Basın, yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü güçtür. Yasama, yürütme ve yargının denetlenmesi görevini de üstlendiğini söyleyebiliriz. Basının insanlar üzerinde bıraktığı kamuoyu oluşturma etkisi her ne kadar eskide kalsa da gelenekte ve geçmişte herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçektir.
Ancak günümüzde basının bu değeri, baskılama yoluyla değersizleştirilerek yok edilme çalışmalarına bütün hızıyla devam edilmektedir.
Elbette bu kadar önemli bir gücün kötüye kullanılmasının ve sınırlarının da olması gerekir.
Pratikte ‘kişilerin haysiyet ve şereflerine dokunulması’ ve ‘gerçeğe aykırı olması’ şartları ile belirlenen sınıra uyulmadığı için bazen , basın özgürlüğünün kısıtlandığı, bezende kişisel hakların ihlal edildiği durumlarla karşı karşıya gelinmektedir.
Geçen hafta yazımda belirttiğim basının haber verme hakkının 4 unsurla sınırlandığı Yargıtay yerleşmiş̧ kararlarına göre; haber gerçek olmalı, güncel olmalı, haberin verilmesinde kamu yararı bulunmalı, haberin veriliş̧ biçimi ile özü̈ arasında düşünsel bir bağ̆ bulunmalıdır.
Biz, bu unsurlar çerçevesinde ,basın özgürlüğü kalkanı arkasına gizlenmeden haber yaptığımız için , bu güne kadar hakkımızda tekzip ya da erişimin engellenmesi içerikli bir mahkeme karar metni almadık.
Ancak kişi ve kurumların noter aracılığı ile yolladıkları beyanları ,cevap hakkı olarak yorumladık ve yayınladık.
Aynı Prof. Ömer Özkan’ın ‘Yüz Naklinde ,Madalyonun Öbür Yüzü ‘ başlıklı bilgi ve belgeye dayalı, eleştirisel yayıncılık yaptığımız ve kamuoyunun merak ettiği soruları verdiğimiz habere gönderdiği cevabı yayınladığımız gibi…
Bugün kendisinin gazetemize verdiği röportajı bilgileri ile ‘leyla’ ile ilgili kamuoyunu bilgilendirme görevini de yapmış bulunuyoruz……
Bir sonra ki gün ,dünyanın ilk kadavradan alınan rahim ile ilgili kamuoyunda ki tüm bilgi kirliliğini yok edecek bilgileri sizlerle paylaşacağız.