ANTALYA SEVDALISI

Yayınlanma: 11.04.2018 06:45 Güncelleme: 11.04.2018 06:45

Antalya’nın ilk mimarı olduğunu, Antalya sevdalısı olduğunu, yetmişinden sonra şairliğini keşfetmiş ve âşık olduğu bu kente dair yüzlerce şiir yazmış olduğunu ve hakkında en detaylı yazıyı, Akıltopu gibi Antalya Sevdalısı olan Hüseyin Çimrin’in “Antalya Sevdalısı Tarık Akıltopu” başlıklı yazısı ile öğrendim. Kendisi ile yapılan bir-iki röportaj olsa da Akıltopu’nu anlatan tek makale Hüseyin Çimrin’e ait. Tarık Akıltopu, babası Antalya’ya tayin olduktan bir yıl sonra 18 Mart 1918’de Antalya’nın Kışla Mahallesi’nin Kemiklik semtinde dünyaya gelmiş. İlkokulda, sonraki orta ve lise öğrenimini bugünkü Antalya Lisesi’nde tamamlamış. Tarık Akıltopu, bugünkü adı ile Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi’nin Mimarlık Bölümüne kayıt olmuş. Rahatsızlığı nedeniyle öğrenimine birkaç yıl ara vermek zorunda kalan Akıltopu, 1949 yılında bu fakülteden mezun olarak, Antalya’ya dönüp Antalya’nın ilk mimarı olarak, Antalya’nın ilk mimarlık bürosunu açıyor. 1953 yılında Ajun Hanım ile evleniyor. Bu evlilikten sırasıyla Haluk, Selçuk, Sema adında üç çocukları oluyor. Baldızı Olcay Hanım 1961 yılında evlenince de, CHP eski genel başkanı Deniz Baykal ile bacanak oluyor. Daha fazlasını www.tarikakiltopu.com’dan ulaşabildim, yüzlerce şiirini ve Antalya sevdasını okudum. Tarık Akıltopu, tam bir Antalya sevdalısı “Ne olacak bu Antalya’nın hali” diye takılanlara, hiddetlenir; iri cüssesi ile ayağa kalkıp, masaya hızla vurur, bir aslan edasıyla  “Arkadaş, ben hiçbir kimsenin, Antalya’mı mahvetmesine izin vermem!” diye adeta kükrermiş. Nur içinde yat TARIK AKILTOPU BEN ANTALYALIYIM Bu memleketin Yetmiş senedir. Sıcağını çeken benim, Senelerce ; Ekşi Portakalını yiyen, Kireçli sularını içen Benim. Tozlu, Topraklı Yollarında koşturup, Çelik çomak oynayan Benim. Frenk yemişini yiyen, Arıklarında çimen, Ene diyen. Gari diyen, Agam diyen Benim. Ben Antalyalı Deyilim de neyim? ANTALYAM Benim bir Antalya’m vardı, Portakal çiçeği kokan, Benim bir Antalyalım vardı Ene, Abu Gari diye konuşan, Birbirini tanıyan, kucaklaşan. Ne çiçek kokusu, Ne agamı. Abusu kaldı Ne birbirini tanıyan, Nerde benim Antalyalım? Nerde benim Antalya’m? HATIRLAR MISIN? Hatırlar mısın o günleri? Yirmibeşli seneleri Kuyudan su çektiğimiz Taşlıkta yemek yediğimiz, Deli Zühre’yi, Davulcu Beşi’yi, Çalgıcı Kör Ali’yi Hatırlar mısın? Duvarlı bahçede Uçurtma uçurmadın mı? Pali Bahçesinde Top koşturmadın mı? Bak dostum Sen Ene’yi, gari’yi, Abu’yu Unuttun mu? Antalya Türkçesi idi. Hele sana agam diyenleri? Arafa’nın faytonuna Hiç binmedin mi? Şarampol’deki Kanlıçay’da Hiç çimmedin mi? Dostum Yoksa sen Antalyalı Değil misin?

Devamını Okumak İçin Tıklayınız