SESİMİ DUYAN, SES VERSİN!

Bir kez daha söylüyorum… Antalya da 2017 geçtiğimiz yıllardan daha vahim bir yıl olacak… Ülkenin tamamı için geçerli neyi söylüyorsun  der gibi bir haliniz var. Elbette önceliğim doğduğun yer değil, doyduğum, yaşadığım, nefes aldığım yer. Bu kentte birinci sektör maalesef ki turizm. Ancak kolay kazanç kapısı olan ‘turizm’ dibe vurmuş halde… Kendi adıma söylemeliyim ki; sektörel olarak turizmle ilişkili son 10 yıldır cebime giren çıkan yok. Bu kentin turizm gelirini, bana yaramıyorsa kimseye yaramasın mantığı ile değil, ülke geliri anlamında önemsiyorum. Tabi bu kentin havasından, suyundan, rantından yararlananların bakış açısına  bir hatırlatma yapmak istiyorum. Büyük holding otelleri ve büyük tur operatörleri kazançları açısından buraya yani Antalya’ya bağımlı yaşamıyorlar. Buraya bel bağlamıyorlar… Holdingler, 5 otelinden önümüzde ki sezonda açmayabilirler… Büyük tur operatörleri bu pazar dışında başka pazarlarda da faaliyet devam ettirebiliyorlar… Tur operatörleri Rus ya da Avrupa pazarında problem yaşadıklarında Türkiye yerine yönünü Mısır, Dubai gibi ülkelere çevirebiliyorlar… Hali hazırda zaten Robinson, Club Med gibi yabancı menşeili oteller Antalya’da yok… Olan yine bu memlekette varlık göstermek için gelen KOBİ ya da işçiye olacak. (İşten çıkarmalar ve kapatılan dükkanlar!!!) Ama tabi bugün ve 2017’de hatta yarın yaşananlar dünden belliydi, ne yapıldı, merak ediyorum? Daha geçen yıl en büyük turizm fuarlarında ITB’ye gittik ne oldu? Anlatayım size… Antalya ve diğer bölgelerimizden turistik yöreler olarak birbirimizi ağırladık. Dışarıya bir çıktık ki, kapıda 2-3 PKK’lı kanlı broşür dağıtıp, Türkiye aleyhine protesto yapıyor. Sonra 15 Temmuz gibi bir süreç geçirdik bizim şehitlerimizin resimleri yerine AB koridorlarında PKK’lılar resimlerini astırmışlar, Avrupa’da avuç içi kadar olan PKK’lı her kentte yürüyüş yapıp, çadır kurup, protesto yapıp, gürültü çıkarıyor. Sadece Almanya’da 3.5 milyon Türk yaşıyor. Bunu neden hatırlattım? Bir avuç PKK’lı sesini burada duyururken, biz niye Almanya’nın her yerinde Türkiye propagandası yapamıyoruz? Turizm ataşeleri, ticaret ataşeleri ne iş yaparlar? Görevli oldukları kentlerde yaşayan Türklerle beraber her hafta bir kentte sesimizi niye duyurmuyorlar? Bizi yıldıramayacaklar… Sadece Berlin’de yaşayan Türklerle tüm Almanya’ya mesaj verebiliriz. İsveç, Norveç, İskandinav ülkelerindeki vatandaşlarımızla beraber yürüyebiliriz. Konsolosluklarımız, turizm ve ticaret ataşelerimizle birlikte marka olan kentlerimizin farkındalığını ve PR’ını gerçekleştirebiliriz. Tüm dünyada terör var. Terörün ırkı, dili yok… Paris… Belçika… Cannes’de de var. Bu nedenle buradan bir kez daha sesleniyorum. Biz burada yaşıyoruz. Yaşadığın yere sahip çık. Ses ver… Sadece Türkiye’de yaşayanların değil, T.C. kimliği taşıyıp, hangi ülkede yaşarsa yaşasın vatanımıza, milletimize sahip çıktığımızı  her bir Türk’ün ses vermesi çağrısında bulunuyorum. Sesimi duyan, ses versin…