Termessos’ta ilk kazıda dans eden kadınlar mezarı, Antiochis’in anıt mezarı ve figürlü lahit parçaları ortaya çıkarıldı

Yayınlanma: 26.11.2025 10:16 Güncelleme: 26.11.2025 10:16

Antalya’daki Termessos Antik Kenti’nde bu yıl ilk kez yapılan kazılarda dans eden kadınlar kabartmalı mezar, Antiochis adlı bir kadının yaptırdığı anıt mezar ve figürlü lahit parçaları gün yüzüne çıkarılırken, nekropolde geç antik döneme ait tahribat izleri de belirlendi. Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Koçak, "Çok sayıda kireç ocağı keşfettik. Figürlü lahit parçalarının önemli kısmının kireç ocaklarına doldurularak yakıldığını gördük. Bu durum bizi şaşırttı ve üzdü" dedi.

Antalya’daki Termessos Antik Kenti’nde bu yıl ilk kez yapılan kazılarda dans eden kadınlar kabartmalı mezar, Antiochis adlı bir kadının yaptırdığı anıt mezar ve figürlü lahit parçaları gün yüzüne çıkarılırken, nekropolde geç antik döneme ait tahribat izleri de belirlendi. Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Koçak, "Çok sayıda kireç ocağı keşfettik. Figürlü lahit parçalarının önemli kısmının kireç ocaklarına doldurularak yakıldığını gördük. Bu durum bizi şaşırttı ve üzdü" dedi. Antalya Bilim Üniversitesi ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında Termessos Antik Kenti’nde bu yıl nisan ayında ilk kez sistemli arkeolojik kazılar başlatıldı. Kazı çalışmalarını yürüten Antalya Bilim Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Koçak liderliğindeki ekip, ilk kazı dönemini ekim ayında tamamladı. Kazı çalışmalarında dans eden kadınlar kabartmalarıyla süslü mezar yapısı, Antiochis’e adlı bir kadının inşa ettirdiği figürlü lahit parçaları, bir heykel başı, bir oturan kadın heykeli ve sikkeler gün yüzüne çıkarıldı. Dans eden kadınlar mezarı gün yüzüne çıkarıldı Kazıların ana odağını Termessos’un geniş nekropol alanı oluşturdu. Kazı Başkanı Doç. Dr. Mustafa Koçak, ilk sezonda "E1 Nekropolü" olarak adlandırılan bölümde yaptıkları çalışmalarda yüksek kabartmalarla bezenmiş benzersiz bir mezar yapısıyla karşılaştıklarını belirterek, "Bu alanda taş döşemeli yolu, lahitleri, lahit podyumları ve anıt mezarlarıyla birlikte kısa bir bölümü ortaya çıkarmayı hedefledik. Bir anıt mezarın kapı girişinde iki tarafta dans eden kadınlar betimlenmiş durumda. Bu figürler ellerinde tiyatro maskeleri taşıyor. Kabartmalar arasında asma yaprakları ve masklar gibi tiyatroya dair pek çok unsur var. Dans eden kadınlardan birinin başını bulduk ve müzeye gönderdik" dedi. Koçak, mezarın yaklaşık 14–15 metre yüksekliğinde olduğunu ve gelecek dönemde üst yapısının da ayağa kaldırılmasının planlandığını sözlerine ekledi. Antiochis’in silah kabartmalı anıt mezarı Kazı sezonunun bir diğer önemli çalışması, çevresine dağılmış yüzlerce mimari bloğun arasında yer alan anıt mezar podyumunun ayağa kaldırılması oldu. Koçak, yapının sahibinin yazıtlardan bilindiğini belirterek, "Bu mezar Antiochis adında bir kadın tarafından kendisi, eşi ve eşinin kardeşi için yaptırılmış. Podyumun dört yanında silah kabartmaları yer alıyor. Kalkanlar, mızraklar, oklar, yaylar, zırhlar. Bir aslan kabartması, bir yunus ve gemi pruvası da bulunuyor. Hem o dönemde kullanılan gerçek silahları hem de efsanevi anlatılardaki silah tiplerini görmek mümkün. Amazonlara ait olduğuna inanılan kabartmalı bir zırh bile var. Termessos’ta silah kabartmalı mezarlar çok sayıda ama en kapsamlısı bu" diye konuştu. Koçak, ayrıca kazı ekibinin çalışma kapsamında 500’den fazla mimari bloğu belgeleyerek kaldırdığını kaydetti. Figürlü lahit ve heykel parçaları ile sikkeler bulundu Kazı çalışmalarında çok sayıda figürlü lahit parçası da bulduklarını belirten Doç. Dr. Koçak, buluntulara dair şu bilgileri verdi: "Termessos çok yoğun bir mimari dokuya sahip ve yapılar son derece büyük taş bloklarla inşa edilmiş. Mezarlar da diğer yapılar gibi oldukça iri bloklardan oluşuyor. Bu nedenle buluntularımız, başka kazılarla karşılaştırıldığında müzeye gönderdiğimiz örnek sayısı açısından çok fazla değil. Çünkü kabartmaların büyük bölümü yapıya ait ve yerinden kaldırılması mümkün değil. Ancak figürlü lahit parçaları, bir oturan kadın heykeli ve bulduğumuz sikkeleri müzeye teslim ettik." Koçak, nekropolde geç antik döneme ait tahribat izleri belirlediklerini söyleyerek, "Termessos el değmemiş bir yer olarak bilinirdi ama geç antik dönemde herhalde biraz dokunmuşlar. Çünkü çok fazla kireç ocağı keşfettik, çok sayıda figürlü lahit parçası da bulduk ama büyük oranda bunlar geç antik dönemde kireç ocaklarına doldurulup yakılmışlar, onu keşfettik. Buna şaşırdım ve üzüldüm" dedi. Zorlu topografya ve artan ziyaretçi ilgisi Antik kentin topoğrafik yapısının kazı çalışmalarını güçleştirdiğini vurgulayan Koçak, Termessos’un ziyaretçi yoğunluğu hakkında, "Sonbahar, kış ve ilkbahar dönemleri en yoğun olduğumuz zaman. Otopark neredeyse yetmemeye başladı. Termessos’a gelenler tarih bilincine sahip ziyaretçiler, çok nitelikli sorularla karşılaşıyoruz" diye konuştu. Termessos çiğdemi: Endemik bir tür Akdeniz Üniversitesi Botanik Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. İsmail Gökhan Deniz ise, Termessos’un yalnızca arkeolojik yapılarıyla değil, biyolojik çeşitliliğiyle de Türkiye’nin en özel bölgelerinden biri olduğunu vurgulayarak, "Termessos Antik Kenti, arkeolojik öğelerinin yanında ekolojik ve özellikle biyolojik açıdan çok öne çıkan bir bölge. Antalya’da, dünyada başka hiçbir bölgede yayılış göstermeyen yaklaşık 250 bitki türü bulunuyor. Bu türlerin bir bölümü oldukça hassas ekolojilerde gelişiyor. Termessos çiğdemi de bunlardan biri. Dünyadaki çiğdem türleri arasında yalnızca Termessos ve yakın çevresinde yayılış gösteren son derece nadir bir bitki. Bunun önemli nedenleri var. Antalya’nın ve özellikle Termessos’un bulunduğu topografya çok hızlı biçimde iklimsel ve jeomorfolojik değişimler gösteriyor. Bu değişimlere ayak uydurmak isteyen bitkiler, kendi içlerinde anatomik, fizyolojik, edafik ve genetik bazı uyum mekanizmaları geliştirmek zorunda kalıyor. Bu süreçte o kadar özel türlerle karşılaşıyoruz ki, dünyada yalnızca çok dar bir alanda yayılış gösteren bu bitkileri ‘endemik tür’ olarak tanımlıyoruz. Termessos çiğdeminin yakın akrabaları bile bu coğrafyada yayılış göstermiyor; bu açıdan hem morfolojik hem ekolojik olarak son derece izole bir tür. Renklerin solduğu, doğanın sarıya döndüğü sonbahar döneminde mor çiçekleriyle ortaya çıkması da onu zamansal olarak diğer türlerden ayırıyor. Hem arkeolojik zenginlik hem de bu hassas ekolojik yapı bir araya geldiğinde Termessos bizim için adeta bir biyolojik hazine niteliğinde" dedi. Termesos hakkında Termessos Antik Kenti, Pisidia Bölgesi’nin Milyas olarak anılan güneybatı bölümünde, bugün Güllük adını taşıyan Solymos Dağı’nın dorukları arasındaki vadide Anadolu’nun en eski halklarından Luvilerin soyundan gelme Solymler tarafından kurulmuş önemli bir antik kenttir. Termessos, Büyük İskender’in doğal savunma yapısı nedeniyle kuşatmak istemediği bir dağ kenti olarak da biliniyor. Orman içinde korunan ören yerlerinin en çarpıcılarından biri olup, aynı adı taşıyan Milli Park içinde yer alır. Güllük Dağı (Termessos) Milli Parkı, zengin bitki örtüsünün yanı sıra nesli tehlike altında olan hayvanları da barındıran bir bölgedir. Antalya-Korkuteli karayolunun 24’üncü kilometresinden sola tırmanan özel yolla Güllük Dağı’ndaki kalıntılara ulaşılabiliyor.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız