Açıkça söylemişlerdi iktidara geldiklerinde; dinin, toplumsal yaşamın bütününe egemen olması için çalışacaklardı. Sözlerini yerine getiriyorlar.
Laiklikten nefret ediyorlar. Bunu da açıkça dile getiriyorlar. Laikliği, İslam dininin toplumsal yaşamın tümüne yayılmasının önünde engel olarak görüyorlar. Haklılar… Laiklik ilkesi, her dinden, her mezhepten insanın inancını korumak; bir din ya da mezhebin diğerleri üzerinde egemen olmasını engellemek; dinin, toplumsal yaşamdan özel yaşama çekilmesini sağlamak amaçlarını güder. Öyle olmasa, birçok dini ve mezhebi barındıran Anadolu’da toplumsal barışı sağlamak mümkün olur mu?
Olmuyor… Sadece Sünni inancın egemenliğinde bir toplum yaratmaya çalıştığınızda; hem laikler ve şeriatçılar, hem mezhepler arasında çatışma ortaya çıkıyor. Bugün kutuplaşma ve gerginlik boyutundaki çatışmanın, yakın gelecekte, dilim varmıyor ama bir iç savaş boyutuna gelmesi çok mümkün.
* * * * *
Din, Tanrı’yla kul arasında kalmalı; cemaatlerin bireyler üzerinde etkisi ortadan kaldırılmalı; devlet, sadece dinler ve mezhepler arasında uyum ve barışı sağlamak görevini üstlenmeli diyenler, ‘din düşmanı’ ilan ediliyor. Ancak, devlet-cemaat işbirliğinin 15 Temmuz darbe girişiminde doruğa ulaşan acımasız yok ediciliği, uyarmaktan bıkmayan ‘din düşmanları’nı haklı çıkarıyor.
Peki ders alınıyor mu? Ne yazık ki hayır. Devlet aynı devlet; cemaatin biri gitti, diğeri geldi, Gülen cemaatinin ardında bıraktığı boşluğu, başta ‘Menzilciler’ olmak üzere, diğer cemaatler dolduruyor. Devlet-cemaat işbirliği de, artarak sürüyor.
* * * * *
Ben söylemiyorum. Buyurun, AKP cephesinden biri… AKP eski milletvekili ve Akşam Gazetesi yazarı Hüseyin Besli, Menzilcilerin bürokraside, özellikle Sağlık Bakanlığı’nda kadrolaştığını yazıyor:
“Eğer, “FETÖ”nün bugünkü güce erişmesinde ticaretle hemhal oluşunu, kontrolsüz para kazanmasını önemsiyorsak… Bugün aynı yöntemleri kullanan yapıların (tarikat/vakıf) gelecekte aynı sonuca varmalarının kaçınılmaz olacağını söylemek için kahin olmak gerekmez. Dolayısıyla, misal olarak, ismini palazlandığı şehirden, Adıyaman/Menzil’den alan bir yapının özellikle bir bakanlığımızda neredeyse bütün pozisyonları kendi mensuplarıyla doldurmasına dikkat çekmek istedim.”
Besli, menzilcilerin sadece kadrolaştığını değil, aynı zamanda “kontrolsüz para kazandıklarını” da iddia ediyor ve tehlikeye dikkat çekiyor.
Bu bir itiraftı; buyurun devlet-cemaat işbirliğine bir de ürkütücü bir örnek…
Menzilcilerin liderlerinden Muhammed Saki Erol, bir kitap yazmış: Aile Saadeti. Gaziantep'in AKP'li Şahinbey Belediyesi de, bu kitabı, kim bilir kaç tane ve ne kadar para ödeyerek satın almış, yeni evlenen çiftlere dağıtıyor. Kuran, seccade, tespih ve takkeyle birlikte…
Kitap; skandal ifadelerle dolu…
“Aile saadeti” için kadın nasıl dövülür, ayrıntılarıyla anlatılıyor kitapta: “Kadını döverek cezalandırma, çok hassas bir iştir. Bu, ağır bir hastaya yan tesiri çok olan bir ilacı vermeye benzer. Sopa, demir gibi tehlikeli bir alet kullanılmayacak. Dövme halkın içinde değil, gizli ve kendi evinde olacak… Yüze, göze, kafaya, karın boşluğuna, edep yerine vurulmayacak. Hiçbir organ zedelenmeyecek, saç baş yolunmayacak."
* * * * *
Bu çağdışı ve zalim anlayışın kitapları devlet tarafından dağıtılıyor; devlet, bugün başka bir isimle yeniden ele geçiriliyor. AKP, Gülen cemaatiyle işbirliğinden ders almamış olacak ki, IŞİD ile ilişkisi bile sorgulanan tarikatlarla işbirliği yapıyor.
Geçmişte uyardığımız gibi, yine uyarmak görevimiz: Devleti, tarikatların yuvaları haline getirmeyin. Laiklik ilkesinin toplumsal barış için neden vazgeçilmez ve hayati önemde olduğunu anlamaya çalışın ve koruyun. Yoksa, bugün FETÖ tehlikesinden kurtulmaya çalışırken, adı METÖ, SETÖ olan yeni tehditlerle karşı karşı kalırız. “Vallahi kandırıldık” demenin bir faydası olmaz; bedelini hep birlikte öderiz.