KALEİÇİ’NDE KURBAN BAYRAMI
Yıllardır Kaleiçi’nde yaşıyor ve çevremi; bir sanatçı ve köşe yazarı olarak gözlemliyorum. Vaktim ve fırsatım olsa; dününü yaşamadığımız Kaleiçi’nin hiç olmazsa yaşadığım günlere ait yaşayan ne varsa fotoğraflamak istiyorum. Evlerini, sokaklarını, insanlarını, dükkânlarını, çeşmelerini, ağaçlarını, kuşlarını, böceklerini ve en önemlisi günlük yaşamı belgelemek istiyorum. BU ADAM NE YAPIYOR? Diyenler çıkıyordur mutlaka! Ama bu işleri yapan başka insanlar olmadığı için; kendime mecburen “vazife” kabul ediyorum. Şikayetçi değilim. Tanık olduğum olayları anında kayıt altına alıyorum. HÜRSES GAZETESİ ve daha önceleri de ANTALYA GAZETESİ bana yardımcı oldular. KALEİÇİ’nde yaşanan iyi veya kötü olayları sizlerle paylaşmama yardımcı oluyorlar. Onlara da teşekkür ederim. … KALEİÇİ’NDE KURBAN BAYRAMI Dün vardı, bugün ise maalesef yok! Ne bir koyun sesi veya keçi sesi bile duyulmuyor bahçelerden? ESKİDEN genellikle Korkuteli ve yaylalarda kekikle beslenen koyunlar ve keçiler; Kurban Bayramı’ndan birkaç gün önce getirilir bahçelere konurdu. Ev halkı ve çocuklar onlara ekmek, kavun karpuz kabuğu yedirirlerdi. Sırtına boya ile işaretler koyarlardı ki karışmasın diye. Evlerde baklava, sarı burma ve kadayıflar hazırlanır ve pişmesi için İzmirli Nedim Usta’nın fırınına gönderilirdi. Arefe günü mutlaka kabir ziyareti yapılırdı. Kurbanlıklar Meydan’da satılırdı. Antalyalılar daha çok keçi keserlerdi. Bayram namazına erkekler gidince, ev hanımları kasaplık malzemeleri bahçeye hazırlardı. Genellikle kurban kesmek için gezen tanınan bilinen kasaplar çağrılırdı. Kurbanları zeytin ağacı dibinde kesmek bir adet olmuştu! Kesilen kurbanlar; bir kısmı ev halkı için, bir kısmı da komşulara ayrılıp hemen dağıtılırdı. Çocuklar tüm bayramlarda ilk ziyaret onlar yapardı. Onlara bayram harçlığı mendil içinde verilirdi. Derileri genellikle THK adına toplayanlar; kamyonetle gelenlere verirlerdi. Onlar da mutlaka karşılığında bir makbuz verirlerdi. İKİNCİ GÜN: Önce en yakın akrabalar ziyaret edilirdi. Gelenlere; şeker, kolonya tutulur ve tatlı ikram edilirdi. Çay kahve içmeden bırakılmazdı misafirler. Kapılar dört gün boyunca hep açık kalırdı. EĞLENCE: Yılmaz Çay Bahçesi, Damdan Aile Çay Bahçesi ailelerin gezmek için tercih ettikleri yerlerdi. İtfaiye’nin olduğu yerde döner salıncak vardı. Biraz ilerde; biletli “eşya piyangosu” çekilişi yapılırdı. Ütüler, fırınlar, ufak TV’ler, radyolar çıkardı bu çekilişlerde! En büyük ikramiye ise “buzdolabı” idi. Ufak teknelerle (10-15 kişilik) şelale ve mağaraya gezilere giderlerdi. KARANLIK Kaleiçi eskiden çok karanlıktı. Sokak lambaları bile yoktu. Ve daha neler neler yaşanırdı ANTALYA KALEİÇİ’nde! Bilenler biliyor. Bendeniz de sizler için bu bilgileri komşumuz kaptan KEREM YÜCEKAN’dan dinledim ve aktardım. Kendisine teşekkür ederim. … BUGÜN: Bugünkü KALEİÇİ, dünkü KALEİÇİ gibi değil. Ama biz anlatarak da olsa yaşatıyoruz, unutmuyoruz. O bile yeter!