YUMURTA MI TAVUKTAN ÇIKTI, TAVUK MU YUMURTADAN ÇIKTI?

Yayınlanma: 03.11.2016 06:19 Güncelleme: 03.11.2016 06:19

Toplum olarak öyle bir hale geldik ki, bırakın sapla samanı yumurta mı tavuktan çıktı yoksa tavuk mu yumurtadan çıktı sorusuna yanıt arar hale geldik. Mesleğimi her zaman kamu görevi olarak kabul ederek icra ederken her zaman insanlarla empati yapmaya çalıştım. Hatta kendi yaptığım bir hatayı ya da yanlışı bir başka kişi yapmışsa kalemime o kişinin hatasını yazma hakkı vermedim. Bunun adına da kalemimin vicdanı dedim... Bir katile bile ‘katil’ diye bakmak yerine ‘neden katil oldu’ sorusuna karşı yanıt arayarak, bakış açısı sergiledim. Haklı, haksız gözetmeksizin kalemimin vicdanını rahat bıraktım. Bu anlamda da mesleğe başladığım günden itibaren eleştiri alsam bile her partinin içinde siyaseti okumaya çalıştım, sabahları Yeni Şafak’ı okuyorsam, Cumhuriyet’i Sözcü’yü okuyorsam Akit'i de okudum. Uç noktalardaki köşe yazarlarının aynı konulara nasıl farklı bakış açısıyla yorum yaptıklarını anlamaya çalıştım. Bu bakış açısı ile kamu görevi dediğim mesleğimde daha geniş açıyla bakma imkanı buldum. Dün nasıl hangi düşünce ve fikirden olursa olsun sağ basın dediğimiz gazetelere yapılan müdahaleyi eleştirdiysem, bugün Cumhuriyet’e yapılan müdahaleye aynı tepkiyle bakıyorum. Gazete sahipleri para akışıyla ilgili sorun yaşıyorsa, kanunsuzluk iddiası varsa devletin elindeki denetim mekanizmalarının bunları ortaya çıkarması çok kolaydır. Ancak bu durumu sadece eli kalem tutan hangi düşüncede olursa olsun gazetecilere yapılıyorsa ülkemde sorgulanması gereken daha çok konu olduğu kanaatini taşıyorum. En başta farklı görüşlere bakış açım, empati yapmak ve vicdandan söz etmemin sebebi şudur; Ben 27 yıldır gazeteciliği fotoğrafa geniş bakarak, bu şekilde değerlendirebiliyorsam bizi yöneten siyasilerden açıkçası daha fazlasını beklerim. Sadece kaleminin vicdanını düşünen bir gazeteciye karşılık, siyasetçilerin toplum vicdanı gibi çok ağır bir yükü ve sorumluluğu vardır. Belki siyasi arenalarda grup toplantıların birlikte çalıştıkları partililerinize bunları anlatmak mümkündür ama toplum vicdanına anlatmak çok ama çok zordur. Terör örgütüyle mücadele için dün Ergenekon Davası’na soktuk olmadı bugün FETÖ davasına dahil edelim zihniyetiyle olmaz. Yarın toplum vicdanlarında sorgulanacak olan akıl sağlımızdır. FETÖ soruşturmasını yumurta mı tavuktan çıktı, tavuk mu yumurtadan çıktı noktasına getirip, sonra da yaşananları bilmezlikten gelenler en ufak bir kıvılcımın bile ateşe dönüşmemesi adına sağduyulu hareket etmek zorundadır.   UNUTMA 15 yılda emekli olmak isteyene Erkekler, 25 yıldan az, kadınlar 20 yıldan az ama 15 yıldan çok prim ödemişlerse, belli bir yaşı aşmak şartıyla kısmi aylıkla da emekli olabiliyor. Kısmi aylık demek erkeklerde 25 yıldan; kadınlarda 20 yıldan eksik her bir yıl için yüzde 1 daha az emekli aylığı almak anlamına geliyor. 30 Nisan 2008 tarihi veya öncesinde tescil edilmiş olan yani Bağkur'a girmiş olan sigortalılar için 15 yılla kısmi emeklilik imkanları var. Ancak Bağkur'da sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısı yerine tam yıl esas alındığından, '15 tam yıl 5400 güne' denk geliyor. Dolayısıyla 30 Nisan 2008 tarihi veya öncesinde sigorta girişi olan Bağkurlu'lar 15 tam yıl yani 5400 günle emekli olabilecekler. 30 Nisan 2008 tarihi veya öncesinde sigorta girişi olan Bağkurlu'lar 15 tam yıl yani 5400 günle emekli olabilecekler.   GÜNÜN SÖZÜ Tembellerin çalışma günü yarındır. Aziz Nesin GÜNÜN FOTOSU #simdiantalyazamanı #antalyamerhaba

Devamını Okumak İçin Tıklayınız