Türkiye genelinde yaşanan kaos, istemesekte Antalya'ya da sıçradı. Antalya'yı diğer illerimizden ayıran özellikle turizm kenti olmamız. Kentimizde ne olursa olsun, sessiz sedasız gerçekleşmek zorunda...
Turistin kentimizde gördükleri, Türkiye'nin tanıtımında çok önemli etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle kentimizi yönetenler turistin gözünden değerlendirme yapmak zorunda kalıyor...
Huzurun, refahın en fazla hissedildiği il Antalya olmalı gerçeğine katılmamak mümkün değil. Ama bizler ne yapıyoruz? Eksiğimizi, yanlışımızı, kavgamızı neredeyse turistin gözüne sokarcasına yaşıyoruz. Bu konuyla ilgili sadece kentimizin bürokratlarına iş düşmüyor, hepimizin daha dikkatli olması gerekiyor...
Geçtiğimiz hafta Alanya'da yaşanan olayların ardından Vali Muammer Türker sağduyu çağrısı yaptı. Ardından da Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut Çetin de sağduyu çağrısına katılarak, açıklamada bulundu.
Bu çağrılara kulak vermek zorundayız. Ülke genelinde gerginlik had safhadayken, olayların üzerine üzerine gitmek ateşe körükle gitmekten farksız...
Hepimiz üzerimize düşen görevi yerine getirerek, öfkeyi arttırmak yerine öncelikli olarak üzerinde bulunduğumuz kentimizin huzuru için, suyunu içtiğimiz, ekmeğini yediğimiz turizm sektörü için çok dikkatli olmak zorundayız.
Ben bu çağrıyı yapmaktan hiç usanmayacağım.
Kamuyu bilgilendiren bir iş yaparken, her geçen gün ağırlaşan şartlarda ticaretin ne kadar zorlaştığını görüyorum.
Daha fazla ağırlaşmasın diye sık sık bu çağrıyı yapıyorum.
Taa ki kentimiz adına hepimiz duyarlı olana kadar...
İyi haftalar.