Atölyeme giren iki çekik gözlüden şişmanca olan;
“ Ben de ressamım.” dedi ve çantasından çıkardığı iki sergi katalogunu imzalayarak bana hediye etti. Ben de dışarıdaki kartpostallarımdan iki tanesini onlara vermek istedim.
Kartpostalların arka yüzleri boştu. Hemen birisinin karikatürünü çizip verdim. Çok memnun oldu. İkinci misafirin karikatürünü çizerken o da benim resmimi çizdi.
G. Koreli olduklarını EXPO için geldiklerini söyleyince; biraz daha sohbeti koyulaştırdık. Orada çektikleri fotoğrafları gösterdiler.
Vali bey, Menderes bey gibi protokolün ön sırasında; onların da Başkanlarıyla olan fotoğraflarını gösterdiler.
Duygulandım.
Sen ben demeden mütevazı bir şekilde dostluk kurmayı becerebilen insanlar bunlar.
Young-Gyu Kim Ph.D
HANLYO UNIVERSITY / Vice-present
Ve
Seung-jeong Lee
HANLYO UNIVERSITY / President
…
Uçağa yetişeceğiz deyip ayrıldılar.
Biz de; beni benden iyi tanıyan, gören bilenler ofislerine gidince; “merhaba, hoş geldiniz” bile diyemeyecek kadar gururlanıyorlar!
Onlar da insan, bunlar da insan!
Farkı fark ettiniz değil mi?
:::: ::::
BİSİKLETLİ POLİS OLUR MU?
Valla Kaleiçi’nde bundan yıllar yıllar öncesi; yine bisikletli polis ekipleri kurulmuştu.
Biraz göbeklice olan bu ekipler; o zaman daha sakin ve az kalabalık olan Kaleiçi’nde bir müddet görev yaptılar, yaptılar sonra aniden kayıp oldular!
Son zamanlarda iki bisikletli polislerimizi devriye gezerken görünce önce şaşırdım, sonra sevindim.
Konuşmadan, sadece bisiklet sürerek devriye gezen polislerimizin; Kaleiçi’ndeki vatandaşa veya esnafımıza nasıl yardımcı olacaklarını ben bilemiyorum.
Bir olay, bir şikâyet olduğunda; ALO POLİS 112, santral, sonra polis ondan sonra da bu polise mi ulaşılacak acaba?
“Biz Kaleiçi polisleriyiz. İşte telefon numaramız” diyerek bir kartvizitlerini tanıştıkları kişilere bıraksalar iyi olmaz mı?
Boş boş pedal çevirmenin bence bir anlamı yok!
Ötekiler kayıp oldular; bunlar olsun biraz dursunlar.
Kaleiçi kendini güvenlikte hissetmek istiyor
Bu projeyi uygulayan; Antalya Emniyet Müdürlüğü’ne teşekkür ederiz.
:::::: :::::
FUARLAR SAĞLIKLI MI?
Duyarız ki; Cam Piramit’te, Karaalioğlu Parkı’nda “yiyecek ve içecek fuarı” açıldı diye!
Ya da “kermes” var derler.
Benim fırsat bulup gezdiğim hiçbir fuarlarda; hijyen kuralları diye bir kural yoktu.
Şehir isimleri adı altında açılan bu etkinlikler; toz, toprak, pislik, gürültü ne ararsan var!
Belediyelerimiz ve gıda denetim kurumlarımızın bu tür yerlerde hiçbir aktivitelerini ne duydum ve ne de gördüm.
Satış ortamı ve hizmet edenlerin kılık kıyafetleri; her türlü toplumsal hastalıklara, salgınlara davetiye çıkartacak cinsten olmaktadırlar.
Hâlbuki Belediyelerimiz ve gıda denetim kurumlarımız görevleri gereği; işyerlerinde bu tür “sağlıksız ortam” gördüklerinde hemen gerekli kanuni cezaları kesmektedirler.
Fiyatların da ayrıca denetlenmesi gerekmektedirler.
Her satılan şeyler üzerinde mutlaka bir “fiyat etiketi” olması gerekmez mi?
…
HATIRLATTIM
Çoluk çocuk, yaşlı genç koşarak bir gezi, bir eğlence olarak gidilen bu yerlerde; her türlü gıda zehirlenmeleri vs. hastalıklara yakalanması mümkündür.
Esnafta aranan “hijyen” kuralları; bu tür faaliyetlerde de mutlaka halkın sağlığı açısından uygulanmalıdır.
Doğru mu?