Evrende her şey bir düzene tâbidir.
Kainatta kuralsız yaşanmadığı açık gerçektir.
Tüm canlıların aksine duygu ve tutkularına sınır koyulamayan tek canlı insandır.
Ormanların kralı karnı doymuş aslan, yanından gecen ceylana dönüp bakmazken, suladığınız bitki ihtiyacından fazlasını saksıdan salar…
İnsan, sınırsız tutkularıyla hep daha fazlasını ister.
Dünyayı yese doymaz, karnı tok olsa saklar, biriktirir. Hiç ölmeyecek, biriktirdiklerini götürecekmiş gibi yığar.
Duygularına sınır konulmadığı için, diğer insanların hakkına da göz diker.
İnsanın, başka insanların hakkına saldırısı ki günümüzde yaşanan küresel felâketlerin, ülkelerin diğer ülkelere zulmünün yanı sıra, bireysel boyutta erkeklerin kadına hatta çocuklara şiddette açıkça gösterdiği gibi, bu kuralsızlık, bütün canlıların ve evrenin varoluşunu tehlikeye attığının kanıtıdır.
Beşeri hayatta kuralları kanunlarla, hukuk yoluyla devlet koyar.
Çağdaş toplumların bireysel hakları öncelikle devlet himayesindedir.
Nitekim; ‘Temel insan haklarına dayalı, kadın erkek eşitliğine duyarlı, sosyal devlet ilkesine uygun, adil, etkili ve süratli usul ve düzenlenmiş bu kanun kapsamında ç-maddesinde kadınlara yönelik cinsiyete dayalı şiddeti önleyen ve kadınları cinsiyete dayalı şiddetten koruyan özel tedbirler ayrımcılık olarak yorumlanamaz’ der.
Kanunlar der de; toplumumuzda kadınlar ancak, erkekler üzerinden tanımlanıyor...
Kadınlar illa bir babanın kızı, bir erkeğin karısı olmak ve eşinin statüsüyle toplumda yer edinme çabası hâlinde kendilerini ifade etmek için erkeklerin himayesini kabul etmek zorunda kalıyorlar.
Dünya ülkelerinin pek çoğundan önce seçme ve seçilme hakkını elde etmiş cumhuriyetin kadınları olmamıza rağmen bu kabulün adı ‘Öğretilmiş Çaresizlik’.
Peki ‘Öğretilmiş Çaresizlik’ nedir? elbette salt kadınlara ait bir kabul değil...
Hayatının bazı alanlarında aynı ya da daha kötü sonuçlar alan kişi başarısızlığa kendini inandıracaktır. Başkalarının veya kendinin olumsuz yaşamı kendisini bu hâlden kurtulamayacağı sanısına kaptıracaktır. Olumsuz çevre koşullarında büyüyen bir fert kendisinin bu atmosferden etkileneceğine inanmakta ve asla kendi hayatını dizayn edeceğini düşünmemektedir.
Sürekli eleştiri alan veya başarılarının motive edilmemesi kişiyi bundan sonra yapacağı işlerde harekete geçirmeyecektir.
Nitekim her hamlesi başarısızlıkla sonuçlanan kişi hayatının hep olduğu gibi monoton bir şekilde devam etmesini isteyecektir. Aynı stresli iş veya aile ortamında yaşayan bireyin aynı şekilde çaresizliği öğrenmesi gibi...