Her geçen gün insan olarak bizleri ayakta tutan değerleri kendi ellerimizle yok ediyoruz. Sonra da kaybolan değerlerin ardından dövünüyoruz.
Antalya'da görüştüğünüz insanlara şöyle bir bakın. Hele hele iş ve sosyal dünyada egolar arası savaşlarda yaşamaya çalışan dostluk kelimesi ağızlarda adeta sakız olup çiğneniyor.
Ya vefa? cümle aralarında kaybolup gidiyor.
Çünkü hiç kimse ağzından çıkan dostuk, vefa kelimelerinin değerini bilmeden yaşamını sürdürüyor.
Kimseyi suçlamamak gerek. Önce kendinize bakın aynada... Değersizleştirdiğin değerlerin bir 'hiç' olduktan sonra senin insan olma özelliğinin kalmadığını fark edecek misin bakalım!
Bu değerler kayboldukça Antalya’da dostluk kıstası öyle bir belirlenmiş ki, gün gelir ne olur ne olmaz ,işime yarar mı? cümlesine karşılık olmuş.
Böylesi bir tercihle yaşayanlar; yarın lazım olduğunda güveni, samimiyeti, sevgiyi,saygıyı nerede bulacak sorarım size?
Oysaki dostluk, gerçek anlamda yaşandığında Dünya'nın en güzel duygusu. Düşünsenize sizin kim olduğunuzu, ne yaptığınızı sorgulamadan her zaman yanınızda durduğunu bildiğiniz bir dosta sahipsiniz!..
Yanlış yapmamanız adına her zaman yüzünüze doğruyu söyleyebilen, kim olursanız olun, ne yaparsanız yapın sizi olduğunuz gibi kabul eden bir dostunuz olduğunda hiçbir zaman yerinizde saymazsınız. Mutlaka ulaşacağınız yer, öteler olacaktır.
Maalesef günümüzde böyle dostluklar yok. En kötüsü de dost gibi görünen insanların, hatta 'ben senin dostunum' diyenlerin sayısı çok fazla... Herkes konuşuyor ama ağızlardan çıkanlar hayatların içinde yer bulmuyor.
Dostluk öyle bir cümleyle telaffuz edildiğinde olunmuyor. Dostluk; güveni, saygıyı, samimiyeti, vefayı, sabrı içinde barındırarak, emekle, yaşanmışlıklarla oluşuyor.
Bu nedenle gerçek dostlukları yaşamak adına ince eleyip sık dokuyorum. Sınavlar veriyor, sınavlara sokuyorum.
Sonrası mı?
Dostluğumu hak edenler o enfes duyguyu yaşıyor, bana da yaşatıyor...