Gayrimenkul sektörünün gündemi yeşil dönüşüm

Yayınlanma: 10.12.2021 13:33 Güncelleme: 10.12.2021 13:33

GAYRİMENKUL sektörünün Türkiye'deki en büyük kuruluşları ve temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen 9'uncu Gayrimenkul Liderler Zirvesi'nde, sektöre ilişkin birçok sorun ve çözüm önerisinin yanı sıra, teknolojinin kullanımı ve çevresel sürdürülebilirlik konuları ele alındı. Paris İklim Anlaşması çerçevesinde tüm dünyanın iklim değişikliği kriziyle mücadelesinin öne çıktığı bu süreçte gayrimenkul sektöründe de en önemli konu başlıklardan birini çevreci ve yeşil konut projeleri oluşturuyor

Zirvenin açılışında Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER) Başkanı Mehmet Kalyoncu, İstanbul İnşaatçılar Derneği (İNDER) Başkanı Nazmi Durbakayım, Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı (KENTSEV) Başkanı Haluk Sur, Türkiye Değerleme Uzmanları Birliği (TDUB) Başkanı Yaşar Bahçeci gibi isimler söz aldı. İkinci oturumda ise gayrimenkul sektöründe çevreci sürdürülebilirlik ve projelere yansımasının önemi konusu ele alındı. NEF Yönetim Kurulu Başkanı Erden Timur, Ege Yapı Başkanı İnanç Kabadayı, Helmann Yapı Başkanı Selman Özgün ve Ağaoğlu Şirketler Grubu CEO'su Burak Kutluğ konuşmacı olarak katıldı. Sektör temsilcileri döviz kurundaki artış ve inşaat maliyetlerinin yükselmesinin yanı sıra en önemli sorunlardan biri olarak belirsizliği gösterdi. Pandemiyle birlikte tüm ülkelerin genel sorunu haline dönüştüğü belirtilen enflasyon da sorunlar arasında gösterildi. ANADOLU'DA YAPAY ŞEHİRLER ÖNERİSİ İNDER Başkanı Nazmi Durbakayım, gelişmiş ülkelerde yüzde 20-35 arasında olan, Türkiye'de yüzde 50'lerdeki arsa payını, insanların uygun fiyata konut sahibi olabilmesinin önündeki en önemli ana hammadde sorunlarından biri olarak gösterdi. Nazmi Durbakayım, büyükşehirlerde yığılma yerine Avrupa'daki gibi 200-500 bin nüfuslu, insanların işine bisikletle veya yürüyerek gidebildiği yatay şehirler kurulmasının enerji tasarrufu ve doğru kullanımı açısından önemli olduğunu anlattı. Arsa dışında beton, demir, çimento, alüminyum gibi Türkiye'nin sahip olduğu diğer ana hammadde ürünlerin doğru kullanımının önemine dikkati çeken Durbakayım, "Kullanılan malzemelerde de birtakım değişikler yapılmalı. Örneğin ahşaba biraz daha ağırlık vermek, bodrum katlardan vazgeçmek, anlamsız çatı araları yapmamak gibi birtakım lüks donanımlardan vazgeçmeliyiz. Yeter ki ana binasına sahip olsun gibi maliyetleri ulaşılabilir rakamlara indirmeliyiz. Sonradan isteyen altın da kaplayabilir gibi" dedi. YEŞİL ÇEVRECİ BİNALAR Konutta yabancı yatırımcının da ülkemize gelmesiyle çevreci bina farkındalığının arttığını anlatan GYODER Başkanı Mehmet Kalyoncu, artık sadece maliyet odaklı değil, çok daha değer katılan ürünün satılabildiğini belirterek, karbon salınımını azaltma taahhütleriyle ilgili öncelikle inşaat ekipmanları ve malzeme seçimlerinin değişeceğini kaydetti. Kalyoncu, "Bu kesin ve en kolayı da bu. Kullanılacak ürünler türüne göre çevre ve insan sağlığına etkileri, karbon emisyonları, enerji ve su tasarrufu gibi konular belirleyici performans faktörleri haline gelecek. Artık insanlar bunları sorgulayacak ve sektörümüze değer katan hizmetler olacak. Bunlara dikkat edilmeye de başlandı ve birçok projede yeşil çevreci binalar inşa ediliyor. Standartlar ve performans hedefleri koyan yeşil bina sertifika sistemleri gayrimenkul sektörünün olmazsa olmazı haline gelecek" diye konuştu. GERİ DÖNÜŞTÜRÜLEBİLİR DOĞAL MALZEME Helmann Grup Yönetim Kurulu Başkanı Selman Özgün, inşaat ve barınma olarak gayrimenkul sektörünün dünya karbon salınımının yüzde 40'ını oluşturduğunu belirtti. Özgün, yeşil binaların da gökdelenin çatısına, balkonuna çimen ekerek, yapay ağaçlarla süslemekle olamayacağını söyledi. Özgün, "Gerçek yeşil bina, geri dönüştürülebilir doğal malzemeler ve tekniklerle üretilmiş, en az enerjiyi tüketen ve mümkünse tükettiğinden fazlasını üreten binalardır. Dünyamızı doğamızı en çok kirleten betonarme üretim tekniği bina yaparak sonra birkaç yeşillik ilave ederek gerçeklerle yüzleşemeyiz. 1 ton ahşap elde etmek için 2,91 milyon BTU, 1 ton beton için 86,31 milyon BTU enerji gerekir. Aynı miktar üretimde 30 kat fark var. Ağırlıkları da düşünüldüğünde fark 300 kata kadar çıkmaktadır" dedi. BETONARME YAPI SİSTEMİ MASAYA YATIRILMALI Türkiye'deki binaların 40-60 yılda ömrünü tamamladığını, yılda yaklaşık 500 bin eski konutun yıkıldığını ve moloz atığı miktarının 100 milyon ton-5 milyon kamyon olduğunu dile getiren Özgün, şöyle konuştu: "Betonarme yapı sistemi, mimarlar, mühendisler, meslek odaları ve ilgili bakanlıklarca sektörün tüm bileşenleri tarafından mutlaka masaya yatırılmalıdır. Geri dönüştürülemeyen moloz atıklar bir gün tıpkı müsilaj gibi karşımıza büyük bir sorun olarak çıkacak. Yıkılan beton binaların molozlarını ayrıştırmak imkânsız. Bu yüzden geri dönüşüm oranı yüzde 1-2 civarı. Molozlar hiç ayrıştırılmadan ya denizlere boşaltılıyor ya vahşice doğaya atılıyor. Tek çözüm, geri dönüştürülebilir doğal malzemelerle inşaata yönelmek. Artık betona alternatif ürünlere yönelmemiz gerekiyor. Şirketler yavaş yavaş betona alternatif arayışına girmeye başladı. Bizler de projelerimizde aşama aşama bunu uygulamaya başladık."

Devamını Okumak İçin Tıklayınız