UYSAL'IN KAREASI; HUKUK, EDEBİYAT, MÜZİK VE SİYASET

Yayınlanma: 04.01.2016 11:47 Güncelleme: 04.01.2016 12:14

Dostoyevski hayranı Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal, belediyeciliği "Dostoyevski okur gibi" şeklinde tanımlıyor. Yazma serüveni içinde onlarca şiir, öykü ve denemeler biriktiren avukat Uysal, yazıyı bitirdiğinde içindeki heyecanın bitmediğini, son noktayı koyduktan sonra evin içinde defalarca dolaşıp durduğunu anlattı. Gitar çalıp şarkı söyleyen Ümit Uysal, "Barış ve sevgiden yana olanların silahı, olsa olsa müzik aleti olabilir" dedi.

MURATPAŞA Belediye Başkanı CHP'li Ümit Uysal, Fener Mahallesi'ndeki evinin kapılarını açtı, yaşama dair düşüncelerini paylaştı. Eşi Ümran ve oğlu Efe'nin eşlik ettiği röportajda Başkan Uysal ile siyaset dışındaki herşeyi konuştuk. Kemal Tahir ve Dostoyevski hayranı Başkan Uysal, küçüklüğünden bu yana yazıyor. Onlarca şiir, öykü ve denemeler biriktiren Uysal, müzikle de ilgileniyor. Gitar çalıp şarkı söyleyen Ümit Uysal'a 8 yaşındaki oğlu Efe de gitarıyla eşlik ediyor. ÇÖP BİRİKTİREN İNSANLAR GİBİ Başkan Uysal, hayata bakışını anlatırken, "Bir yığın ekonomik mücadele var toplumda. O ekonomik mücadele, benim hayatıma etki ettiği kadar bana anlamlı gelmiştir. İnsanlar kendi yaşamlarını yüzde bir bile değiştirmeyecek bir şey için, korkunç mücadelelere, serüvenlere, bedellere giriyorlar. Çöp biriktiren insanlar gibi başka şeyler biriktiriyorlar" diyor. HADDİNİ BİLEREK YAŞAMANIN ÖNEMİ İnsanın, sonsuz döngünün içinde mini minnacık bir halka olduğunu, o dengelere uygun, haddini bilerek yaşamak gerektiğine inanan Başkan Uysal, "Düzgün şekilde yaşayıp ölebilirsen, içgüdüsel olarak seçmediğimiz bir şeyi de onurla gerçekleştirmiş oluyoruz. Büyümsemeden, kasmadan, diğer varlıkları hırpalamadan, paylaşarak, estetik ve pozitif değerleri arttırarak ömrü huzurla yaşamak, çok başarılı bir şey" şeklinde aktarıyor düşüncelerini. KOMŞU DUVARINI MAHKEMEYE VERİR Bazen insanların özgün hikayeler oluşturmak için ayrımlar ürettiklerini anlatırken, "İnsanlar bazen inançlar ve etnisite üzerinden kapışıyorlar. Böylelikle hayatı negatif bir şekilde renklendirme yoluna gidiyorlar. Bazı insanlar hiçbir şey yapamazsa, fermuarlı çantası ile komşu apartmanın istinad duvarını mahkemeye verir. Yeni hikayeler gerekir. Huzursuzlanırlar o düz hayattan. Gözlerinizi kapatın 25 yıl sonrayı yaşayın. Peki bir 25 yıl sonrayı daha düşünebilecek misiniz? Zor. Hayat çok kısa. 7 milyar insanda bir kişiyiz" diye özetliyor hayatın anlamını. BİR İNSAN NEDEN YAZAR? Yazmayı çok seven Başkan Uysal, "Bir insan neden yazar?" sorusuna şu yanıtı veriyor: "Bir şeyi toplumla paylaşmak istediğinizde yazıyorsunuz. Bunu anlamlı bir hikaye içinde yazarsam, kalıcı olur diyorsunuz. Tarih kitapları, bilimsel kitaplar ve edebiyat kitaplarının farkı bu olabilir. Edebiyat metinleri, bir olay kurgusu içinde anlatarak daha iyi hissettirmek ve daha detaylı anlatmak isterler." Yazmanın kendisi için çok heyecan verici olduğunu söyleyen Başkan Uysal, yazarken hissettiklerini ise "Sıfırdan bir hikayeyi yazıp, etkili bir şekilde insanlara anlatmak çok etkililik hissi veriyor. Bir şeyi yazdıktan sonra evin içinde dolaşırım. Dönüp dönüp yeniden okurum. Balkona çıkarım. Büyük coşku yaşarım" şeklinde