Antalyaspor cumartesi günü öylesine önemli ve zor bir karşılaşmayı kazandı ki, bu karşılaşmadan alınan 3 puanın ne kadar değerli olduğu önümüzdeki haftalarda çok daha iyi anlaşılacaktır.
Öncelikle Hamza Hamzaoğlu, savunma hattını bana göre bulmuş durumda.
Beğenelim yada beğenmeyelim, bu takımın sağ beki Celustka, sol beki Sakıb, iki stoperi ise Diego ve Djouru’dur.
Orta sahada Charles, tahtaya ilk yazılacak isim olur.
Bu ismin yanına sakatlığından dolayı Zeki’yi düşünmezsek, Kayserispor karşısındaki performansıyla beni mest eden Hakan Özmert mutlaka orta ikiliden birisi olacaktır.
Ancak Vaınquer’ü asla es geçmiyorum.
İyi bir Vaınquer, bu takımın maestrosu olur.
Nazım’ı, oynadığı günden itibaren şöyle tanımlıyordum; hücum yönü iyi, süratli, çabuk bir futbolcu, ancak savunmada çok eksik. Çünkü savunma yapmayı bilmiyor.
Ve geçtiğimiz hafta şöyle bir öneride bulunmuştum; Celustka bekte, Nazım önünde oynarsa nasıl olur?
İşte tam da bu söylediğimi, Kayserispor karşısında izleme imkanı bulduk.
Ve Nazım’ın gerçekten de gerçek mevkisinin hücum hattı olduğunu gördük.
Zaten attığımız ilk gol de onun şutu sayesinde oldu. Çok ciddi bir gelişim gösteriyor. Her hafta üzerine biraz daha katıyor. Faydalı olacaktır; ancak savunmada değil, hücumda oynatılmalı diye düşünüyorum.
Deniz Kadah bu takımın en önemli hücum silahlarından birisi.
Kayserispor karşısında kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyonun etkinsiden kurtulamadı. Ve o dakikadan itibaren oyundan koptu. Gününde olsa Kayseri maçını 2 golle kapatırdı. Hamza Hamzaoğlu onu neden oyunda tuttu derseniz?
Deniz Kadah sahadaysa, her zaman rakip üzerinde baskı kurar ve önemli bir tehdit oluşturur. Yani rakibin öne çıkmasını engeller. Hamza hoca da bunu istedi ve Deniz’i oyundan almadı. Bana göre doğru olanı da yaptığını düşünüyorum.
Emre Güral, performans anlamında beklentimin altında kaldı ancak tabelaya adını yazdırmak önemlidir. Skora etki etti.
Souleymane Doukara, 90 dakika boyunca takımın en etkili oyuncularının başında geldi.
Rakibi zorladı, gol attı, pozisyon üretti.
Yere geldi; yaptığı hareketler ile taraftarı ateşledi.
Antalyaspor’a faydalı olacak bir oyuncu profili çizdi.
Açıkçası ben çok beğendim.
Tek handikapı; Eto’o’nun yerine alınmış olması. Yani bizler Doukara’dan, Eto’o performansı beklemeyelim. Eto’o’nun yerini doldurmasını istemeyelim.
Bu, üzerinde ciddi bir baskı yaratır. Zaten kendi kalitesi ile Antalyaspor’a faydalı olacak bir oyuncu olduğunu bugüne kadarki performansıyla gösterdi.
Oyuna katkısı çok fazlaydı, ancak Eto’o’nun yakaladığı istatistikleri yakalayabilir mi bekleyip göreceğiz.
Kaleci Ferhat’ı ise sona bıraktım.
Çünkü, akşam maçı televizyonda tekrar izlediğimde, maçtan sonra Ferhat’ın gözyaşlarını gördüm.
İşte o gözyaşları, sadece Ferhat’ın değil; bütün takımın üzerindeki baskının, azmin, hırsın patlaması ve dışa vurumudur.
Bugünkü bulunduğu konumu asla hak etmeyen, sadece yanlış yönetim politikaları ile bu noktaya gelen takımın ‘Artık yeter’ demesidir.
İşte onlar; kaçanların değil, savaşanların gözyaşlarıdır…