SALI SOHBETLERİ-42: MUSTAFA ERDEM, CHP ANTALYA İL BAŞKANI

Yayınlanma: 25.10.2016 09:32 Güncelleme: 08.04.2017 14:27

Salı Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu CHP Antalya İl Başkanı MUSTAFA ERDEM oldu. İlk röportajını Hürses Gazetesi’ne veren İl Başkanı Erdem, merak edilen tüm soruları yanıtladı.

PARTİMİZ İÇİN GÖREVİ ÜSTLENDİK Semih Bey’in istifası ile göreve geldiniz.  Süreç aynı şekilde devam edecek mi? Ayrıca Deniz Baykal’la hareket eden isim olarak anılıyorsunuz bu konuyla ilgili ne diyeceksiniz? Semih Başkan’ın istifa etmesi gerçekten talihsizlik oldu. İstifa etmemesi ile ilgili mücadele başlattık ama haklı sebeplerden geri dönüşü olmadı. İstifa etti. Bizlerinde örgütsel anlamda baktığımızda istifa etmesi yönünde düşüncesi vardı. Çoğunluk arkadaşların partiye daha çok katkı sunmalıyız düşüncesi ağır bastı. Bazı arkadaşlarla etikti, değildi tartışmalarına da girdik ama hakikaten etik değilse bile partimizin geleceğine katkı sağlayacağını düşünerek görev üstlendik. CHP’de özeleştiri mekanizmasının çok çalıştığı bir anlayış var zaten. Ama yönetim anlamında küçük nüans farklılıkları olabilir. Genel merkezin politikaları ölçüsünde, yerelde kendi politikalarımızı projelerle hizmet vermeye devam edeceğiz. PARTİMİN ADAMIYIM Baykal’ın adamı olduğum çok konuşuldu. Çok samimi söylüyorum aklım erdiğinden beri CHP’de görev yapıyorum. Akseki’de kendi köyümde belde başkanlığı, meclis üyeliğiyle başladım. İl başkanı adayı oldum. İl saymanlığı yaptım. Tabi saymanlık sürecinde de bir istifa yaşadım. Bütün partililerime sonsuz sevgim ve saygım var. CHP kimliği üstünde asla adamcı olmadım, hiçte kabul etmedim adamcılığı. 18 yıldır genel başkanlık yapmış, şimdi Antalya milletvekilliği yapıyor. Sevgi, saygı ayrı ama adam olma noktasında kimsenin adamı olmadım. Onun adamıyım demekte ona saygısızlık diye düşünüyorum. Ben sadece partimin adamıyım. Şimdi de herhangi birinin adamı pozisyonunda konuşulmayı uygun görmüyorum. SİYASETTE İSTİFA KARŞILIK BULMUYOR Söz konusu meclis üyesi çirkin söylemlerle gazetelere manşet oldu. Yine bir disipline sevk söz konusu olabilir mi? Ayrıca, Semih Bey’in yaşadığı benzer durum yaşanırsa sizde disipline verdiğinizde, disiplin sürecinde aynısını yaşarsanız, siz de mi istifa edeceksiniz? CHP, cumhuriyetin kuruluşundan beri var olan kurumsal bir yapısı olan bir parti. Bu partide disiplin olmadığı zaman çalışmamız mümkün değil. Yani partinin kurumsal kimliğine zarar verecek bir partili düşünemiyorum. Veriyorsa da tüzük neyi emrediyorsa onu yapmakla mükellefiz. Semih Bey’de anlatmak istediğimiz oydu. Tüzük gereği yönetim kurulu olarak görevimizi yaptık, zaten. Ama takdir edersiniz ki disiplin kurulunun yanlış kararı, yönetim kuruluna yansımışı diye bir şey yok. Yani disiplin kurulu, yönetim kurulundan bağımsız bir kurul. Evet, bizce de yanlış karar verdi. Ama bir üst disiplin kurulu bizce yine söylüyorum yanlış yaptı. Burada karar mekanizması iki türlü çalışıyor. Ya istifa edeceksin ya da mücadele edeceksiniz. Semih Bey’i bu noktada bütün süreçte haklı olduğunu bildiğim için mücadele yöntemini seçmesini önerirdim. Çokta ısrar ettim. Müdahil olabilecek arkadaşları da devreye soktum. İstifa etmesin diye. Ama maalesef çok düzgün bir duruşla istifa etti. Çalıştığım süre içinde de en ufak bir tereddüt yaşamadım. Hepsine de o