Biz toplumca unutmayı seviyoruz. Çocuklukta yaşanan travmalar gibi unutmayı seçiyoruz…
İnsanlar yaşadığı travmayı bastırır, bastırır ve sonunda onları unutmaya yönelir ya..
Bakarsanız unutkanlık bütün dünyanın sorunu…
Yaratılmış bir sorun aslında…
Toplumları unutmayı, unutturmayı öngören bir tüketim sistemi var.
Arkadan geleni piyasaya sürmek, kabul ettirmek ve tüketmek için eskiyi bertaraf etmek gerekiyor.
Bu nedenle kitlelerin hafızası ile oynayan bir sosyo-ekonomik hatta küresel bir yapı var.
Önce tarihimizi sonra toplumumuzu, nihayet ülke olarak kendimizi unutma ve inkar aşamasındayız.
Kimse kimseyi önemsemiyor, ciddiye almıyor, sırtını dönüyor. Birbirinin değerlerini unutuyor…
Düşünsenize adına toplum dediğimiz, ilişkiler yumağı ağı olan sistemin içinde; zenginlik, yoksulluk, mutluluk, mutsuzluk, acı, hüzün, ihanet, vahşet , sömürü, cinayet, savaş, işgal, göç her şey var!
Bir insanın tüm bu olup bitenleri yok sayması, görmemiş gibi davranması, olanlara sırtını çevirmesi, insanın diğer varlıklardan farkını inkâr etmesi anlamına gelmez mi?
Bellek olmadan yaşam anlamlı olamaz.
Unutkanlık bir virüs halini aldı.
Aklımızı unutur olduk…
Hafızanızı çalıştırmanın yollarını araştırın, bir gün size lazım olacağı gerçeğini unutmadan..!