Medya ve gazetecilikte yaşanan kriz derinleşiyor.
Krizin birinci nedeni dijital platform gibi düşünülse de, aslında en temel sorunun ekonomik olduğu söylenebilir.
Yakın çeyrek yüzyılda hızla değişen iletişim teknolojisinin yanı sıra, kâğıt maliyeti yüksek yazılı medyanın reklam gelirlerinin yetersizliğidir.
Reklam veren, değişen iletişim teknolojisini daha ekonomik bulduğundan, maliyeti daha düşük olan mecraları, daha yaygın kullandığı gerekçesi ile tercihini yazılı medya yerine diğerlerinde kullanıyor.
Okuyucu ise ellerinden hiç bırakmadığı akıllı telefonlar sayesinde son dakika haberlerine bir tuşla ulaşıyor olmayı ve çeşitliliği öncelikli tercih olarak kullanıyor.
Öte yandan yazılı medya kâğıt maliyeti ile birlikte haber ajans abonelikleri dışında, taze haber üretmek adına ciddi maliyetlere katlanmak zorunluluğu ile mücadele ediyor.
Oysa baskılı medya dışında ki mecraların haber üretmek adına bir maliyetleri yok. Hatta haberleri hızlı yayınladıkları için yazılı medyadan daha çabuk okuyucuya ulaştıklarını söylemek yanlış olmaz. Üstelik basın yasası ile ilgili bir sorumlulukları da yok.
Tüm bu benzer nedenlerle ve reklam gelirleri düşen baskılı medyanın tirajları hızla düşüyor.
Sözüm o ki, kamunun haber alma hakkının dijital medya üzerindeki bilgi kirliliği ile haksızlığa uğramasının yanı sıra, ağır maliyetlerle hazırlanan yazılı/baskılı basın ve enformasyon ile haber üreten gazeteciler de, diğer mecradakilerle mukayese edilerek haksızlığa uğruyor.
Bu bağlamda söylediklerimi önümüzde ki hafta seçim kampanyalarında göreceksiniz. Nitekim adaylar seçmenlerine ulaşmak adına gazeteler den daha çok sosyal medya,araba giydirmeleri ,panolar ve yüz yüze iletişim için kahvaltılar, ziyaretler gibi yolları tercih edecekler.
Gazeteler ise ya tirajları düşük olduğu için yada adayların ve basın/iletişim danışmanlarının bazı gazetelerin varlığından haberdar olmadıkları gerekçesi nedeni ile diğer mecrada görünen ilanlar gazetelerde görülemeyecek…
Sağlıkla Kalın…