2017-2018 sezonuna deplasmanda Beşiktaş maçı ile başlamıştık.
BJK taraftarının cezalı olduğu maçta, tribünlere ‘Beşiktaş’ımı üzmeyin, Süleyman Seba’ yazan pankartla hem hakem üzmedi hem de ilk deplasman maçında mağlup olduk...
Biraz sonra diğer deplasman maçlarına döneceğim.
Bu sezon hakem hataları ve eski yönetimin iş bilmezliğinden epey eziyet çeken, hatta can çekişen bir Antalyaspor izledik. Oysa daha önceki sezonlarda gelene geçene 07 plaka yazan, kuvvetli zımba gibi bir takım bizimdi...
Takımın maddi manevi kimyası ile oynayan siyasi destekli, spor benim işim, ben bilirim diyen yancıları tarafından da bolca yağlanan başkan, kendi yönetiminin de telkinine kulak asmadı.
Bize ve kendine en büyük zararı vererek, ‘Takım düşüyor, tam zamanında ben kaçayım’ dedi. Bu kaçış kendisi ve Antalyaspor için hayırlısı oldu.
Oldu ama geride bıraktığı enkaz da büyük hayal kırıklığı yarattı.
Yeni gelen yönetim; mali anlamda enkaz, gırtlağa dayanmış kredili diğer borçlar ile çok çabaladı ve lige tutunduk.
Tek kelime ile Allah çalışana yardım etti, ligde kaldık.
Başardık.
Maçlara dönelim; ilk yarı deplasmanda yeni Sivas 4 eylül Stadyumu’nda Sivasspor-Antalyaspor maçı.
Hava soğuk ama tribündeyiz.
Skor ise ilk yarı 3-0
Aklımın almadığı, bende şüphe uyandıran bir maçtır.
O karşılaşma gelen kara fırtınanın habercisi gibiydi.
O zamanlar gerek yazılarımda, gerek sosyal medyada sıkıntı var hazır olun diyordum.
Siyasi yancılar ve yağcılarca biraz mücadele ettiğimiz doğrudur.
Ancak zaman, bizim tecrübe ve samimi fikirlerimize tercüman oldu.
Öze dönüş gerçekleşti, Antalya’da yerli tavşanı yerli tazı tutar tezimiz bir kez daha kazandı.
Ey Antalyaspor sevdalısı ağabeylerim, kardeşlerim.
Büyük Antalyaspor’un cefakar taraftarları, bu sezon hepimiz için zor bir sezon.
Ağustos ayında lig başlıyor.
Üzerimize düşen görev belli.
Statta yerimizi alacağız, canımızı aşkımızı destekleyeceğiz. Zor zamanda görev alan Cihan Bulut ve yönetimi için, hep destek tam destek zamanı.