Dünkü köşe yazımda ‘Haksızlığa Karşı Susmayanlar Var!..’ başlıklı köşe yazımı; şahsıma el yazısıyla PTT aracılığıyla gelen okuyucumun mektubuna bırakmıştım. Mektupta Antalya Büyükşehir Belediye çalışanının gazeteci olarak bana güvenerek gönderdiği ihbar yer alıyordu… Ben de kamu ile okuyucu arasındaki sorumluluğumu yerine getirerek, haber alma ve haber verme özgürlüğüyle yetkilileri uyarmak adına mektubu yayınladım. Yayınladığım bu mektup ne benim, ne de gazetede çalışanlarımın ihbarı değil, Antalya Büyükşehir Belediyesi içinde olan bu durumu güvendiği gazeteciye bildiren belediye çalışanına ait.
Köşe yazıları bildiğiniz gibi yorumdur. Haber yaparken her türlü belge ve delile yer verirsiniz, bu konuyla ilgili de karşı taraf her türlü hakkını arayabilir ancak köye yazısı kişiye özel yorumdur. Ki!.. Ben dünkü köşe yazımda hiç yorum yapmadım. Hatta köşemi bana güvenen okuyucuma bıraktım. Benim okuyucum, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin çalışanı… Öncelikli olarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel önce çalışanlarını ikna edecek ki biz gazetecilerle karşı karşıya gelmesine neden olmayacak. Ona ve hizmetlerine inanmayan çalışanları tarafından, tarafıma mektup gönderilmiştir. Önce Sayın Türel’in birlikte emek verip mesai tükettiği çalışanlarını ikna etme süreci bana göre daha önemlidir.
Dün köşe yazım çıkar çıkmaz önce beni telefonla arayarak mailime bakmamı söyleyen Büyükşehir Belediyesi basın çalışanını, ardından maile gelen adı ‘tekzip’ olan ancak tekzip gibi yasal ve hukuki dilin dışında sadece sokak ağzıyla hakaret içeren altında bir avukatın ve Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Menderes Türel’in ismi olan adını koyamadığım açıklama mı, tekzip mi, öfke mi, kişiselleştirilmek istenen kavga mı belli olmayan bir metin geldi. Yasal olarak noter kanalıyla gelmesi gereken bu yazıyı istesem yayınlamayabilirim. Bu da benim yasal hakkım. Basın Kanunu ve Basın Hukuku hakkında iyi bilgiye sahip olmak gerekir. Ancak, bana göre hiçbir değeri olmayan sadece okuyucularıma olan sorumluluğumdan ve işini doğru yapan birinin üslubuyla gelen cevabın seviyesinin anlaşılması adına gelen yazıyı ‘Gazetecilik Gururu’ olarak yayınlıyorum. Resmi olarak tekzip olmayan açıklamada neredeyse Hürses Gazetesi’nin iç dengelerini bilecek kadar vakıf olanların gazete yönetimimizle bu kadar ilgili olup her satırımıza kadar gazetemizi takip etmesi bu kentte yerel gazete olarak Hürses Gazetesi’nin büyüklüğünü de ortaya koymaktadır.
Tekzip adı altında gönderilen bu açıklamaya ben de şahsıma ve mesleki itibarıma karşı hakaret davası açacağım. Keşke Sayın Türel’in avukatı Caner Şahinkaya da bunu iyi bilseydi de, Başkan Türel’i doğru yönlendirseydi.
Öte yandan, açıklamada ekte sunulmuştur denilmesine rağmen maillerde ek bilgi olarak bir fatura yoktur. Yoksa geriye dönük fatura bulunmasının zor olmasından kaynaklandığından gelecek günlerde bu oldurulmaya çalışılan faturanın önümüzdeki günlerde noter aracılığıyla tarafıma gönderilmesini merakla bekliyorum. Yazılanların hiç birini ben yazmadım, 30 yıllık meslek hayatımda bir tekzibim, bir ‘haber yalandır’ mahkeme kararım yoktur. Ancak şu şerefi taşıyorum ki; ‘bu haber doğrudur’ mahkeme kararım mevcuttur. Bununla da gurur duyarım. Haklarımı, başkalarının haklarını ve yasaları hukuk ve mesleki çerçevede nasıl hareket edilmesini en iyi bilenlerdenim.
Sizi de anlamaya çalışıyorum Sayın Türel. İşinizin zorluğunu, öfkeniz ihbar mektubu gönderen çalışanınıza… Ama siz nasıl işinizi yapıyorsanız ben de aynı şekilde gazetecilik ve yöneticilik görevimi yerine getiriyorum. Sizin sorumluluğunuz seçmenlerinize, benim sorumluluğum okuyucularıma… Sizi bilemem ama ben okuyucularıma karşı sorumluluğumdan vazgeçemem. Olmazsa olmazım budur. Kırmızı çizgilerim gereği yine bir okuyucum bana ulaştığında küfür içermediği sürece o mektubu yayınlarım. Güvenilir olmak bizim için tüketilmemesi gereken bir değerdir. İtibar ise, her şey!..
Bilmem farkında mısınız her köşe yazımda kimin adı geçiyorsa, hatta eleştirdiğim kişinin bile adının önüne ’sayın’ kullanırım. Bu benim insanlığa olan saygımdan kaynaklanır.
Açıklamanızı noktasına virgülüne kadar yayınlayacağım. Ancak anlamadığım bir konu hakkında açıklama bekliyorum. İftiracı, tutarsız gazeteci olarak tabir ettiğiniz şahsımın daha önce yaptığı haberlere tek bir yanıt vermezken, bu yazıya verdiğiniz yanıt anlamsız geldi. Oysaki Antalya’yı yakından ilgilendiren konularla ilgili hatırlatma yapmak istersem:
- ‘Ve… Masaya vurdu’ başlığıyla yayınladığım ‘tahvil ihracı’ ile ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kararı iptal etmenizi istediği haberi ve köşe yazımın ardından sessizliğinizi korumanız, Antalya Büyükşehir Belediye Meclisi’nde size soru yöneltilmemesine rağmen açıklama yapmanız, benim tutarsızlığımdan mı kaynaklanıyor? Yoksa Sayın Erdoğan ile görüşmenizin tamamını yayınlamadığım için mi tutarsızım
- 51/g maddesine göre Konyaaltı Sahili’nin sessiz sedasız birilerine verilmesini yazdığımda sizden hiç yanıt gelmedi. Hatta engelsiz plajı gazetemizin eleştirilerinden sonra ticaret anlayışından çıkararak benim gibi engelli vatandaşlara sunmadınız mı?
- Ulaşımla ilgili kararı kendiniz almış gibi gösterseniz de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesiyle Otobüsçüler Odası Başkanı Sayın Yasin Arslan’ın şikayetleri doğrultusunda yaptığı görüşmeleri yazdığım köşe yazıma neden yanıt vermediniz?
Daha sayısız birçok önemli belgeye sahip köşe yazılarımı, gazetemde çıkan haberleri ‘yok hükmünde’ bakıp, yanıtsız bırakırken nedir bu öfke, telaş, kızgınlık?
Hepimiz Antalya için çalışmıyor muyuz yoksa?
TEKZİP
O L A Y L A R
1- Sayın Muhatap Hürses isimli gazetenizin 16.Ekim.2017 Gün 19058 sayılı nüshasının 9.sayfasında Ebru KÜÇÜKAYDIN’ın Güncel isimli köşesinde “Haksızlığa Karşı Susmayanlar Var!..” başlığı altında yer alan yazı, tamamen siyasi karalama amacıyla yazılmış; gerçek dışı iftiralarla dolu, kamuoyunu yanıltıcı, müvekkilimizi halkın huzurunda küçük düşürücü, şeref ve haysiyeti ihlal edici unsurlar içerdiği anlaşılmıştır.
2- Bu nedenle 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14.maddesi hükümleri gereğince aşağıdaki metnin yayınlanacak ilk nüshanın aynı yerinde ve aynı büyüklükte aynen yayınlanmasını, konu ile ilgili her maddi ve manevi tazminat talep ve dava haklarımızı saklı tuttuğumuzu; kısa süre içinde gerek şahsınız ve gerekse gazetenize karşı maddi ve manevi tazminat davası açılacağı, bundan böyle yayınlarda anılan hususlara dikkat edilmesini rica ederiz.
3- Yayınlanması talep edilen metin aşağıdadır:
TEKZİP
Hürses isimli gazetenizin 16.Ekim.2017 Gün 19058 sayılı nüshasının 9.sayfasında Ebru KÜÇÜKAYDIN’ın Güncel isimli köşesinde “Haksızlığa Karşı Susmayanlar Var!..” başlığı altında yer alan yazı, tamamen siyasi karalama amacıyla yazılmış; gerçek dışı iftiralarla dolu, kamuoyunu yanıltıcı, müvekkilimizi halkın huzurunda küçük düşürücü, şeref ve haysiyeti ihlal edici unsurlar içerdiği anlaşılmıştır.
Müvekkilim, 2004-2009 yılları arasında ve 2014 yerel seçimlerinden itibaren Belediye Başkanlığı yaptığı süre içinde, sizin şimdi yapmaya çalıştığınız gibi birçok asılsız ve haysiyetsiz iftiralara uğradığı halde hakkında dava ve soruşturma açılmamış, şeref ve haysiyeti ile görevini mevzuata uygun şekilde yerine getirmiş ve halen daha halkımıza ve kentimize en iyi hizmeti vermek adına sabah akşam dur durak bilmeden çalışmaktadır.
İftira atan, kara çalmaya çalışan her kişinin bu çabalarının kendilerinin ve kalemlerinin o kara lekeye maruz kaldığı kamuoyu tarafından görülmüştür. Sizde aynı akibete talip olmuşsunuz.
Yazınıza “Babıali dönemlerinden kalma eski alışkanlıktan “ bahsederek gazetecilik görevini onur ve haysiyetiyle yerine getirmiş değerli insanlarımızı da kendinize benzetmeye çalışmışsınız. Yazık!! Onlar sizin gibi sözde ihbar mektupları icad ederek insanların şeref ve haysiyetlerine iftira yoluyla saldırmadılar. Eğer bir mektup aldılar ise dahi, gerçekle ilgisi olup olmadığını “SORUMLU GAZETECİLİK” ilkesi gereği önce araştırdılar, sonra gerçek olaylara dayanıyorsa yazdılar.
Öncelikle iftira ile müvekkilimin onur ve haysiyetine saldırmaya çalıştığınızın ilk kanıtı Lal sitesinde bir daireden bahsetmeniz olmuş. Müvekkilimin, ailesinin veya kayınpederinin bu sitede dairesi YOKTUR. Kayınpederine ait hiçbir eve de UYDURDUĞUNUZ gibi belediye imkanları ile hiçbir tadilat yada masraf yapılması ASLA SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. Kayınpederinin de müvekkilim Menderes TÜREL’in de bu kadar küçük hesaplarla işi olmaz. Bunu sizde bilirsiniz. Ama İftira iştahınız kabarmış. Gözünün kararmış bir kere.
Müvekkilimin Döşemealtı’ndaki evi bitmiş olarak satın alınmış, bahçesine de küçük bir düzenleme ile bitki ve ağaç dikimi de müvekkilim tarafından bedeli mukabili yaptırılmış olup faturası da ektedir. Bu fatura İFTİRANIN ikinci ispatıdır.
