İşte geldik gidiyoruz. Günler, haftalar, aylar, yıllar avuçlarımızdan akıp gidiyor. Hayat akıp gidiyor. Hepimiz değişik zorluklarla karşılaşarak mücadeleye devam ediyoruz. Kimimiz bu zorluklarla savaşırken çözüm yollarını deneyerek kendimizi buluruz, kimimiz de yeterince güçlü hissetmeyiz. Gerek iş hayatımızda gerek özel hayatımızda bir çıkmazın içine düştüğümüz zamanlar çok olabilir. Böyle durumlarda her zaman güçlü kalmayı başaramayıp sendeleyebiliriz. Elbette ki sorunsuz bir hayat düşünemeyiz. Çaresiz hissettiğimiz zamanlarda içimize çekilebiliriz. İşte tam bu dönemde yapmamız gereken, daha önceki deneyimlerimizi hatırlayıp sorunlarla nasıl baş ettiğimizi görmektir. Sorunlar göz ardı edilmemeli. Daha önce başardıysak bir kez daha başarabiliriz diye çözüm yollarına odaklanmalıyız. Bir olay karşısında sadece o olayın negatif yönlerini görmeyelim.
Hızla değişen dünyada yaşayabilmemiz, en yakın çevremizle olan ilişkilere ve çevrenin de davranışlarımız üzerindeki etkilerini anlamamıza bağlıdır. Bizler değişen bir dünyada yaşıyoruz ve bu dünyaya uyum sağlamak zorundayız.
Sosyal ve ekonomik yapıdaki değişiklikler aileye doğrudan yansır. Bunun sonucunda da aile yaşamı devamlı olarak bu değişimlere uyum sağlamalıdır. Aile insanlık boyunca var olan toplumsal değişiklikler karşısında sürekliliğini her zaman korumalıdır. Bugüne kadar bilinen bütün medeniyetlerde, hukuk sisteminde, inançlarda, toplumsal birliktelikte aile esastır. Aile hepimizin en derin eğitim temellerini aldığımız, bir çok şey öğrendiğimiz ve hayata hazırlandığımız bir okuldur. Dünyaya masum bir özellikle gelen çocuğa, hem bireysel hem de sosyal ve kültürel kimlik kazandıran ilk yer ailedir. Verdikleri eğitimle çocukların şahsiyetini aileler çizer. Dolayısıyla yaşadıkları milletin de şahsiyet ve kaderini çizmektedir. Bu sebeple aile eğitiminin değeri ve sorumluluk büyük önem taşır. Demek ki aile bir ilişkiler sistemidir. Bu sistemin amacı kendine faydalı olan bireyler yetiştirmektir. Bu durumu bireyler genç yaşta anlayamazlar hatta biraz özgür kalmak isterler. Ebeveynlerin koruyucu yapısı karşılıksız sevgi ve fedakarlıkla oluşmuştur. Aile çocuklarına değerli olma duygusunu veriyorken, çocuklar da kendilerine önem verildiğini anlamalılar.
Sağlıklı manevi yaşamın temellerini oluşturma eylemine gençlerin açık olmalarını öneriyorum. Mutluluk ve kendini gerçekleştirme, sağlıklı aile ilişkileri ile atılan en güçlü temelle oluşur.