görevleriyle ilgilide çok teşekkür ediyorum. Dediğim gibi istifa mekanizması CHP’de çok karşılık bulmuyor. Aslında hiçbir yerde karşılık bulmuyor. Ama direkt şahsınla ilgili bir müdahalenin varlığında bunu sormanıza gerek yok. Ama disiplin kurulunun yanlış kararının yanlış bedelini bence il başkanı ödememeli. ÖZKARABEKİR İLE İLGİLİ EMREDİCİ HÜKÜMLER GEÇERLİ Peki, Özkarabekir’in, Reşat Oktay’a karşı “Sen mecliste ceketi çıkarmıştın. Şimdi ben senin pantolonunu çıkaracağım" açıklamasına yönelik siz bir disiplin kurulu çalıştırmayı düşünüyor musunuz? Tüzüğün emredici hükümleri harfiyen yerine getiriliyor. Çok kısa ve öz. MİLLETVEKİLLERİNİ İZLİYORUM Uzun zamandır partinin içindesiniz. Parti içinde bazı sıkıntılar var. Çetin Osman Budak ve Nefi Kara’nın çok çalışması ve çok gündemde olması, Mustafa Akaydın ve Devrim Kök’ün ise herhangi bir çalışmalarda bulunmaması. Siz bunları seçim döneminde sokağa nasıl anlatacaksınız? Yerelde insanlarımızın beklentisi nedir? Bizim seçtiğimiz milletvekillerimizin bizimle iç içe, bizim dertlerimizi dinleyen, bize öncülük edecek, destek olacak milletvekilleridir. Böyle değerlendiriyorum ben. Kısa bir süreç, tam izleme noktasının dışındayım ama bazen genel merkezin diğer illerde de görevlendirildiği milletvekillerimiz var. Sanıyorum Devrim Bey uzun bir süre yurt dışına gitti, geldi bildiğim kadarıyla. Başka kentlerden sorumlu olanlar var. Çetin Bey’in genel başkan yardımcısı. Nefi Bey’in baştan yaklaşımı zaten halkın içinde. Bu algı yönetimi doğru. Hala de bunu yönetiyor. Bu sorunun cevabın belki bir ay sonra verebilirim. İzleme anlamında. Bizim istediğimizde, talep ettiğimizde önce kendi yaşadığımız kent, kendi insanlarımız. Ama sadece burası değil ülke sorunlarında duyarlı bir yaklaşımı bütün milletvekillerimiz göstermeli. Bu noktada biz mücadele etmemiz lazım. Ama takdir edin, iktidarda yoksanız, sonuç alma, çözüm noktasında gidemediğiniz birçok şey var. Bizimde hep şunu yapmamız lazım, çare olamıyorsak bile derdini dinlememiz lazım. Onunla paylaşmak, halkçı bir yönetim anlayışının gereğidir. Bu uzaklaşmayı biraz daha yaklaştırabilirsek iktidar olacağız. Kopuk bir CHP anlayışı, halktan, öğrenciden, çiftçiden kopuk iktidar olamayız. Onun için bunları biz gerçek var olan anlayışımız hayata geçirmemiz lazım. Çünkü biz yoksulun, işçinin, çiftçinin yanındayız. CHP’NİN İKTİDAR OLMASI LAZIM CHP’nin içinde parti genel merkezinde yetkiye ve etkiye sahip bir Antalya milletvekiliniz var. Sayın Çetin Osman Budak’ı İl örgütü olarak doğru kullanamadığınıza inanıyor musunuz? Genel merkezle, Antalya milletvekilleriyle iletişiminin ötesinde şu anlayışı artık yerleştirmemiz lazım. CHP İl Başkanı kurum olarak temsil noktasındadır. Ben bu çağrıyı çok kısa sürede yapacağım. Komisyonlar kuracağım. Partiye bugün üye olmuş arkadaşımızdan en eskisine kadar emek verecek bütün arkadaşlarım il başkanıdır, yönetim kurulu üyesidir. Zaten CHP gibi bir partinin Antalya’da 30 kişiyle yönetilmesi mümkün değil. İnandığım, hatta katkı yapacağına inandığım ama gelmediği zaman ısrarla katkı yaptırıp bütün arkadaşları bu çalışmaların içine sokmaya özen göstereceğim. Gerçekten çokça sorun yaşayan ülkede, hele hele bu dönem ekonomik olarak en çok ağır yansımasını Antalya’nın aldığını düşünüyorum Rusya krizinden sonra binlere işsiz var. Birde bunlara sendikaya üye olduğu