Üstelik bununla da yetinmemiş ve kendi haysiyetinizi de ispat edercesine şeref ve haysiyet cellatlığı yapma pahasına; müvekkilim ve ailesinin belediyeye iş yapan iki firmaya ortak olduğunu yazmışsınız. Müfterisiniz!!.. Bunu ispat edemezseniz tüm kamuoyunun önünde şeref ve haysiyetiniz karalanmış olacaktır. Tabii bu sizin umurunuzda ise??? Kaleminizi kirletmişsiniz. Basın meslek ilkelerini çiğnemişsiniz. Belediyenin bir memurunu müvekkilimin beslediğini yazmışsınız, AYIPTIR…
Belediye’ye iş yapan diğer bir firmaya da saldırmışsınız. Yapılan işler mevzuata uygundur ve resmi kayıtlarla sabittir. Sizin iddialarınızı ispat edecek neyiniz var? Açıklayın. Personelin şahsi faturaları ve belediyenin gayri resmi işlerinin buradan ödendiğini UYDURMUŞSUNUZ, nerede delili??? Gayri resmi işler ne demek?? Hangi işlerden bahsediyorsunuz?? Açıklayın.
Lojman tahsisleri de tamamen mevzuata uygun ve ilgili personel tarafından yerine getirilir. Hangi personelin ne kadar oturabileceği de mevzuatla belirlenmiştir Siz neyden bahsediyorsunuz.
Sizin tutarsızlığınız, gazeteniz sahipleri tarafından da biliniyor ve bazen size gereken cevabı onlar veriyorlar Örneğin köşenizde yazdığınız 12.06.2017 tarihli “Yapmayın Beyler Biz Engelliler Sizin Malzemeniz Olmayız” başlıklı yazınızdaki hezeyanlara; gazetenizin sahibi Ayla Çekiç; 05.10.2017 tarihli “Sandıkla Gelen Sandıkla Gider” başlıklı yazısında “Çünkü… Hizmette engellileri unutmamış onların denize girmesini bile düşünmüştür. Bu nedenle Konyaaltı Sahili’ne bile engelsiz beach yaparak hizmette sınır tanımamıştır.” Diyerek size gereken cevabı vermiştir.
“Çünkü… Adam kayırmaz. Onun adamı yoktur. Bu nedenle şu onun adamı, bu onun adamı diye hizmet üretmez…”
Diyerek siz iftiracılara bir de ders vermiştir. Utandınız mı??
Belediye çok sıkı iç ve dış denetime tabidir ve Müvekkilim ve diğer yetkililer görevleri süresince ve GÖREV SÜRELERİNDEN SONRA tüm hesapları açısından hem Sayıştay, hem İçişleri Bakanlığı ve hem de belediyemiz denetim kurulu tarafından DENETLENMİŞLERDİR. Hesap ve harcamalarda hiçbir usulsüzlük bulunmamış ve TÜM meclis toplantılarında İBRA edilmişlerdir.
HER YIL hesapları incelemiş ve karalama yaptığınız dönem de dahil bu hesaplarda müvekkilimize herhangi bir sorumluluk yüklenmemiş, dava vs açılmamıştır.
Harcamaların tamamı yasal sınırlar içinde yapılmış olup aksi düşünülemez.
Ne idüğü belirsiz bir ihbar mektubu icad edilerek hiçbir araştırma yapılmadan yazı yazılması TAMAMEN SİYASİ AMAÇLARLA KAMUOYUNU YANILTMAK , müvekkilime HAKSIZ SALDIRIDA BULUNARAK TOPLUM ÖNÜNDE KÜÇÜK DÜŞÜRMEYE ÇALIŞMAKTAN İBARETTİR. Yazınızda bahsedilen konuların aslı budur.
Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunulur.
Sayın Muhataplar,
Konu ile ilgili her türlü maddi ve manevi tazminat talep ve dava haklarımızı saklı tutarak ; 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 14.maddesi hükümleri gereğince işbu düzeltme ve cevap metninin yayınlanacak ilk nüshanın aynı yerinde ve aynı büyüklükte aynen yayınlanmasını rica ederiz.16.10.2017
Saygılarımızla