Kimimiz ekmeğimizin derdi için, kimimiz eğitim gören çocuğumuz, kimimiz de sağlık sebeplerinden dolayı doğduğumuz şehir yerine doyduğumuz şehirlerde yaşam sürüyoruz.
Belli bir zamandan sonra yaşadığınız kentin insanları, sizleri de memleketli kabul eder. Mesela Kocaeli’nin ünlü Çenesuyu vardır ve halk arasında uzun yıllar bu kentte yaşayanlara, “Ooo, Çenesuyu’nu içmişsin, artık Kocaelili olmuşsun, buradan vazgeçemezsin” derler.
Eğer Kayseri’de yaşıyorsanız, “Pastırmanın tadına baktıysan, Kayserili deriz sana” gibi, geleneksel cümleler kurulur…
Yaşadığınız kentin, ekmeğini yiyip, suyunu içtikten sonra artık yaşadığınız kentin aidiyet duygularıyla yaşamaya başlarsınız. Mesleğim gereği birçok kentte gazetecilik yaptığımdan dolayı, kent bilincinin değerini ve önemini çok iyi bilirim. Bir olmak, birlik olmak demek kent bilinciyle yaşadığın şehrin değerlerine sahip çıkarak, oraya karşı ahde vefa hissetmektir. Bunca kent gezip, bunca yer görüp Antalya’da olmayan tek gerçek, kent bilincinin oluşmamasıdır. Bunun sebeplerini Antalya’da bulunduğum bir yılı aşkın süredir, inceliyorum, danışıyorum. Yazılarımda özellikle kent bilincinin değerini ve önemini vurguluyorum. Ama olmuyor, olamıyor. Tabii ki bunu tek başımıza yapma imkanımız yok. Gazetecisinden siyasetçisine, esnafından sanatçısına kadar bu bilinci aşılayabiliriz. Bakın yine bu iş, birlik ve beraberlikle mümkün…
Kent bilinci sporla mümkün… Antalyaspor, en güzel değer kent bilincinin oluşmasında…
Kent bilinci yerel gazete ile mümkün… Antalyalılar yaşadığı kentten haberleri ulusal basının bölgesel eklerinden değil, gerçek anlamda kentinin yerel gazetesinden öğrenmeli…
Kent bilinci STK’larla mümkün… STK’lar körlerle sağırlar, birbirlerini ağırlar gerçeğinden çıkıp, Antalya’yı kucaklayıcı yönetimlerle bir araya gelmelidir.
Bu liste çok sayıda örnekle çoğaltılabilir…
Bir tek, küçük bir kıpırtıyı turizmde yaşanan krizin ardından gördüm. Antalya Tarım Konseyi çatısı altında sektörün önemli isimleri ile tüm partilerin milletvekilleri bir araya gelince, çok mutlu oldum. Kriz bize kent bilincini öğretecek diyerek, umutlandım… Çünkü o günkü toplantıda ben duygusundan çıkılarak, biz duygusu gelişmiş ve sadece Antalya’yı bu krizden nasıl kurtarırız konuşulmuştu.
Antalya’ya yerleşip, Antalya’da üreten, yaşayan insanları Antalyalılaştıramıyoruz. Son 20-30 yıl geriye dönüp baktığınızda sorunun geçmişe dayandığının farkına varabilirsiniz. Antalyalılar, kentinde doyan, kentinde üreten insanları Antalyalılaştıramıyor! Bu durum sosyolojik bir durum…
Konunun geleneksel tarafı kadar bilimsel tarafı da incelenmelidir. Ortaya çıkacak sonuçla da zaman kaybetmeden hareket edilmelidir. Antalya’ya yerleşenler neden yaşadığı kente ait olma duygusunu hissedemiyor?
Bu soruya yanıt verecek var mı?
İyi haftalar…
UNUTMA
MEB özel okul teşviğini arttırıyor Yeni eğitim-öğretim yılında özel okul “teşvik”i uygulaması devam ederken, 230 bin öğrenci daha teşvikten yararlanmaya başlayacak. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), gelecek yıl okul öncesi, ilkokul, ortaokul, liseler ve temel liselere gidecek 350 bin öğrenciye teşvik vermeye hazırlanıyor. Bakanlık, geçen yıl 166 bin 563 öğrenciye teşvik verdi. Proje kapsamında özel okullara 346 milyon 602 bin 5 TL ödeme yapıldı. Her bir öğrenci için okul öncesi 2 bin 680 TL, ilkokul için 3 bin 220 bin TL, ortaokul ve lise için 3 bin 750 TL, temel lise için 3 bin 220 TL teşvik verildi.
GÜNÜN SÖZÜ
İnsanların ikiyüzlü olması sizi hala şaşırtabiliyorsa, iyi bir insansınız demektir. Eliot
GÜNÜN FOTOSU
Doğayı bahara davet ettiler…
Yorumlar
Kalan Karakter: