Turizm sektörü içler acısı durumda…
Yıllardır yaşanan krizlerden en az etkilenen kent Antalya dır.
Nedeni ise gerçekte krizden hiç çıkmadığımızdır.
Açıklamak gerekirse sezon açılır kentte yaşayanlar,çalışanlar ve ticaret yapanlar otellerle olan ilişkide bilirler ki sezonda tahsilat yaparlar sezon sonuna doğru ticaret yavaşlar.
Çalışanlar aynı haldedir sezonun başında işe alınırlar sonrasında boşa çıkarlar.
Yeni tesisler ilave olur yeni işyeri transferleri olur vs vs…
Bu yıl yaşanan krizden ise bırakın çıkmayı nefes alabilenler kendilerini çok şanslı hissedecek duruma geldi.
2015 yılı içindeki krizin 2016, 2017 hatta 2018’i bile etkiyeceğini söyleyen turizmcilerin hali içler acısı durumda…
Yaşadıklarını tarif ederken ‘sektörde gelmiş geçmiş en büyük krizi yaşıyoruz’ diye tanımlayan turizmcilerin en büyük korkuları ise, banka kredisiyle girdikleri sezondan nasıl çıkacakları…
Çünkü sezon tamamlanıp da Eylül ve Ekim aylarına girildiğinde turizm sektörünün borç ödeme zamanı gelir.
Hele hele bankalara faiziyle geri ödenecek kredilerin geri ödemeleri çok sayıda turizmcinin elindeki gayrimenkulü de götürecek.
Antalya, bankalar tarafından icra yoluyla satışa sunulan oteller kenti haline gelecek…
Turizmle ilgili dile getirdiğim inanın yaşananların en hafifi…
Kime dokunsanız bin ah işitiyorsunuz. İnsanlar korkuyor. Korkuların en önemli sebebi ise, sektördeki belirsizlik…
Gelecek yılların endişesi de korkuyla birlikte kaygıyı beraberinde getiriyor.
Böylesi gerçekçi bir durumla karşıya karşıya iken hala konunun muhataplarının alternatif bulalım söylemleri bana çok yetersiz geliyor.
Turizm ile ilgili öncelikli olarak hükümet politikasından başlayarak köklü bir değişimin şart olduğu sinyalleri alarma döndü.
Turizmde alarm çalıyor ama herkesin nedense kulakları tıkalı…
Cevabını bilen var mı?