aktarıyor. Başkan Uysal, ilkokul ikinci sınıftan bu yana yazdığını anlatıyor. "Öğretmen olan babam ben doğmadan 'Oğlum Ümit olacak' diye bir şiir yazmış. Ben okuma yazma öğrendikten sonra o şiiri okudum ve bende edebiyat sevgisi başladı" diyen Başkan Uysal, Kemal Tahir, Dostoyevski hayranı. ANTEP'TEN YAZIYA DÖKÜLENLER Blogunda yayınladığı yazılardan biri olan "Firuze Tespihimin Taneleri" yazısının hikayesini anlatırken eşinin Gaziantep'li olduğunu hatırlatarak başlıyor söze ve "Yaz aylarında Antep'e gidittiğimizde, açık havada uyuduğumuz durumlar var. Orada bir ambiyans var, kulağıma çalınan. Genel kültür, şive, insan ilişkileri. İlginç bir mahalle adı var. Şehreküstü Mahallesi. Etkileyici.. 60- 70 hikayem var. Roman denemem var. Aslında informal, yer altı yazmayı seviyorum. Firuze Tespihimin Taneleri yer altıdır mesela. Kimseyi rahatsız etmeyecek, belediye başkanı yazdığında yadırganmayacak bir formatta yazılmıştır. Çok uğraştım onunla." YILDA İKİ KEZ 6 GÜNLÜK TATİL 22 yıldır yılda sadece iki kez altışar gün tatil yapabildiğini anlatan Başkan Uysal, "Belli bir refah düzeyimiz var. Avukatlık mesleğimde onu sağladım. Bu bölgede altı gün içinde gidilebilecek her yere gittim. Avrupa'da, Orta Doğu'da ve Kafkasya'da" diyor. Başkan Uysal'ın en çok etkilendiği şehir ise Beyrut. Nedenini ise "Çok çeşitli. Bir mahallede şeriat var. Bir mahallede Türkçe konuşan Ermeniler var. Bir çocuğa 'Nerelisin?' dedim. 'Kilisliyim' dedi. Şok oldum. Eminim onun dedesi bile görmemiştir Kilis'i. Çok şaşırtıcı dört gün yaşadım" şeklinde açıklıyor. ROMANI ŞEHRİNDE OKUMA TUTKUSU Başkan Uysal'ın edebiyata olan merakı öyle yoğun ki. Bir romanı okurken, romanın yarısında, o romanda adı geçen şehre gittiğini ve romanı orada bitirdiğini anlatıyor. "Çerkezlerle ilgili bir roman okurken, romanın ortasında Çerkezistan'a gittim. Ahmet Ümit'in, Moskova yakınlarında bir cinayeti anlatan kitabını Moskova'da okudum. Ece Temelkuran'ın bir kitabını, Beyrut'ta El Hamra Caddesi'nde Kosla Cafe'de okumaya çalıştım" diyen Başkan Uysal, bunun, okuduğu kitabın lezzetini beş katına çıkardığını söylüyor. BELEDİYECİLİK VE DOSTOYEVSKİ Dostoyevski hayranı olan Başkan Uysal, "Belediyecilikte Dostoyevski'yi Sevmek" başlıklı yazısı ile ilgili duygularını anlatırken, "Dostoyevski okumak, Akdeniz'e bakarak yavaş lokmalarla lagos balığı yemek gibidir. Biz belediyeciliğe böyle bakıyoruz. Yavaş, sindirerek, herkesi kucaklayarak, hizmetlerimizi bütün herkese uzatarak" diyor. Belediyecilikte asla 'mış' gibi yapmayacaklarını vurgulayan Başkan Uysal, "Bir hizmet üretiyorsak, o kategorideki tüm komşularımız için geçerli olacak" şeklinde özetliyor belediyecilik anlayışını. AVUKATLIK VE BELEDİYE BAŞKANLIĞI Avukatlık ve belediye başkanlığı arasındaki ortak nokta ve farklılıklarla ilgili soruya yanıtı ise "Avukatlık kendinizi özgün bir şekilde ifade edebileceğiniz mesleklerden biridir. Kendinize has savunma kurgusu yapabilirsiniz. Belediyecilikte de toplamda bir kompozisyonu uyguluyorsanız, yaptığınızı bilerek yaparsanız, bir stratejiniz, duruşunuz ve temel felsefeniz varsa, bu anlamda ciddi bir paralellik var" şeklinde oluyor Başkan Uysal'ın. İnanmadığı davaları savunmak zorunda kalıp kalmadığı ile ilgili sorunun yanıtını ise tüm içtenliğiyle yanıtlayan Başkan Uysal: İnanmadığım hiçbir davayı almadım diyemem. O bir ekonomik uğraştır. Nasıl bir market sahibi herkese satış yaparsa, avukat da hizmetini herkese satabilir. Çünkü ailesini onunla geçindiriyordur. Ama çok şahsa sıkı sıkıya bağlı bir iş olduğu için, rahatsız olduğum bir kısım davaları almadım. Bazı davalardan çekildim." 