Serçe ile kırlangıç arasında harika bir arkadaşlık başlamış. Birbirlerinden hiç ayrılmadan eğlenceli günler yaşamışlar. Arkadaşlıkları ilerlemiş, minicik yüreklerinde sevgi çığ gibi büyümüş. Artık her an beraber olup arkadaşlıklarının dostluğa doğru yükseldiğini coşkuyla yaşamışlar. Yazın cıvıltılı, renkli günlerinde birlikte uçup, ne buldularsa birlikte beslenmişler. Sıcak yaz günleri yerini son bahara bıraktığı bir gün serçe uçarken kanadını kayalıklara çarpıp yaralanmış. Dostu kırlangıç, hemen yanına koşmuş, yaralarını sarmış. Bulabildiği bitkilerin özünden ilaç yapmış. Her gün dostunun yaralı kanadına ilaç sürmüş. Sıcak günler geçip gitmiş. Kırlangıçların göç zamanı gelmiş. Göçmen kuşlar sıcak diyarlara göç etmişler. Kırlangıç: "Sevgili dostumu yaralı bir halde bırakamam siz gidin" demiş. Serçe, onunda diğer göçmen kuşlarla sıcak memleketlere göç etmesini söylemiş. Ama kırlangıç kararlı, dostunu yaralı bırakmayacakmış. Artık havalar iyiden iyiye soğumuş, bizimkiler kendilerini barındıracak bir yuva için ağaçlardan yardım istemişler. Kavak ve söğüt ağacı: "biz kışın yapraklarımızı dökeriz, hem bizim dallarımız cılızdır sizin yuvanızı koruyamayız" demişler. Çaresiz diğer ağaçlara yönelmişler. Diğer ağaçlar da benzer şeyleri söylemişler. Onların çaresizliğini gören Çınar Ağacı seslenmiş; "Gelin Ben size dal veririm yapraklarım şimdilik sizi koruyabilir daha sonra yapraklarımla da beslenirsiniz" demiş. İki dost birlikte Çınar Ağacının gösterdiği yere güzel bir yuva yapmışlar. Yılın ilk karı düşmüş. Çınar Ağacı toprağın en derinlerine köklerini uzatmış. Toprak Ana, Çınar'ı beslemiş ve köklerini sıkıca tutmuş. Ulu Çınar çok üşüyor ve acı çekiyormuş ama hiç belli etmemiş. Günler geçmiş. Serçe, dostu sayesinde iyileşmiş. Kanatları eskisinden daha güçlü olmuş. Kırlangıç dostuna belli etmese de soğuk havaya dayanamıyormuş. Derken kışın acı ayazı ve tipili günleri başlamış. Bir sabah serçe erken uyanmış dostunu yuvada görememiş. Kırlangıcın cansız bedenini çınar ağacının dibinde, karların üstünde görünce acıdan deliye dönmüş. Çaresiz günlerce ağlamış. Koca Çınar serçeyle birlikte yas tutmuş. Tabiat Ana, Çınarın yapraklarını bir daha hiç dökmeyerek onu ödüllendirmiş. Bahar gelince serçeler, Çınarın dallarında dans edip şarkı söylemişler onu hiç yalnız bırakmamışlar. Bizim serçe kendini yalnız bırakıp gitmeyen ve yaralarını iyileştiren zor gün dostunu hiç unutmamış.
Şimdi kendimize bir bakalım. Kendine yapılan iyiliği asla unutmayan vefalı serçe miyiz? Dostunun yaralı haline sırtını dönmeyen fedakar kırlangıç mı, yoksa zor günlerinde iki dostu yalnız bırakmayan yürekli ulu Çınar mıyız?
Şimdi kendimize bir bakalım. Kendine yapılan iyiliği asla unutmayan vefalı serçe miyiz? Dostunun yaralı haline sırtını dönmeyen fedakar kırlangıç mı, yoksa zor günlerinde iki dostu yalnız bırakmayan yürekli ulu Çınar mıyız?