Bir dakika bişey söyleyeceğim. Kısa bir şey.
İç sesimiz bazen bize saldırır. Korkular ve endişelerle gereksiz yüklenmişsek, düşüncelerimiz her olumsuz konuyu gözümüze gözümüze sokar. Öyle güzel çalışır ki, bilinç altı... Her neyi kayıt etmişsek, yalnızca o duyguyla birlikte çalışmaz, onu beklemeye başlarız. O halde nerede güzel, mutlu, huzurlu ne varsa düşüncelerimize alalım. Güzellikler olsun hayatımızda.
Bir olumsuz düşünce saldırısı hissettiğimizde, "ben bunu seçmiyorum, bu düşünceleri kabul etmiyorum." demeliyiz.
İstemediğimiz düşünceleri bırakalım. Çok sevdiğimiz her ne hâl varsa ve en çok istediğimiz neler varsa onları düşünelim. Çünkü ne düşünürsek onu elde ederiz. Tabii ki istediklerimiz de mantıklı ve makul konularda olmalı. Olmayacak bir şey istemek de mantık dışıdır, gerçekleşmez.
Bir sosyal çevremiz var. Öyle değil mi? Öyle.. Bu çevreye pek çok insanla geldik. Öyle mi? Öyle. Kusursuz bir ortam yaratmayı istedik. Kendimiz için sıkı bir deneyim ortamı yarattık. Bu deneyimi biz istedik. Şimdi önemli olan şey çevremizdeki önemli konuları ve deneyimleri olumlu insanları kendimize çekebiliriz. Yaratmak istediğimiz yaşam tecrübelerindeki tatlı olayları, mutlu insanlardan kendimize çekebiliriz. İstemediğimiz insanlardan ya da olaylardan saklanmak, onları görmezden gelmek gerekli ya da olası değildir.
Amaaaan hiç bişey anlamadım. Neyse, sözün kısası; "Biz yalnızca bizi mutlu edecek insanları ve deneyimleri kendimize çekip huzurlu bir iç sese sahip olalım."
Olumsuz düşünceler, duygular bizi yakar. Mutlu ve huzurlu düşünce yapısı tüm endişe ve kaygıları yok eder.
Ben beni seviyorum.
Siz de kendinizi seviniz.
Yaşamımız gelişsin.
Can dostlar bizimdir.
Sevgiler…