Köroğlu bir şiirinde:
“Delikli demir icat oldu; mertlik bozuldu” diye sitem eder.
Çünkü kılıç, pala ile savaşanlar; tüfek icat edilince göğüs göğse değil de uzaktan uzağa ateş etmeye başlarlar.
SİNEMA, TV!
Tarımla, ticaretle uğraşan Antalya’ya “Altın Portakal Film Festivali” kazandırılmış yıllar öncesinde.
O zaman ya da bu zaman fark etmez ama hep filmler; ya İstanbul’da ya da doğuda çekilirdi.
Sinemanın sanayisi yine de İstanbul’da idi.
Antalya’da sadece sinemalar vardı. Çekilen yerli yabancı filmleri gösterirlerdi. Yazlık ve kışlık sinemalar dolup dolup taşardı.
Bazen; ya Antalya’da veya ilçelerinde çekilen filmler de olurdu.
Ama Antalyalı sinemayı ve sinema artizlerini çok severdi.
Herkes festival kortejinin geçeceği yollarda heyecanla onları beklerdi. Onların üstü açık otolarda geçişleriyle Antalyalılar mutlu olurlardı. Hangi film, hangi yönetmen, hangi oyuncu ödül almış; onlarla ilgilenmezlerdi. Çünkü onların meraklıları farklı idi.
Son on senede; TV kanallarının çoğalmasıyla ve teknolojinin gelişmesiyle; yerli tv dizilerinin çekilmesine hız verildi.
Sinema artizlerinin yaşlanmaları, sinema yerine TV dizilerinde rol almaları; maalesef sinemanın sonunu getirdi.
Festivalin heyecanı kalmayınca; dışarıdan yaşlı ve daha yaşlı oyuncular, yönetmenler getirilip; kortejle Antalyalılara gösterdiler.
THE END yani SON
Evet, her filmin bir sonu olduğu gibi; Yeşilçam’ın çektiği halk tipi filmlerin de bir sonu geldi.
Sinemalar AVM’lerde vakit geçirmek isteyenleri avuttu.
Komedi filmleri çoğaldı. Halkın anlamadığı sanatsal (!) filmler çoğaldı. Halk aradığını bulamayınca; teselliyi dizi filmlerini izleyerek oyalandı. Ve bir müddet sonra TV dizilerinin kaliteleri de arttı. İzleyiciler hangi diziyi seyir edeceğini bilemez oldu.
Eşim gibi “ bir o kanalı açıyorum, bir ötekini. “ diyerek dizi izleme hastası oldular.
NETİCE
TV kazandı.
…
FOX TV’deki “O HAYAT BENİM” dizisi yönetmen ve oyuncuları Kaleiçi’nde bir çekim yapmak için geldiler.
Kameraların ve oyuncuların ayrı ayrı gelmeleri nedeniyle fazla dikkat çekmediler.
Ama bendeniz onları gelirken ve giderken “paparazzi” magazin muhabirleri gibi görüntüledim.
Konuşma olmadı, görüşme olmadı. Telaşla gelip gittiler.
BEN ÇOK SEVİNDİM
Kaleiçi’nde taa İstanbul’dan kalkıp film çekmeye gelmeleri çok güzel bir olaydı benim için.
Keşke onlar gibi başka başka sinema ve TV yapımcıları da gelseler; Antalya ve Kaleiçi’nde böyle çekimler yapsalar ne iyi olur!
Bekliyoruz gelsinler.
:::: :::
TURİST PARASINI KAYIPETTİ
Genç bir Japon veya Koreli Hanım turistin; telaşlı telaşlı dolaşmasına anlam verememiştim!
Bir esnaf arkadaşın dükkânı önünde:
“Sor bakalım ne kadar düşürmüş?” diye konuşmaları duyunca merakla bende yaklaştım.
Turist İngilizce 215.- TL ‘ye yakın bir para söyleyince; parayı bulan aile ikna oldu ve parasını turist kıza geri verdiler.
Çok çok sevinen turist kız aldığı paradan bir kısmını bulanlara geri vermek istedi. Onlar kabul etmedi.
NE GÜZEL BİR TESADÜF?
Parayı bulanlarla kayıp eden turist aynı yerde karşılaşıyorlar.
Ve sorun “olumlu” bir şekilde çözümleniveriyor.
…
İşte bizlerin; gerek Türkiye’de ve gerekse Kaleiçi’nde böyle örnek davranışlara ihtiyacı var!
Kimin malı, parası, eşyası olursa olsun; sahiplenmeden yetkililere teslim etmemiz gerekir.
Bulanlara ben de sizin gibi tekrar teşekkür ediyorum.