'HUKUKÇU YANIM RAHATSIZ EDİYOR' Hukukçu yanının, belediyecilikte bazılarını rahatsız edecek derecede devreye girdiğini söyleyen Başkan Uysal, "Örneğin bina projelerine riayet etmeme gibi huyu var toplumumuzun. Binaların yarısı taşkın. Ben hukukçu olarak rahatsız oluyorum. Bu rahatsızlık insanlara 'atipik' geliyor. Geçmişte yapılanlara yasal çerçeve içinde bir miktar tolerans gösterin diyorum, yasal çerçeveyi aşmamak kaydıyla. Ama yeni yapılanlarda projeye aykırı imalat yaptırmıyorum" diyor. Başkan Uysal, bazen hakkında olumsuz haberler yapıldığını ve bunlardan fazla etkilenmemesine karşın yaşadığı psikolojiyi ise "Birisi size küfreder ve cevap veremezsiniz ya öyle bir psikoloji yaşıyorum. Yoksa beni yıpratabileceklerini düşündüğüm için değil" cümleleri ile anlatıyor. BAŞKANLIK, HERŞEYE RAĞMEN DEĞER Belediyeciliğin kalkanlarla gezmek gibi olup olmadığı sorusuna yanıtı ise şöyle oluyor Başkan Uysal'ın: "Paranızla ev alıp oturamazsınız. Kimse 22 yıl avukatlık yaptığınızı düşünmez. 'Belediye Başkanı oldu, ev aldı' derler. Muratpaşa'da evim yoktu. Konyaaltı'nda vardı. Onu sattım ama Muratpaşa'da ev alamadım ben. Kirada oturuyorum. Aile hayatınız sınırlı olur. Cumartesi, pazar, tatil, gece gündüz mesai kavramı olmaz. Memleketinizi seviyorsunuz, bu işler doğru yapılsın istiyorsanız, birilerinin doğru şekilde bunu yapması gerekiyor. Bu bedeli birileri ödemeden, memleketle ilgili, insanlarla ilgili, geleceğe ilişkin mutlu olmamız mümkün değil. Dolayısıyla değer." BAŞKANIN EN ÇOK SİNİRLENDİKLERİ Başkan Uysal'ı belediyecilik bağlamında en çok sinirlendirenler, verilen sözün tutulmaması, gereken düşüncenin ortaya konulmaması, o işin gerektirdiği temel ilkelerden kolay vazgeçilmesi. Gereken özveri gösterilmeksizin, hazırcı bir hayat algısı ile hovardaca yaklaşımla bir işin kotarılamamasını 'yarı yolda yaşanan kayıplar' olarak nitelendiren Başkan Uysal, "Benimle çalışmak kolay değildir. Çok canı tez ve çok disiplinliyim" diye ekliyor. HİZMETTE YAŞANAN SIKINTILAR Başkan Uysal, muhalefet partisinin belediye başkanı olarak hizmette yaşanan sıkıntıları ise şöyle anlatıyor: "Mensubu bulunduğum partinin Büyükşehir Belediyesi'ni kaybettik. Çok sayıda kişi işten çıkarıldı. Bu kişiler üzerinde baskı demektir. İl başkanlığından geldiğim için 10 binlerce insanlarla tanışıklığım, birlikte çalışmışlığım var. Bu da, sizden istenen talepler, üzerinizdeki yoğunluğunu artırıyor. Son dakikada partim tarafımdan görevlendirilerek başkan adayı olduğum için belediye meclisi üyelerimi oluştururken bir inisiyatifim olmadı. Bunların toplamda bir güçlük olduğunu kabul etmem lazım. Ama koşullar böyle ise herkesten, her şeyden de memnun olmak durumundayım." BÜYÜKŞEHİR İLE UYUM KONUSU Belediyecilikte hizmetlerin yapılması konusunda ise şu andaki mevzuatın çalışmaya yeterli olduğunu belirten Başkan Uysal, "Büyükşehir Belediyesi ile birebir uygulamadan kaynaklanan önemli bir çatışmamız olmadı. Kent