’i seviyor”, “Yaşasın özgür Kürdistan” yazılı pankartlar taşıyan grup üyeleri, bir yandan da “Asasino!” (katil), “Terorista Erdoğan” (terörist Erdoğan) ve “Erdoğan fuera” (Erdoğan dışarı) biçiminde sloganlar atıyorlar. Türkiye’den taşınan zırhlı aracından inen Cumhurbaşkanı, gruba el sallayıp selamlayarak giriyor enstitü binasına. Salonda konuşmasına başladığında, üç genç kadın, yine benzer biçimde slogan atarak Erdoğan’ın konuşmasını bölüyor. Cumhurbaşkanının korumaları, Ekvador güvenlik güçlerinin gözü önünde, kadınları ağızlarını kapatarak ve darp ederek dışarıya çıkıyorlar. Yetmezmiş gibi, binanın dışında, yere düşen kadınlara, Türk halkına çok tanıdık gelecek biçimde, tekmeler atıyorlar. Bir yandan kadınlara en sert sesleriyle Türkçe “sus!” diye bağırırken, bir yandan da Ekvador polisine “al şunu çabuk!” diyerek (İspanyolca bilmedikleri için tabi ki yine Türkçe) emir veriyorlar. Görüntü almak isteyen basın mensuplarını da tartaklıyorlar. O arada, kadınları Türk güvenliğinin elinden kurtarmaya çalışan milletvekiline de yumruk atıp burnunu kırıyorlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, konuşmasını bölerek korumalarına gereken desteği veriyor: “Böyle saygısız tiplere gereken cevabı her zaman vermişizdir.”
Olaya, sosyal medyada sayısız tepki yağdı. Ekvador Meclis Başkanı, Türk hükümetini kınayan bir mesaj yayınladı; Meclis Başkan Yardımcısı, saldırının “kabul edilemez ve korkakça” olduğunu açıkladı. Ekvador hükümeti de, milletvekiline sahip çıkarak, Türkiye’ye nota verdi, Türk hükümetinin derhal özür dilemesini istedi. Ekvador Dışişleri Bakanı; saldırıyla ilgili açıklama yapmak üzere bir basın toplantısı düzenledi ve toplantıda, “bizde ifade özgürlüğü var” diyerek Türkiye’de olmamasına da dolaylı olarak gönderme yaptı.
Bütün bu tepkilere bizim yanıtımızı merak ettiniz, değil mi? Güney Amerika İşadamları Birliği Genel Sekreteri Cenk Gül, “dünya liderine hakaret eden” iki kadına dava açacaklarını açıklamış. Ekvador gazetesi El Comercio’ya verdiği demeçte, olay hakkında şu yorumu yapmış: “Sayın Cumhurbaşkanımıza hangi temele dayanarak katil diyorlar? Bu bizi rahatsız etti. Bu gibi durum reisimize karşı saldırı olabilirdi ve korumaların müdahale etmemesi halinde kadınlar Cumhurbaşkanı’na kadar ulaşabilirdi.”
İtalyanlar, çok korktukları zaman “Anne, Türkler!” diye haykırırlar. İspanyollar, yemek yemeyen çocuklarını, “yemeğini yemezsen Türkler gelir” diyerek korkuturlar. Ekvador’da yaşanan olaydan sonra, sanırım onların diline de benzeri bir katkımız olacak.