için, bir okula çocuğunu gönderdiği için her neyse bu gerekçelerle haklı ya da haksız illa ki içinde suçlularda var. Suçsuz olduğuna inandığımız bir kesimde var. Bunlara çare olamıyorsan yanında olmak zorundasın. Çok yoğun bir süreç geçiriyoruz. CHP sadece CHP’lilerin istemi doğrultusunda değil, şu anda 80 milyonun mutsuz olduğu bir süreç yaşıyoruz. Bunlarında bir kurtuluşu olması lazım. Bu noktada CHP’nin iktidar olması lazım. Sosyal demokrat anlayışın hakikaten ülkenin ihtiyacı olduğunu düşünüyorum ben. Bizlerinde bir kat iki kat üç kat daha fazla çalışmamız gerekiyor. Sadece partiyi iktidara taşımanın ötesinde, ülke çıkarları için diye düşünüyorum.   BİZDE KAPTAN YOK; EKİP VAR Antalya’da CHP’nin bir kaptanı var mı? Takdir edin sosyal demokrat bir partide kaptan olmaz. Yani bir ekip mantığı vardır. İl başkanı genel başkan temsilcisidir bu noktada böyle anlayabilirsiniz ama onunda anlayışını söyledim. Sadece 30 kişiyle bir il başkanının Antalya gibi bir şehir yönetmesi mümkün değil. Bu güne kadar söylemde kalmış şeyleri söylemde bulunarak, çağrı yaparak, komisyon kurarak bu katkıyı herkesten almayı hedefliyorum.   BENİM BİRİNCİ GÖREVİM PARTİM Referandumla ilgili bugün yarın diye konuşmalar yapılırken Kemal Kılıçdaroğlu, Nisan 2017’de erken seçim söz konusu olabilir dedi. Şimdi önümüzde bir referandum ye da erken genel seçim olabilir. CHP İl Örgütü buna hazır mı? Sizin adaylık gibi beklentiniz var mı? İl başkanlığı düşüncem yoktu beni biliyorsunuz. Genel başkanım, partim bana nerede görev veriyorsa bireysel beklentilerimin dışında şunu yapmam, hayır milletvekili adayı olmayacaksın partinin başında bir dönem daha duracaksın derlerse asla karşı duruş, istifa olmaz. Benim 1. görevim partinin iktidar olması. Yoksa iktidar olmayan bir partiden milletvekili olmuşum, olmamışım çokta önemli değil. Herkesin bir hedefi, beklentisi olmalı ama bunların hiçbiri CHP’nin geleceğinde önce olmamalı. CHP’ye katkı sunacağım nokta beredeyse ben orada olurum. Şöyle bir algı yönetimi var, bir insan suç işliyor. İşlediği suça milat koyuyor ama bu da kabul görüyor. Hukuk yok, halkın nezdinde aklanmamış ama yüzde 40’ın 50’nin ne var kandırılmış dediği süreç yaşıyoruz. Bunu da göz ardı etmemek lazım. Tabi ki hazır değiliz deme şansımız yok. Bu konuda şunları yapmamız lazım, bizim olmazsa olmazımız, tek kişilik Atatürk’ü de tarihten sileceği en azından anayasadan çıkaracağı noktasında tereddütlerim var. Değişmez maddelerler ilgili biz kanımızın sonuna kadar mücadele edeceğiz. Yani laik demokrat Türkiye Cumhuriyeti’nin yok edilmesiyle ile ilgili bir mücadeleyse bizim buna evet dememiz mümkün değil. Bu noktada zaten başkanlık sistemi fili vardı. Şu anda yapılan anayasada suçtur.  Bunu anayasaya uydurmak gibi bir yaklaşıma bizim destek olmamız mümkün değil. Hakikaten şunları da sormamız lazım, fiili yaşanıyor ve ülkenin geldiği nokta belli. Yani başkanlık sistemi mazot fiyatlarını sıfırlayacak mı? Antalya gibi bir yerde portakal 1 lirayken hala 6 sene sonra 70 kuruşa satıldığı noktada çiftçiye bir katkı sağlayacak mı? Dolar düşecek mi? Yani başkanlık sistemi ne getirecek? Tek kişinin ağzından çıkan lafla ülkenin hukukun, güvenliğin yok olduğu bunu kabul etmek mümkün değil. Bizim düşüncemiz net. Ben şuna da inanıyorum, doğru anlatılırsa bir dikta yönetiminin karşılığında