yararına bir araya gelmeyi biliyoruz. Hepsinden önemlisi şu, anlaşamadığımız alanlara yoğunlaşacağımıza, anlaştığımız alanlarda anlaşmayı bilmemiz lazım. Bunu tercih ediyoruz" diyor. Yeniden belediye başkanı olmaması durumunda ise avukatlığa dönmeyebileceğini anlatan Başkal Uysal, sade bir parti üyesi olarak yaşamını devam ettirebileceğini ve çok sevdiği 'yazmak' tutkusuna daha fazla zaman ayırabileceğini söylüyor. GİTAR ÇALIP ŞARKI SÖYLÜYOR Edebiyatın yanı sıra müzikle de ilgilenen, gitar çalıp şarkı söyleyen Başkan Ümit Uysal, seçim kampanyası döneminde partililerin kendisine bir sürpriz yaptıklarını anlatırken gülüyor. "Bizim seçim kampanyasında arkadaşlar sürpriz yaptılar bana. Bu işin sürprizi olmaz. Riskli. Monitör lazım, akort uyumu lazım, ikinci gitar çalan arkadaşla uyum lazım" diyen Başkan Uysal, o gün yaşadıklarını ise şu sözlerle aktarıyor: "Arkadaşlar bir mikrofon bir gitar getirdiler. Sonra 'Ümit Başkan şarkı söyleyecek' dediler. Bereket söyledim. Sıkıntı olmadı. Sonra bunu komşularımız öğrendi, istekler gelmeye başladı. Ben de 'Her yıl Dünya Barış Günü 1 Eylül'de çalacağım' dedim. Önceki yıl 1 Eylül'de söyledik. Beş şarkı söyledik. Bu sene yapamadık. Bu sene doğuda insanlar vefat etti, şehitler vardı. O nedenle bu sene yapmadık. Gelecek yıllarda yine yapacağız." TOPA TÜFEĞE KARŞI GİTAR Batman'ın Kozluk İlçesi Cevizli Köyü Cumhuriyet İlkokulu'nda öğretmen olan Antalyalı Ayşegül Ünlü, Muratpaşa Belediyesi Turunç Masa'ya başvuruda bulunarak öğrencileri için gitar talep etmişti. Talebi değerlendiren belediyenin Adalya Vakfı da 20 gitarı, Batman'a kargoyla göndermiş ve bu olay kamuoyunda büyük sempati uyandırmıştı. Başkan Uysal, "Barış ve sevgiden yana olanların silahı, olsa olsa müzik aleti, sanat eseri olabilir. Topa, tüfeğe karşı gitar gönderiyoruz biz" dedi. Gitarların Adalya Vakfı'nın desteğiyle göndirildiğini ve çocukların barışı ve sanatı öğrenmeleri gerektiğini söyleyen Başkan Uysal, "Öğretmenimiz, 3 ve 4. sınıf öğrencilerinin müziğe hevesli olduklarını ancak müzik aletleri olmadığını belirterek gitar talep etti. Batmanlı çocuklarımız için 20 gitar, 2 akort cihazı, 10 gitar tekniklerine ilişkin kılavuz kitap, yedek tel ve pena temin ettik. Arkadaşlarımız, Batmanlı çocuklarımıza gönderdi. Batmanlı çocuklarımızdan müzikten, sanattan kopmamalarını istiyoruz" diye konuştu. EŞİMLE BİRBİRİMİZE BENZEMEYİZ Belediye başkanlığı görevi sona erince yapmak istedikleri arasında yazmak olan Ümit Uysal, "Kabul etmem gerekirse hep fırsat arayıp da bulamadığım iş edebiyatla uğraşmak. İşin gerçeği. Fırsat olmadı. Üç gün iş düşünmeden olduğum yerde hep aklıma yazmak gelir. Dördüncü gün bir şey yazmaya başlarım kesin" diyor. Ümran Uysal da eşini bu konuda destekliyor. "Ben yazmıyorum ama dinliyorum" diyen Ümran Uysal, eşinin yazıları ile ilgili eleştiriler de yapıyor. Eşi ile birbirlerine benzemediklerini belirten Ümit Uysal, "Onun için birlikteyiz zaten" diyor gülerek. Başkan Uysal, "Eşim daha sakin. Ben daha heyecanlıyım" derken, Ümran Uysal ise gülerek, eşinin sinirli olmasına karşın sabırlı da olduğunu söylüyor. Ümran- Ümit Uysal çiftinin üniversite sınavına hazırlanan 17 yaşındaki kızı Eylül ve ilkokulda okuyan Efe isimli iki çocuğu bulunuyor.

Devamını Okumak İçin Tıklayınız