İşte hasret bitti.
Avrupa’ya bir bilet kaldı.
Başakşehir’deki fazla bileti biz alacağız, tabii kısmet olursa.
Konya işine baksın, kusura baksın, ancak bize bakmasın. Benim favorim İstanbul Başakşehir’dir.
Bu işler yağmur duası gibidir; kimi şemsiyesi elinde inanıp kalbiyle duaya katılır amin der, kimisi de aman boşver geçsin, iş olsun havasında yapar...
Turgay Şeren sezonunda Avrupa’ya; Eto'o’lu Antalyaspor inandı, çok çalıştı.
En kötü gününde dahi taraftarı bırakmadı, başkanı ve yönetimi bırakmadı, yerel basın, teknik heyet ve topçular inandı.
Aşıklar, inananlar kazandı, biz kazandık. Antalyaspor kazandı..
Antalyaspor’u 40 yıldır takip eden birisiyim.
Haliyle mahalle de Yenikapı olunca gerek salon gerekse stadyum kapımızın önündeydi.
Hafta sonu beklenir; duvardan, balkondan maç izlenirdi.
Bir de: Altın Portakal kortejleri, 19 Mayıs provaları kaçmazdı.
Haşmet Tur'la başlayan, Hasan Subaşı'yla, Hasan Akıncıoğlu yada Sedat Peker’den Gültekin Gencer’e şimdi de Ali Şafak Öztürk başkana kadar.
Efsane başkan Hasan Subaşı zamanındaki çıkış havası, bu günlerde hepimizi sardı. Antalya’mızın futbol, basketbol, tesisleşme, okul ve sabit gelir çalışmaları ve tüm amatör şubelerdeki atakları dikkat çekici.
Transfer politikası belirlenirken, yoğurdu üfleyerek yemek iyidir.
Dikkatle izlenen bu yol, başkana ve takıma olan güveni arttırıyor.
Doğal olarak da taraftara moral oluyor, şevk oluyor.
Antalya’da Antalyaspor aşıkları formaya bağlıdır..
Şahıslar gelip geçicidir, yaptıkları hizmetler kalıcıdır…
Mübarek Ramazan Ayı, tüm okurlarıma ve camiamıza güzellik getirsin.
Selamlar...