PARKTAKİ BİRACILAR!
Parklar; gelmiş geçmiş belediyelerimizin hemşerilerine sundukları en güzel armağanlardır. Antalya’mız bu yüzden çok şanslıdır. Parklarımız çoktur. Bir belediye başkanımızın sulu parklara yani havuzlu parklara yer vermesiyle bu sayı daha da artmıştır. Siz de dikkat ettiniz mi bilmem; havuzlu parklarda insanlar her nedense fazla oturmazlar. Öyle parklar hep boştur. Gelip geçerken görüyorum Dedeman semtindeki parklar hep boştur. Havuzlar estetik olarak güzeldir ama bizde abartmalı yapıldığından; çok yer kaplamakta, gezme alanlarını daraltmaktadırlar. KARAOĞLAN PARKI MI? KARAALİOĞLU PARKI MI? Bilenler bilir, bilmeyenler duysunlar: şimdiki bu parkın yerini veren muhterem; “Size bu arsayı veririm ama parka da benim adımı vereceksiniz!” demiş! Kimse de çıkıp diyememiş ki: “Sizin adınız çok uzun, bunun yerine daha bir kısa ad koysanız!” … Ben; Bülent ECEVİT’in adını çağrıştıran “KARAOĞLAN” ismiyle bu uzun isim yer değiştirse iyi olur diye yazmıştım. Bunu neden söyledim? Bu parka gezmeye giden insanların % 90’ı “KARAOĞLAN PARKINA GİDİYORUZ” ya da “ KARAOĞLAN PARKI NEREDE?” diye hep konuşuyorlar veya soruyorlar! Aklıma gelmişken hatırlatayım dedim de! … Hıdırlık Sokağı’n bir kısmı; “Çiçek açan sokaklar” yarışması nedeniyle örnek bir çalışma yapılarak; büyük saksılar içine konulan yüzlerce ağaç ve çiçeklerle süslendirildi. Önce yadırgadık, sonra alıştık ve şimdi de çok sevdik! Bu sokağın bitimi; Yat Limanı’na dönülen yerdeki boşluğa da Belediyemiz “isimsiz” bir park yaptı. Yat Limanı’na inenler veya oradan “Karaoğlan Parkı” veya “Üçkapılar” , “Kesik Minare” gibi yerleri görmeye gelenler mutlaka bu parkı gezip görmeye başladılar. Çevredeki eserlere zarar verildiği için; burada devamlı nöbet tutarak önlem alan zabıtalarımız var. Parktaki çiçekleri kontrol eden, onlarla devamlı ilgilenen ziraat mühendislerimiz var. Bu parkta her şey güzel; güzel olmasına da ah bir de oradaki eserlere, çiçeklere insanlarımız zarar vermeseler. BİRA içecek sanki başka hiçbir yer kalmamış gibi; surların üzerinde veya banklara oturup devamlı bira içenler var! Yasak mı? Bilemiyorum! Ama böyle güzel bir parkta oturup, o güzel manzarayı seyir etmek varken; bira içerek kafayı tütsülemenin ne anlamı var ki? Galiba onlara hiç kimse bir uyarıda bulunmuyormuş. Avrupa’da nasıl bilmiyorum ama böyle bir nezih parkı görmek için gelen onlarca turist ve ailenin yanında bira içerek; farklı bir intiba bırakmak bence hiç de hoş görünmüyor! Sizler ne dersiniz! Orada bira içip şişelerini oraya atsınlar mı? Yoksa hiç mi içmesinler! Ben bilmiyorum da! ::::: KALEİÇİ’Nİ NEDEN OTOPARK YAPTILAR? Güzelim tarihi Kaleiçi; resmen belediyemizce bir milli otoparka dönüştürüldü! Adı ile yaptığı iş arasında hiçbir ilgi bulunmayan et’li bir firma; Kaleiçi’nin sadece ve sadece girip çıkan otolarından “nasıl” para alabilirim hesabı yapıp; ortaya fiyatlar koyuyor! 0-1 saat arası ücretsiz 1-3 saat arası 5 TL 3-5 saat arası 7 TL 5 saat ve üzeri 10 TL Gel de işin içinden çık çıkabilirsen! Hatta bir de başka uygulamaya başlamışlar; pansiyona gelen turistlerin araçlarından da 10 TL para alacaklarmış! Bu firma bu kadar parayı kazanıyor da ne yapıyor? Kaleiçi’ne nasıl bir faydası dokunmuş acaba? Kaleiçi bir Disneyland mı da; girenden çıkandan para alıp; Kaleiçi esnafının ekmeğine mani olmaktadır? … Kaleiçi’nde ev ve işyeri olanlar bu konuda rahatsızlık duymaktadırlar. Kaleiçi yaşamına “olumsuz” etkileri olan bu uygulama kaldırılmalı ve daha modern bir uygulama getirilmelidir.