cumhuriyetin, demokratik sosyal devlet anlayışının, hukukun ağır basacağına inanıyorum. Halkımızın buna prim vermeyeceğini düşünüyorum. DURUŞUMUZ NET Geçtiğimiz referanduma baktığımızda yüzde 69,2 gibi biri katılım oranı var. Geri kalan yüzdelik kısım ise sosyal düşüncenin sandığa gitmemesiydi. Sandığa gitmeyen yüzde 30’luk orana nasıl ulaşıp, onu sandığa getireceksiniz? Aslında bu CHP’nin sorunu değil sadece. Gerçekten ülkesini seven herkesin sorunu. Bu noktada bu dönem bunların en az şekilde yaşanacağına inanıyorum. Aynı hedefe gidiyorduk. Bizim AKP iktidarıyla uzlaştığımız tek bir şey vardı. Bizim darbeye karşı duruşumuz netti. Biz sadece bir yerde uzlaştık. Ne ülkenin yönetim şekliyle, ne onların hep sorunu olan cumhuriyetle bizim sorunumuz olabilir mi? Cumhuriyetle derdi olanlara biz nasıl uzlaşabiliriz? Anlayış olarak söylüyorum. Kutuplaşmış iki halk düşünün. Yüzde elli bu konuda destek veren var. Destek vermeyen yüzde ellinin yüzde yirmisi yok. Kayıp. Bunlara, bu işin ciddiyetini anlatmamız lazım. Köylere gideceğiz, çalışacağız. Özellikle referandumla ilgili, CHP’nin iktidarı ile değil bu iş.   ADAMIM KAVRAMI DEĞİŞMELİ Üye kayıpları CHP’de ciddi bir sorun. Yenilenmesi için bir çalışma başlatılmıştı. Bu hangi aşamada? Her ne seçim olursa olsun sağdan say yüz kişi, soldan say yüz kişi hep aynı kişiler aday olur. Artık partiye yeni üyeler kazandıracak mısınız? Yeniden üye kaydıyla ilgili bir çalışmaya başlamadık daha. Belki anlayış olarak ona hazırız ama daha başlamadık. Parti içi demokrasinin doğru işlemesi için bu ihtiyaç. Bu süreçte hangisi önemli diye sorarsanız bunun önünde bir şey var, partici demokrasiden önce ülkenin içinde bulunduğu bu acı tabloya emek harcamak gerek. Hele hele Nisan’da referandumun olacağını düşündüğümüzde biz enerjimizi ona harcamamız lazım. Bu görevi alırken de ani duygularla hareket etmiştim. Parti içinde harcayacağımız performansı dışarıya yansıtmak için parti içinde bir daha seçime gitmeyelim algısı da ondandı. Bu kesinlikle şart. Ama elzem olan bu çalışmaları birlikte götürebilme noktası oluşur mu bilmiyorum. Çizdiğim noktada herkesin partiye katkısı sağlayabilirsek hepsini bir arada götürebiliriz. Bizde anlayış değişikliği lazım. Ahmet olursa ben onla çalışmam. Mehmet olursa ben onla çalışmam. Adam kavramını değiştirmemiz lazım. Esas bu partide genel şey bu. Siz olduğunuz mesela büyükşehir belediye başkanı. Dediğim şu, o anlayışta olan yüz kişinin otuzundan tepki alıyorsunuz. Farkındaysanız aday olanda aday olma sürecini belirleme sevdası olan arkadaşların süreci bunlar. Bir taraf cephe oluyor. Diğer taraf cephe oluyor. Ben bu anlayışın yıkılması lazım diye düşünüyorum. Diğer partilerde bu var. Biz seçim bitene kadar zaten kendi iç mücadelemizi veriyoruz. Bu anlayışı yıkmamız lazım. Seçim bittiğinde de şunu yapıyoruz, atıyorum Muratpaşa’da MHP’liler ‘Ümit’i beğeniyorum’ diyor. CHP’liler ‘beğenmiyorum’ diyor. ‘Neden?’ diyorum. ‘Benim oğlanı işe almadı’ diyor. Bu anlayışı yıkmak lazım. Bunu kırmamız lazım. Sadece istemekle olmuyor. Genel başkana da şunu söyledim, bu süreçte benim parti içi kavgaya ayıracağım tek bir günüm var, o da genel çağrı günü. Onun dışında kimseyi dinlemeyeceğim. O onunla kavga etmiş. Bu bununla tartışmış. Tüzüğün gereklerini yerine getirirsin, o kadar. Bizim ülke için, Antalya için işimiz var. Seçilen arkadaşın görev süresinde telkinlerin, uyarıların, ona katkı sunacak eleştiriler kabul. Ama her gün adamın başını ağrıtacak şeyler söylemek yanlış. ERKEK KOTASI KOYMAYILIZ İnşallah önümüzdeki dönemde belediye başkanı veya milletvekili seçilebilecek yerlerde öncelikli olarak gençleri ve kadınları görebilecek miyiz? Bunu gerçekten başarabilmemiz lazım. Hani bayan kotası diyoruz ya ben ona hep karşı geliyorum. Erkek kotası koymak lazım CHP’de. Hakikaten gençli kotası diyoruz. Gençlik ve bayanın çok olduğu bir sistem lazım. Onları çoğaltalım diye uğraştığımız bir sistemin CHP’de olmasını çok özlüyorum. Gençlikte çok sorunumuz var. Sahiplenememişiz. Sadece gençlik demekle olmuyor. O arkadaşımıza katkı sağlayamadıysak, sadece bayrak astırıp, bırakmışsak, öyle gençlik olmaz. Onu kucaklayamamışsak olmaz. Bu anlayışa gençliğe ihtiyacımız var. Sen bir yaş küçüksün, sen büyüksün, gelecek dönem aday ol dediğimizde anlayışla karşılayacak gençler çoğalması lazım. Bu hakikaten benim özlemim. Ben bunu meslek odasında uygulamaya çalıştım. O zamanda bayan kotasını reddettim. 750 bayan vardı. İstediğiniz yerde seçilirsiniz. Yeter ki isteyin dedim. Her gelen adayda seçildi. Çok net söylüyorum. GELECEK GENÇLER VE KADINLARDA Yani CHP’yi kadınlar ve gençler mi kurtaracak? Bu ülkenin geleceği kadınlar ve gençlerde. Bunun başka bir açıklaması yok. Yaşlıları atalım o zaman demek değil bu. Bu ülkenin geleceği onlar zaten. HİZMETTE SİYASET OLMAZ Belediye başkanlarınızın çalışmalarını takip edebiliyor musunuz? Ben gerçekten insan odaklı, sosyal belediyecilik anlayışını yansıtan, mümkün olduğunca tarafsız çünkü hizmette siyaset yok. Belediyeciliği yapan belediyelerimizin gelecek dönemlere de bu anlayışı taşımasında katkı sunacağına inanıyorum. Bizde eleştiri mekanizması çok çabuk işler. Bizim belediye başkanlarımızla, meclis üyelerimizle, partinin genel yöneticileriyle bir vücut olmamız lazım. Tabi ki siyaseti belediyeye sokma ya da belediyenin siyasete girmesi anlamında söylemiyorum bunu. Herkes kendi yerinde aldığı görevler çerçevesinden bu mücadeleyi vermesi lazım. İstişare olur, öneri olur, talep olur. Ama bunlar bir müdahale noktasında olmamalı. Bugüne kadar yaşamadım zaten daha yeniyim. Yaşarsam da çok açık bir şekilde söylerim. Kendisiyle bu işi çözerim. Bir kamuoyu tartışmasına sebep verecek noktada olmam. Ben çok net, çok uzlaşmacı bir tavrım var. BİLMEDİĞİNİ SÖYLEMEK ERDEMLİKTİR İktidar olmakla muhalefet olmak arasında fark var dediniz. Gelecek kadınlar ve gençler dediniz. Geçen günlerde yapılan bir araştırmada Türkiye’nin en iyi belediye başkanları sıralamasında ilk 5’te Özlem Çerçioğlu, Aydın Belediye Başkanı var. CHP, partili belediye başkanını rol model olarak kullanmayı düşünmüyor mu?   Özlem Hanım’ı bir yanı Aksekilidir. Sadece Özlem Hanım açısından değil, Türkiye’de başarılı olmuş sosyal demokrat yapıdaki insanlardan bilgi almak, onlarla paylaşmak bizim görevimiz olmalı. Muratpaşa lehine kullanabileceğimiz bir şey varsa bunu sonuna kadar kullanmamız lazım. Ben birebir anketlerin nasıl yapıldığını bilmiyorum. Ama başarını kriteri tartışılır. Ben belediye başkanı olsam böyle bir yapıda kendi belediyemin başarısı için ya çağırırım ya da giderim. Bu olmalı zaten. Bir şey bilmiyorsak, bilmediğimizi söylemek bir erdemdir.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız