Her davranışın, hareketin olduğu gibi, her sözün de uygun bir yeri ve zamanı vardır.
Uygun zamanda söylenen, yerli yersiz ortaya atılan, densizce sarf edilen sözler birilerinin rahatsızlığına neden olur.
Belki de büyük zararlara yol açar.
İşte erken ya da vakitsiz öten horozdan, ancak onu keserek kurtulan insanlar; yerinde ve zamanında konuşmayan insanı da cezalandırıp susturmakta hiç tereddüt etmezler.
Elbette kendimi horozla kıyaslamıyorum...
Kaldı ki ben susmama rağmen ötebilme ihtimalim yüzünden, horozu keserek kurtulmak isteyen insanlara rahatsızlık yaratmış ve ötmeden cezaya muhatap olanlardanım.
İyi ki keşfetmişsin diyenleri duyar gibiyim...
Haklısınız ...
Nitekim Yunus Emre’nin dediği gibi,
Söz ola kestire başı
Söz ola kese savaşı
Söz ola zehirler aşı
Yağ ile bal ede bir söz...
Söz önemlidir.
Konuşanın ağzından çıkan kelimelere, konuşmanın yapıldığı yer ve zamana da bağlı bir husustur.
Ok yaydan, söz ağzından çıktıktan sonra geri dönmesi mümkün değildir.
Söylediğiyle faydalı olup gurur duymak da vardır.
Zarar edip pişman olmak da…
Ancak pişmanlıkla ilgilenen yok, çok şükür bu kentte.
Oku yaydan sözü ağızdan çıkaran çıkarana...
Üstelik düşünerek tartarak edilmemiş sözlerin, nişan alınmış hedefe isabet etmeyen okların, geri dönmemesi de dert değil açıkçası ...
İnkâr etmek ya da ben söylemedim demek yeterli...
Nasıl olsa unutuyor…
Yarabbi şükür misali…