Japonya ile ilgili yazımızın bu günkü konusu, Coğrafi yapısı ve tarihsel gelişimi olacak;
Japonya, Asya kıtasının doğu kıyısı açıklarında yay gibi uzanan çok sayıda ada ve adacıklar(6852) zincirinden oluşur. Bu adalar; kuzeyden güneye Hokkaido (78,513km2) , Honshu (230,722 km2),Shikoku(18,722km2)ve Kyushu (41,983km2)adlı dört büyük adadan oluşur.
Görüldüğü üzere Türkiye’nin yarısı kadar bir toprak büyüklüğüne sahip olmasına karşın 130 milyon nüfusu vardır. Yani Türkiye’den 2 kat fazladır.
Japon adaları mutedil bir iklim kuşağında olup, Kore, Çin ve Güneydoğu Asya ülkelerini etkileyen muson rüzgarlarının etkisi altındadır. Dört mevsim birbirlerinden kesinlikle ayrılır. Ilık ve çok nemli olan yaz, Haziran ortalarından sonra başlayan ve genellikle dört hafta süren yağmur mevsiminden sonra gelir.
Kuzey Japonya hariç kış genellikle mutedil, çoğunlukla güneşli geçer.
Eylül ayında, yağan sağanak yağmurlar ve tayfunlar nedeni ile doğal afetlere çok sık karşılaşılmasına karşın, ilkbahar ve sonbahar Japonya’nın en güzel mevsimleridir. Özellikle İlkbaharda Nisanın ilk haftası açan yabani kiraz ağaçları(SAKURA)bu ülkede bayram şenliklerine neden olur. Görülmeye değer görüntüler oluştururlar.
Ayrıca Buda’nın yaş günü olara kabul edilmesi nedeni ile dinsel yönden de Japon halkının değer verdiği sayılı günlerindendir. Çok kısa ömürlü olan bu çiçeklerin dökülmesine kadar geçen bir haftalık süre içinde, bu çiçeklerin altında pirinç rakısı (SAKE)içmek bir gelenektir.
Sonbaharda da, Akçaağaçların(MOMİJİ) yapraklarının o muhteşem kırmızı renge dönüşmesinin yarattığı doğal güzellik de Japonya için ayrı bir ritüeldir.
Yağış bol olup, yıllık ortalaması 1000-2500mm.arasında değişir. Ülkenin kuzeyine ve Japon denizine bakan yüzünde kar yağışı çok olduğundan, kış sporları için geniş olanaklar sunar.
Japon halkı her mevsimi değerlendirme konusunda oldukça bilinçlenmiş olup kış mevsiminde kayak, buz pateni, yaz aylarında ülkenin her yerine yaygın olarak tesis edilmiş yüzme havuzlarında ve adaların nadir plajlarında yüzmeyi çok severler. Bu sporları yapmak için teknik ve ekipman olanakları sınırsızdır.
Çok miktarda düşen yağmur ve mutedil iklim koşulları, ülkeyi baştan başa kaplayan zengin ormanların ve Japonya ya has endemik bitki örtüsünün yetişmesine olanak vermiştir.
Japonlar bu doğal güzellikleri yerinde görmek için dağ, bayır demeden sırt çantalarına gerekli ihtiyaçlarını alarak yürüyüş (TRAKCING, JOGGING) yaparlar. Yürüyüş parkurlarına ulaşımda toplu taşıma vasıtalarını kullanırlar.Gezi sonunda sırt çantaları ile götürdükleri çöplerini, durak veya tren istasyonlarındaki geri getirip çöp kutularına atarlar.
Japonya’nın adaları; birçok küçük, büyük liman ve kumsal ile kayalık bir dar kıyı şeridi verirken, aynı zamanda sayısız vadileri, hızlı akan nehirleri, suyu temiz gölleri ile birlikte Japonya yüzölçümünün %71 ‘ni kapsayan geniş bir dağlık araziye sahiptir.
Bu dağlık arazinin ortalama yüksekliği 2000m. nin üzerine çıkmakta ve en yüksek zirvesi de Fujiyama (FUJİ SAN)olup 3.776m.ye ulaşır. Volkan olan Fujiyama en son 1707 de püskürmüş olup halen suskunluğunu korumaktadır. Ancak üzerinde bulunan izleme istasyonu ile devamlı dinlenmektedir.
Bu dağa dinsel kıymet verdikleri içinde FUJİSAN olarak çağırırlar.
Bunun gibi değer verdikleri kimselere(DAİBUSAN,NİZAMUSAN) ve ülkenin doğal güzelliklerine ve değer verdiklerine saygı göstermek için bu “SAN” takısını kullanırlar.
Ülkede halen aktif 67 yanardağ bulunmaktadır. Bunları yamaçları, dinlenme ve şifa arayan Japonların kaplıca olarak kullanmasına elverişli sayısız (ONSEN)tesisleri ile doludur.
Bu volkanik etkinlik, jeolojik yönden toprağın hala yerleşmekte olduğu anlamına gelmekte ve çok sık hafif yer sarsıntılarına neden olmaktadır. Bazen yakın tarihlerde olan SENDAİ ve KOBE depremleri gibi büyük ve şiddetli büyük depremlerde(DAİJİSHİN)meydana gelmektedir.
Bütünüyle ele alındığında Japon coğrafyası heyecan verici güzellikler ve görüntülerle doludur…/