Antalyasporlu futbolcular, prime zam istemeyi artık gelenek haline getirdi.
Ligdeki performanslarına bakıldığı zaman, bu zamları sonuna kadar hak ediyorlar.
Bu tartışmasız…
Ancak bununla ilgili benim kafama takılan iki konu var…
Bunlardan bir tanesi.
Galibiyet primine zam, benim bildiğim kulüp başkanından istenir.
Bu dünyanın her yerinde böyledir.
Ben bugüne kadar futbolcuların bir kulüp başkanının babasından galibiyet primine zam yapılmasını istediğini ne gördüm ne duydum.
Bu takım Antalya şehrinin takımıdır.
Yani ne Ali Şafak Öztürk’ün, ne babası Fikret Öztürk’ün ne de bir başkasının.
Bu takımın tek sahibi Antalyaspor taraftarıdır.
Bu net…
Bu yüzden bir kulüp başkanının babasından prim istemeyi ben doğru bulmuyorum.
Bu haber ajanslardan düştü ve birçok medya kuruluşunda kullanıldı.
Ben kendi adıma bu haberin kullanılmasını doğru bulmadığım için, haberi es geçtim.
Çünkü bu haberi kullanmak demek, kimse kusura bakmasın, şova ortak olmak anlamı taşır.
Ben kendi adıma böyle bir şovun parçası da olmam…
*****
Gelelim ikinci konuya…
Mesela galibiyet primleri, kulüp personeline dağıtılıyor mu?
Ya da, iddia edildiği gibi bazı kulüp personeline dağıtılırken, bazılarına dağıtılmıyor mu?
İnanın ben bunu çok merak ediyorum.
Çünkü eğer prim dağıtımı konusunda personel ayrımı yapılıyorsa, bu haksızlık demektir.
Ya herkese dağıtırsın, ya da kimseye dağıtmazsın…
*****
Kaldı ki, ortada bir başarı varsa, bunda herkesin payı vardır.
Mutfakta çalışanından, kapıdaki güvenliğe, çaycısından, hocasına kadar; herkesin…
Siz futbolcuların 15 bin TL olan galibiyet primini, 50 bin TL’ye yükseltirken, bunu da şova dönüştürürken, kulüpte asgari ücretle çalışan personeli bu prim sistemine dahil etmezseniz, kusura bakmayın ama ayıp edersiniz.
Futbolcular hak ediyor mu?
Sonuna kadar. Ama oradaki emekçinin emeğini de görmezden gelmeyelim…
Bu bize yakışmaz…