Çilingir (anahtarcı) deyip geçmeyin…
Ne kadar meşakkatli yollardan geçiyorlar, mesleki yeterlilik ehliyeti almak adına...
Mesleki Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği ile yürütülen yazılı, sözlü, teorik ve uygulamalı olarak geçtikleri kapsamlı süreçten sonra profesyonelliklerini tescil edecek yeterlilik belgelerini alabiliyorlar.
Anlayacağınız; nasıl hukuk bitirdiniz diye iyi bir avukat olamıyorsanız, aşağıdaki bilgi ve becerilerinizdeki performansınız yeterli değilse çilingir de olamıyorsunuz.
Analitik düşünme, araç, gereç ve ekipman, ilk yardım, geri dönüşümlü atık, iş sağlığı güvenliği, işyeri çalışma prosedürleri, meslek matematiği, elektrik, teknik resim, terim, mevzuat, montaj bilgileri ve el becerisi, kayıt tutma, raporlama, organizasyon, ekip içinde çalışma, öğrenme ve öğrendiğini aktarabilme, ölçme ve kontrol, risk analizi, bilgi ve becerisi, sözlü ve yazılı iletişim yeteneği, standart ölçüler bilgisi, temel çalışma mevzuatı, ürün bilgisi, BİTMEDİ..!
Zamanı iyi kullanma gibi becerilerde de yeterlilik göstermesi gerekiyor çilingirlerin...
Yani evde, arabada, kapı arkasında unuttuğumuz hatta kaybettiğimiz anahtarlar yüzünden kapıda kaldığımızda gelip, 5 dakika zaman bile harcamadan bizi dışarıda kalmaktan kurtaran çilingirler hakkında “oh ne iş, 5 dakika bile harcamadı, bir teli oynattı, kaptı parayı" dediğimiz meslek erbapları...
Oysa bu kentte, yukarıdaki çilingir olma bilgi ve becerilerinin onda birine bile sahip olmadığı halde sırtlarını başkanlarına dayamış, kendini başkandan menkul, kapalı tüm kapıları çilingir edası ve cüretkarlığıyla, hiçbir bilgiye, beceriye sahip olmadığı halde, makamları, mevkileri işgal edip, milyonları cukka yapan çakma çilingirler var.
Bu çakma çilingirlerin bir de birbirleri ile kapışmaları geliyor son zamanlarda kulağımıza... Kendilerine açılan kapıların, zahmeti ve rantı üzerine...
Yani hani geçen aylarda size bahsettiğim oportünist yol haritacıları vardı ya...
Bu aralar maymuncukla gezen çakma çilingirlerle, oportünist yol haritacıları şaşırtıcı bir halde yakın temastalar, neyse ki pragmatik beraberlikleri yüzünden bu beceri yoksunu çakma çilingir ve yol haritacılarının sayısı artmıyor!
Son 15 yılda sadece heba olan çakma çilingir, yol haritacıları olursa yedekte bekleyenler ‘as’ oluyorlar...
Neyse ben şu sıralar ulusal basında çok tartışılan kim gazeteci kim değil tartışmasına geleyim...
Açıkça söylemek gerekirse ben, kendimi gazeteci için kullanılan “haber işiyle uğraşan kişi” tanımı nedeni ile yayıncı olarak tanımlardım. Ancak son yıllarda bu fikrimi değiştirdim, zira hayat beni haber işi ile uğraşır hale getirdi.
Sakın basın kartı yüzünden fikrimi değiştirdiğimi düşünmeyin zira, kimi sayfa sekreteri, kimi lisede stajyer olarak başlayıp, 2 yılı doldurduğu için basın kartı almış benimle birlikte çalışan 20’ye yakın basın kartı sahibi arkadaşım var. Yasal bekleme süresi ile ‘Basın Enformasyon’un gazeteci saydığı süreden 18 yıl fazla zamandır bu işle uğraşıyorum. O zaman gazeteci miyim?
Bu mesleğin kriterlerinin neye ve kime göre belirlendiğini ve kendini her şey sananlarla, olanlar arasında ki farkı okunurlukla anlaşılır da saymıyorum!
Ama bir konuyu buradan sizinle paylaşmak istiyorum...
Geçen hafta Basın İlan Kurumu; merkezde 12 gazetenin imtiyaz sahibini kahvaltıda bir araya getirdi. Konuk, kendisi de gazete sahibi - gazeteci Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’di. Partisin milletvekilleri programları nedeni ile aramızda kısa kalmasına rağmen samimi sohbete dahil oldu.
Türel sohbet sırasında; “İlk başkanlık döneminde, kendim gazeteci olduğum için bazı gazetelerin doğru yazmadığını, bazılarının doğru yazdığını düşünürdüm ve sevmediklerimi ignor (dikkate almama) ederdim. Şimdi nirvanaya mı erdim kimseyi ignor etmiyorum, herkesi seviyorum “dedi.
Başkanın sözlerine sevinsem mi, üzülsem mi bilemedim. Zira gazetecilik yaparken bugün Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı makamında oturan Türel’in, bu kentte etki alanını düşünürsek onun kategorize ederek, ignor ettiği meslektaşlarına, çevresi neler yapmaz diye düşündüm.
Nitekim bunlardan birisini hemen size hatırlatayım; şu anda danışmanlık yapan Mehmet Urcu’nun mesleğe 30 yılını vermiş gazeteci Abdullah Yalçın ile ilgili sosyal medyadan yaptığı yorumlar...
Kraldan çok kralcı olan bu tipler, Türel’in şahsi ilişkileri nedeni ile yapabileceğini yapma hakkını kendilerinde bulma halleri...
Türel’in artık yapmıyorum demesi de bu yüzden sevindirici... Sanırım başkan da Urcu tarzı danışmanlarının ben olmasam “gazeteci başkan, bunları yapamazdı “ söylemlerinin farkına vardı. Ve… Meslektaşlarını sevdiğim, sevmediğim kategorisinden vazgeçti. Kendisi 2 dönem yaptığı belediye başkanlığında en az daire başkanları, danışmanları kadar destekleyen gazeteci meslektaşlarına haklarını teslim etme kararı verdi. Bu yeni başlangıç sevindirici zira basın müdürlüğüne başlayan Selami Şahin’in işe başlar başlamaz habercileri ziyarete başlaması da bunun kanıtı. Malum geçmişte organizasyon, catering ve dijital baskı şirketlerine bile basın mensuplarına göstermedikleri alakayı gösteren belediye basın müdürleri vardı. Bu durum ilçe belediye basın müdürlerine de örnek olsun istiyorum.
İyi haftalar…