Antalyaspor Cumartesi günü Ankara’da yine seriyi bozmadı.
Özellikle ligin ilk yarısında oynanan Bursaspor deplasmanından sonra, aynı oyun ve sonucu bir çok kez görmüştük.
Cumartesi günü de, yine sahada sadece ‘gezinen’ ve kafasında tatile çıkmış bir Antalyaspor vardı.
Kırmızı beyazlı ekip, karşılaşmaya rakibine oranla daha iyi başladı.
Ancak maçın 20. dakikasından sonra her şey beklenildiği gibi oldu ve Osmanlıspor oyunun tek hakimi konumuna geldi.
Sonrasında ise kaleci Mbolhi, ‘nasıl gol yeniri’ gösterdi bizlere.
Bir kalecinin, oyunun merkezine asla pas atmaması gerektiğini bilmediğini açık ve seçik bir şekilde gördük.
10 yaşındaki çocuklara öğretilen ‘bir kaleci merkezdeki arkası dönük oyuncuya asla pas atmaz’ kuralını bu seviyedeki bir kalecinin bilmemesi anlaşılır gibi değil.
Mbolhi ile çıkılan her maç kabus gibi.
Ne zaman ne yapacağı hiç belli olmuyor.
Bu kaleci kimseye güven vermezken, hala Morais nasıl güveniyor anlamış değilim.
Antalyaspor bu ligin en ilginç takımı.
İç saha performansı ile deplasman performansı arasında dağlar kadar fark var.
Türkiye ligini hiç bilmeyen bir kişiye, geçtiğimiz hafta Galatasaray karşısında oynanan oyunu ardından da Cumartesi günü oynanan Osmanlı maçını izletseniz, iki maçtaki takım aynı olamaz der.
Bu kadar fark olmaz, olamaz.
Bunun mutlaka bir açıklaması olması lazım.
Antalya’da oynayan Antalyaspor ile deplasmanda sahaya çıkan Antalyaspor arasında nerden baksanız yüzde 80 performans farkı var.
Osmanlı karşısında da, Eto’o’nun ‘Akrep vuruşu’ yaptığı pozisyon haricinde rakip kaleye gidemeyen bir Antalyaspor vardı.
Antalyaspor yatıp kalkıp, iç saha performansına dua etmeli.
Yoksa halimiz bu deplasmanda alınan sonuçlardan sonra harap olurmuş.