Onu ilk kez kameraların karşısında ağlarken gördük…
Yıl 2013…
Aylardan Nisan…
Dönemin Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın karşısında saçları olmayan gözyaşlarıyla çığlıklar atan bir genç kız…
Adının daha sonra Dilek Özçelik, saçlarının olmamasının sebebinin de kanser hastalığı olduğunu öğrendiğimiz üniversite öğrencisi…
Ve… Hafızalarımızda kalan tek cümle “Ben dilenci değilim..!”
Çaresizliğin çaresizliğini yaşarken sadece tedavi olmak adına kullandığı ilaçların devlet tarafından karşılanmasını istediği bakan tarafından eline tutuşturulan paraya karşı siyasete, yalana, dolana gözyaşlarıyla çığlık atan genç bir kız…
4 yıl önce bir siyasetçiye devletin sorumluluklarını hatırlatan bir genç kıza karşı verilen cevapla, kürsülerden seslenenlerin vicdanlarını nasıl susturduğunu gösteren yaşanmış acı bir hikâye…
Türkiye olarak herkes bir yerlere çekti yaşananları, tıpkı siyasetçilerin yaptığı gibi bugün görmezden geldiğimiz Dilek’lere tüm yaşadıklarımızın vebalini yükledik. Kimi şov dedi, kimi sadakanın dinimizdeki yerini anlattı, kimi bakanın yaptığı doğru, kimi ise doğru değil diye konuştu…
Dilek sadece ağladı…
Biz onu ağlarken bıraktık, orada…
O kanserle mücadele ederken, acıtılan canını da tamir ede ede ayakta durmaya çalıştı. Dimdik, gururlu ve inançlı…
Vicdanların sesi olan Dilek, önceki gün lanet hastalık kansere yenik düşerek, ölüme yürüdü. Dilek ölüme yürürken bile tıpkı dün yaşanmış gibi 4 yıl önceye bizleri geri götürdü. Toplumların hafızaları zayıftır ancak vicdanı her daim acıtır, can yakar. Toplumun vicdanında yargılandığınızda demir parmakları görmezsiniz, ancak toplumun vicdanı görünmeyen duvarların içinde iyileşmeyen kurşun yarası gibi sizi müebbete mahkûm eder…
Dilek kansere yenildi ama toplumda vicdanları sorgulattı. Hatta gözyaşlarıyla vicdanların sesi oldu…
Dönemin Bakanı Bayraktar ise, kürsülerden bangır bangır bağıran siyasetçilerin vatandaşa nasıl baktığını göstererek, vicdanlarda müebbete mahkûm edildi.
Bu saatten sonra Dilek geri gelemez, Bayraktar da geri gelemez…
Biri vicdanlarda yaşar, diğeri ise vicdanlarda mahkûm olur.